Jack

90 7 0
                                    

Okulun bahçesinde yürüyordum ve bir patlama sesi duydum. Arkama bakınca Leo'nun orda olmadığını gördüm ve düşündüğüm ilk şey : patlama=Leo. Koşarak okulumuzun bahçesinin bir ucundan öbür ucuna sesin olduğu yere doğru gittim. Tahmin ettiğim gibi Leo nasıl becerdiyse bir ağacın onu gıcık eden çocukların üstüne düşürmüştü. Hava bir anda o kadar rüzgarlanmıştı ki... Leo bu tarz şeyleri nasıl beceriyor bilmiyorum ama beceriyordu. Hemen onun yanına gittim: "Leo senin derdin ne yine ceza alacağız!" Leo sırıtarak: "O zaman topukları yağlasak iyi olur." İşte Leo böyleydi ; haylaz, akıllı ve hızlı. Kısacası tüm öğretmenlerin baş düşmanı. Koşarak kaçtık ve yatakhaneler döndük. Bizim yataklar biraz farklı. Ben her ne kadar Leoyu suçlasamda benim de ondan aşağı kalır yanım yoktu. Yatakların altından çıkardığımız minik kumandalar benim en sevdiğim eğelence aracıydı. Bu arada sanırsam ben size kendimden bahsetmedim. Kahverengi dağınık saçlarım var ve bu yüzden önümü çoğu zaman göremem. Bu da sakar olmamın nedenini açıklıyor. Gözlerim genelde mavi olur ama heyecanlanırsam yeşile dönebiliyor o yüzden size tam bir renk söyleyemem. Benim en çok üzüldüğüm özelliğim Leo'nun yanında çok kısa kalmam. Leo benden birkaç santim daha uzun ve buna gıcık oluyorum. Onun haricinde Leo ile asıl planımız bu tımarhaneden kaçmak. Bayan Gabriele zaten benden ve Leo'dan nefret ettiği için gözü sürekli bizim ve bir de okuldaki Kate ve Lisa denen iki kızın üstünde. Açıkçası onları pek tanımıyorum. Sanırsam bu sabah yangı çıkarmışlardı.
Benim bu tımarhaneye gelme nedenim çok farklı. Aslında ben ailemle yoldaydım ve bir anda bir toprak kayması oldu. Ailem toprağın altında ezildi ama benim olduğum bölgede toprak bir kemer oluşturmuştu ve tek bir yaram bile yoktu.

Kumandaların amacı okulun farklı köşelerine bıraktığımız minik metal robotları canlandırıp komut vermesi. Bu sayede Leo ile öğretmenlerden sıvışmamız gerektiğinde onları çalıştırıp çevremizdekinlerin dikkatini dağıtıyorduk. Bu robotların bazıları sadece ses çıkarıyor bazıları hareket ediyordu.
"Leo 72 numaralı ses patlamalı robottaki hasar ne kadar?" Leo başını kumandadan kaldırmadan "Hâlâ düzeltmeye çalıştığım bölümleri var ama sen bu işlerde benden daha iyisin." Tam o sırada kol saatimin alarmı çaldı ve hemen Leo'yu uyardım. "Hey, sanırsam dersliğe gitmeliyiz hoca bizi çağırmıştı yine geç kalmayalım!" Leo ve ben hemen kumandaları kaldırdık ve koşarak müdürün ofisinin yanındaki dersliğe girdik orada bizi bekleyen kişi matematik Hocamız Bay Rupert'tı. Bay Rupert diğer hocalarımıza göre biraz daha fazla ödev ve ceza veren bir hocaydı. O yüzden benim sevebileceğim hocalar listesine girmiyordu. Bay Rupert elimde her zamanki işaret sopasıyla bizi bekliyordu. Leo'ya baktım ve Derince yutkundum. Hapı yutmuştuk! Bay Rupert "Şimdi siz haylaz iki yer mantarları, buraya neden geldiğinizi biliyor musunuz?" Aslında Rupert hocanın bize garip lakaplar takmasına alışmıştım ama yinede "yer mantarları" mı? Ciddi olamazsınız hocam! Leo da benimle aynı fikirdeyim ki hocaya dönüp "Hocam aslında biz yer mantarı değiliz ama siz nasıl isterseniz tabii." Hoca afallamıştı ama boş verip önünüze bir kalem ve kağıt koydu. Yani bu korkunç bir şey! Eğer önünüze kağıt ve kalem koyuyorsa bir hoca, kesin yazılacak şeyler var demektir. Biz bunu hak edecek ne yaptık ki? Belki sinifta taktayı kırıp öğrencilerin ders boş diye dışarıya çıkmalarını sağlamak dışında.
Her neyse sonuç olarak Rupert Hoca bizi dersliğe çağırmıştı ve Leo ile ben ne zaman bir hoca tarafından çağrılsak kötü şeylerin olacağını bilirdik. Rupert Hoca ellerini birbirine vurarak gözlerini bize dikti ve not alın dedi ve önümüze bir kağıt daha koydu.
Aslında her Rupert Hocaya bakınca aklıma Einstein geliyor. Beyaz sakalı ve bıyıklarıyla kırklarındaki bu hocanın ne zaman emekli olacağını hem umutla bekliyor hem de merak ediyordum.
Neyse, hocanın önüme koyduğu kağıda baktım da bir de ne göreyim kağıdın üstünde "Bir hafta boyunca matematik dersinden ek olarak dört önlü arkalı yaprak ödev alacaksınız" yazıyordu. Leo ile bakıştık ve EYVAH! dediğini anladım. Biz gebermiştik, mezar taşımızda Jack Anderson ve Leo Rayland ölüm nedeni matematik hocalarını verdiği aşırı ödev sonucu kalp krizinden gebermişlerdir!!! Ben bunları düşünürken Rupert Hoca masasından ikimiz içinde bir tomar kağıt çıkardı ve bize verdi. "Hadi size iyi çalışmalar iki gün içinde onları bitirin." dedi ve bizi bu sözlerle hançerledi. Biz de hemen derslikten çıkıp yatakhaneler gittik.

ELEMENTLERİN KORUYUCULARI Elementlerin BuluşmasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin