Veeeee BAMMM! Ağacı devirmeyi başarmıştım. Nasıl olduğunu sonra anlatırım.
Ben Leo Reyland. Okulda Jack ile beraber olunca öğretmenlerin tam bir belasıyızdır. Genelde yaşıtım çocukların hayalleri benimkinden farklıdır. Yarışlara katılmak veya gelecekle ilgili olabilir ama benim hayalim bu tımarhaneden kaçmak. En büyük hayalim bu. Kaçınca nereye gidip ne yapacağım bilmiyorum ama her halde Jack ile bir şeyler o zaman düşünürüz. Şimdilik sadece planlardan ibaret.
Buraya, bu tımarhaneye düşmemin tek nedeni ailem ile yaptığım lanet uçak kazası. Ben o düşüşten sağ kalan tek kişiyim. Herkes bana bir mucize çok şanslısın falan dedi ama keşke o kazada ölseydim. Ben daha sekiz yaşındayken tüm acılarla baş başa kalıp bu tımarhaneye düşmüştüm. Bir de bazı tanıkların kazada benim yavaşça süzülerek aşağıya indiğimi söylemeleri var ya zaten o işleri iyice batırmıştı ama neyse. Bu dünyada başım gelen tek iyi şey Jack. O olmasaydı ben feci halde düşmüş olurdum. Neyseki sonradan Polyanacılık oynamayı öğrendim ve artık pek kafama takmıyorum. Daha mutluyum. Jack'in durumu da benzer sadece o benden daha kolay atlatmış yaşadıklarını. Onun ailesi toprak kayması yüzünden ölmüş. Tam olarak nasıl kurtulduğunu anlatmadı. Bende açıkçası merak etmedim değilde yapacak bir şey yok Jack inatçı biri.
Kendimi bastırmayı öğrendim.
Bay Rupert bize o ceza ödevlerini verene kadar günüm güzel geçiyordu. Ama sonra yer mantarlarına ödev geldi. Yani aslında Bay Rupert kötü biri değil demek isterdim ama berbat bir hoca. Her gün ödev verip, o uzun sopasıyla bitim kafamıza kafamıza vuruyor. Hacıyatmaz gibi bir adam be! Jack ile yatakhaneler gittik. İşkencelerimizi bırakıp dışarıya çıkmaya karar verdik. Maalesef bahçede can düşmanım Michael duruyordu. Bana doğru yürüdü ve "Vay vay vay demek sen geldin Leo. Seni görmek ne güzel tam da senden konuşuyorduk arkadaşlarla." Arkasındaki çocuk gurubunu gösterdi.
Ben size onun neden beni sevmediğini anlatmadım tabi: Michael okulun en güçlü çocuğudur o yüzden ondan daha sıska olanları -benim gibi- ezmeyi çok sever. Bir gün beni diğerleri gibi ezmeye kalkınca benimle dövüşmeye başladı ama ben onu yenerek o kocaman egosunu söndürdüm. Ne yazık ki bu benim onun can düşmanım olmamı sağladı.
"Yine seni yenmemi mi istiyorsun Michael?" Güldü ve başını sallayarak "Ah hayır bu sefer işler değişti ben seni yeneceğim ve bundan sonra bir daha bana asla kimse bana baş kaldıramayacak!" Tam bu sırada üstüme doğru koşmaya başladı.
İçimden hayır bu sefer rüzgarı kullanmayacağım, hayır onu kendi gücümle yeneceğim dedim.
Hızlıca kenara çekildim. Michael'ın ağır cüssesi saolsun benim kadar çevik değildi o yüzden hızlıca toparlanamadı ve ben de ona bir yumruk attım. Sert vurmuş olsam gerek zaten bozuk olan dengesi alt üst oldu ve yere kapaklandı. Sandığım kadar kötü düşmemişti ama. Bu yüzden hızlıca kalktı ve bu sefer yumruğu ben yedim. Açıkçası kaslı bir çocuktan yumruk yiyince traktör çarpmış gibi oldum. Yani bu duyguyu yaşamadan bilemezsiniz. Dudağım patlamış olmalıydı çünkü ağzıma kan tadı geldi. Arkadan Jack'in bana bunu yapmamamı söylediğini, boşverip gelmem gerektiğini söylediğini duydum. Ne yazık ki bir kere sinirlenmiştim. Saldırıya geçtim. Önce karnına bir tekme attım sonra yüzüne bir yumruk. Yine de bu dövüş tek taraflı değildi. Yumruk yiyordum ağızımın kanamasına bir de kaşım ve burnum eklenmişti karnımdaki organlar yumruklarıyla yer değiştiriyor gibiydi. Sonra bir tekme daha attım bu sefer iyi bir yerine gelmişti diyelim. Yere düştü. Ayağa kalktığında orda yüzümüz kanlar içinde birbirimize baktık ve sonra olan oldu, arkadaşlarına bir el haraketi yaptı ve üstüme bir düzine erkek yürümeye başladı. İşte o anda son çaremi kullandım. Hava...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTLERİN KORUYUCULARI Elementlerin Buluşması
FantasyOnlar normal olmadıklarını biliyorlardı asla herkes gurubuna giremeyeceklerini de ama maalesef içlerinde bulundukları durum sandıklarından çok daha tehlikeli ve korkunçtu