"Seni seviyorum."
"Yalan söylüyorsun." Genç kızın vücudu baştan aşagıya titriyordu. Mecali yoktu konuşmaya ama konuşmak zorundaydı. Aklındaki soruları cevabını bulmalıydı. O yüzden genç adamın gece mavisi t-short üne sarıldı. Ve bakmaya kıyamadıgı yüzüne baktı. Sevdigi adamın gözlerinin içerisine bakarak konuşmaya başladı." Neden Sina, neden! Bana niye bunu yaptın. Hatta yaptınız. En iyi dedigim arkadaşımla beraber! " Arkasından tok ama net bir ses duydu. Bu onun sesiydi. Güneş in sesiydi. Bir hışımla arkasını döndü. Yine dekolteli siyah bir elbise giymiş. Yine o uzun bacaklarını etrafa açmıştı. Ve o gözlerinden alay, kazanmışlık duygusu ve hırs akıyordu.
"Sende salak olmasaydın-"
Genç kız artık dayanamıyordu. Bu kadının konuşmasına"Sen susacak-"
"Neden susacakmışım. Sen de salak olmasaydında erkek arkadaşını bana kaptırmasaydın güzelim. Hadi sina bu salak kızın yanında durmayalım. Anlayamıyorum bu salakla nasıl arkadaşlık kurmuşum bunca zamandır bilmiyorum hıh" Genç kadın elini genç adama uzatmıştı.
"Sen git güneş ben hata yaptım."
Genç adam elinin tersiyle genç kadının elini yavaşca itti.
"Ben aysimayı çok seviyorum Güneş. Bir anlık boşluğuma geldi ve seninle beraber oldum. Bu hatamdan da çok pişmanım."
"Ne! Nasıl yani bi-bir anlık boşluguna mı geldi. Sen beni ne sanıyorsun sina. Ben hayat kadınımıyım onu mu diyorsun sina."
Genç adam bezmiş bir ifadeyle genç kadına baktı.
"Evet. Ne oldu güneş zoruna mı gitti. Senin hakkında ki bilgileri ögrenmeyecegimimi sandın. Ben den önce selim ,sinan ,arda ,emre, asım, abim sefa hatta bizim şoför hakan ile bile yatmışsın. Ne sanıyorsun senin gibi bir oruspu ile evlenecegimi mi sanıyordun. Ben sadece aysimayi seviyorum. Ve sadece onunla evlenecegim. Hatamı fark etmem çok zamanımı aldı ama hatamdan döndüm. Ve ben sadece aysimayı seviyorum. Bunu anla ve şimdi burayı terk et yoksam güvenliği çağıracağım."
Genç kadın bu sözleri duyunca içine bir korku geldi. Ama Karşısındaki duran kişilere kendini güçsüz göstermemek için dik durdu ve her zamanki karşısında ki kişiyi ezen bakışını takındı."Ahh seni adi pislik sen beni burdan kovazsın." Baştan beri susan genç kız artık karşısında duran genç kadını öldürebilirdi. Buna gücü yetebilirdi. Çünkü babası zilyonerdi. Ama o sakin durarak aklında söyleyeceklerini toparlardı. Genç kadına doğru bir iki adım attı ve durdu.
"Ne oldu güneş rengin değişti bir anda bana daha bir iki dakika önce hava atıyordun. Bak şimdi sen oruspu damgası yedin ve burdan gidiyorsun. Beş dakika içerisinde burdan çıkmazsan polisi ararım haneyi tecavüzden seni hapse attırırım anladınmı beni. " Karşısında duran genç kadın bir anda titremeye başladı. Biliyordu ki aysimanın babası zengindi isterlerse kendisini öldürüp buraya gömerlerdi. Ve hiç kimsenin haberi olmazdı. Daha yeni ki cesareti ise sina nin babadı da zilyonerdi ona güveniyordu. Ama sina da ona yüz vermeyince içindeki cesaret de kaybolmuştu.
"Tamam aysima buradan gidiyorum. "
Genç kız arkasına bile bakmadan koşarak bahçeyi terk etti.
"Sana gelecek olursak sina efendi seninle asla ama asla evlenmeyecegim. Ve seni artık beş metre uzağımda görmek istiyorum. Simdi o oruspuyla ne yapıyorsan yap artık anladınmı beni sina koyuncular."
"Seninle barışmak istiyorum aysima! Lütfen beni affet ne istersen yaparım yemin ediyorum ki yaparım. Lütfen beni affet..." genç adam dizlerinin üstüne düştü ve aglamaya başladı. Genç kadın ise koşarak oradan uzaklaştı. Genç kadın villaya gitmeden arkayı dolanarak ön bahçeye gitti. Hemen bir metre ötesinde duran motasikletine dogru koştu. Motoruna vardıgında ise hemen kaskını aldı. Ve kafasından geçerdi. Motora oturduktan sonra hemen çalıştırdı. Hızlı bir şekilde villadan uzaklastı. Her zaman gittigi yere gitti. Aglayan göle gitti. Adını kendisi vermişti. Çünkü her agladıgında buraya gelir ve dertleşirdi gölle. Ama bu sefer bu göle ölmek için gelmişti. İstedigi yere vatmıştı genç kız . Motorunu durdurdu ve indi. Kaskını gelişigüzel bir yere attı ve gitti. Sonra göle doğru koşmaya başladı.
On dakika sonra..
Genç kız göle varmıştı. Üstünde ki kıyafetlerini çıkarmıştı. Çünkü küçüklügünden beri denize havuza göle ve nehirlere kıyafetsiz girmiştir. Ölüme giderken bile kıyafetini çıkararak girmişti. Yavaş afımlarla göle girmeye başladı. Su çok soguk olsa da yürümeye devam etti. Bir kaç metre daha ilerlemişti ki havanın bir anda siyahlaşmasına bir anlam veremedi. O yoluna devam etti. Bir anda suda bir şeyler oldu
Ve kendisi metrelerce havaya kalktı. Ve bir anda gölün içerisine düştü. Ve herşeyin yavaş yavaş bulanıklaşmaya , kararmaya başladıgını hissetti. Ölecegini düşündü. Ve herşey tamamıyla kararmaya başladı.Milattan Sonra 3. Yüzyıl...
(Arkadaslar artik bundan sonra aysimanın gözlerinden anlatnaya başlayacağım. Umarım yorunlarinizi bu tatlı yazarciginizdan esirgemezsiniz. Ayrıca bu hikaye hayal ürünüdür. Burdaki karekterler, yerler hayal ürünüdür. )
Kafamdaki agrıyla gözlerimi açamıyordum. Kendimi saga ya da sola doğru hareket ettiremiyordum. Dur bir dakika ben en son ölmek için göle gelmiştim. Sonra hava karardı. Ve ben metrelerce havaya sıçradım ve gölün en dibine dogru düştüm. Yani şimdi ben öldümmü. Bunu şimdi anlarız. Sag elimi karnımın sag boşluguna degdirdim. Çünkü ordan gıdıklanırdım da ondan. ve yaptığım uygulama dogruydu çünkü gıdıklanmıştim. Ama hala hareket ettiremiyordum. Sanki tabutun içerisindeydim. Kollarım8 havaya kaldırd8m ve ellerimle ittim. Ve bir ışık hüzmesi belirdi. Ve biraz daha ittigimdeyse tamamen gün ışığıyla karşılaştım. Kafamı kaldırdıgımda ise beyazlar içrmerisinde ki bir sürü insan bana bakıyordu. Ve tamamen kalktıgımda ise insanlar kaçmaya başladı. Sadece içlerinden biri duruyordu. Bu bir erkekti. Siyah uzun saçları vardı. Yüzün de siyah bir kuş resmi vardı. Beyazlar içerisindeydi ve oldugu yerden bana bakıyordu. Ben de ona bakmayı keesip etrafıma bakındım. Hemen on metre önüm de bir göl vardı. Gölün etrafında ise yüzyıllık çınar ve çam agaçları vardı. Benim oldugum taraf ise düzlük bir alandı. O gördüğüm kişi bu sefer benim oldugum yere dogru geliyordu. Bir anlık korkuyla az daha düşüyordum. O elimden tuttugu için düşmemiştim. Beni bir anda kucagına aldı. Ve aşagıya indirdi beni sonra da beni kucagında taşıyarak yürümeye devam etti. Yüzüne bakma fırsatım olmuştu. Gözleri çekikti. Teni ise bembeyazdı. Sol gözün de ise siyah bir kartal resmi vardı. Onunla konuşmak istedim ama ben konuşamadım. Biraz daha gayret ettim ama olmuyordu. Ben konuşamıyordum. Beni tutan kişi durdu. Ve beni bir anda yere attı. Ne olduğunu anlayamadan kendimi yerde buldum. Canım çok yanmıştı olsun yine de bu acı sina nın verdiği acısı kadar vermedi. Ayaga kalkmaya çalışırken biri ellerimden tuttu. İlk başta beni kucagında taşıyıp sonra da beni yere atan adamdı. Ellerimden tuttu ve beni kaldırdı. Sonra da büyül bir kapıdan geçtik. Etrafıma iyice bakındım. Burda ki herşey bana yabancıydı. Ama asıl soru şu ben hangi alemdeyim ve burası neresi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Atsuhatop
Ficción históricaEger bu kitabtaysanız bir tane küçük yorumunuzu benden esirgemeyen :) ♥ tatlı değerli insanlar