II- GÜNAH

22 6 0
                                    

Bazı geceler vardır hayatımız için dönüm noktası olur. O geceler de çok şey değişir . Çoğu şey alt üst olur. Bir anda çok farklı konumda bulursun kendini. Düşüncelerine dahi hükmeden gecelerdir karanlığın şafak vaktine tezat düştüğü, sabahı olmayan geceler.
Acı tüm vücudunu ele geçirirken kılını dahi kıpırdatamazsın . Buzdan kesilmiş vücudunun cehennem ile buluşması gibidir . Ve sen o an fark edersin ;

Buzun yakmasıyla ateşin yakması bir olmaz .

Kendime geldiğimde ensemde müthiş bir acı vardı. Gözlerimi açmakta zorlandım. Yarı açık yarı kapalı bir hale gelince bulunduğum  küçük odaya baktım. Nerede  bulduğuma ait en ufak bir fikrim dahi yoktu. Panik tüm bedenimi ele geçirirken neler olduğunu hatırlamaya çalıştım. Anımsadığım bir çift yeşil gözdü. Karanlığı süsleyen yeşil gözler. Odada sadece üzerinde bulunduğum çekyat , durmuş bir saat ve tavanda yanıp sönen bir ışık vardı .Kapıya baktığımda  siyah dükkan kapısına benzeyen demir bir kapı. Oda üzerime üzerime gelirken acilen burdan çıkmam gerekiyordu . Ruhum bedenime bile sığamazken bu odada durabileceğimi düşünmüyordum. 11 yaşından beri Klostrofobim vardı. Çocukken arkadaşlarımın çocukça bir şakası sonucu beni dolapta kapalı tuttuklarında kendime acilde bulduğumda anlamıştık .Telaşla burdan nasıl çıkabileceğimi düşündüm . Pencereye baktığımda küçük odaya göre yüksekte kalan bir pencereydi. Büyük ihtimal bodrum katındaydım. Ensemdeki sızıyı ovuşturdum. Kapıya doğru koştum hızlıca vurmaya başladım.
"Çıkarın beni burdan, kimsiniz siz ben bir şey yapmadım. Çıkarın beni burdan." Diye çığlık çığlığa bağırıyordum. Zaman geçtikçe ben daha da kötü oluyordum. Boğuluyordum, oda git gide kararıyor ,gözlerim kapanıyordu. Kaç saattir çığlık çığlığa bağırdığımı hatırlamıyorum. Bitkin vücudumu zorla ayağa kaldırıp Çekyatı pencerenin önüne çekip üzerine çıktım. Küçücük pencereden nefes almaya çalışıyordum kendimi böyle uzun süre idare edemeyeceğime emindim. Birkaç dakika sonra tamamen kararan gözlerimi ,ayaklarımın altındaki çekyatın yerini boşluğa bıraktığını fark ettim . başımda bir acı hissettim bir kaç saniye içinde şuurum çoktan bedenimi terk etmişti .

Bilincimi hissettiğimde gözlerimi bir an açamamıştım.Pencereden gelen kuş cıvıltılarından anladığım kadarıyla sabah olmuştu. Gözlerimi yavaş yavaş açarken başımda bir adam gördüm. Uyandığımı görünce gülümsedi , konuşmaya başladı.

"küçük hanım beni duyabiliyor musunuz?" Anladığım kadarıyla doktordu boynunda stetoskop vardı. Yada ben öyle umuyordum.
kafamı evet anlamında salladım .Acıyla bağırdım .
"tamam lütfen başınızı oynatmayın. Yüksekten düştüğünüz için başınızı vurmuşsunuz korkulacak bir şey yok" dedi .Gözlerimi tamam anlamında kapatıp açtım. Birkaç kontrol daha yaptı .
"Dediğim gibi korkulacak bir şey yok .Başınızdaki yara için bir merhem vereceğim onu ​​akşam yatmadan sürersiniz" dedi .Bir an düşündüm içinde bulunduğum durumla alakalı adamın fikri  varmıdır diye bunu anlamanın tek bir yolu vardı . Adam gitmek için ilerlediğinde arkasından bağırdım ;
"Bakın ben neden buradayım bilmiyorum.Burası neresi bilmiyorum . Beni buraya kapattılar lütfen yardım edin lütfen polisi arayın ." dedim adam beni duymazdan gelerek yürümeye devam etti .Acımı umursamadan ayağa kalktım Arkasında yürüyordum. İçinde bulunduğum ev büyüktü villa tarzı bir evdi. O önde ben arkasında büyük salonun kapısından geçtik.
" Lütfen bana yardım edin lütfen polisi arayın.Lütfen" diye bağrıyordum arkasından. Siyah büyük kapıya geldiğinde kapının önünde yirmili yaşlarda esmer bir adam vardı . Adam kapıyı açtı doktoru uğurladı. Ben adamın arkasından hala bağırıyordum ;
"Siz kimsiniz benden ne istiyorsunuz bırakın gideyim ailem meraktan ölmüştür . Polise çoktan haber vermiştir. Ben hiç bir şey yapmadım. diye bağırdım kimse konuşmuyordu dilini mi yuttu bu insanlar.
"Ya neden konuşmuyorsun bir şey söyle" diye bağırmaya devam ettim.İstikrarla bir şey söylememeye devam etti. Ben bağırırken birisi kolumu tuttu . Arkamı döndüğümde bir çift yeşil göz gördüm . Kapının önündeki adam onu görünce kapının yanındaki odaya yürüdü . Sonra beni biraz önce çıktığım salona doğru sürükledi. Koltuğun önüne geldiğimde oturmam için koltuğu gösterdi . Şuan sakin kalmak istemiyordum , oturmak veyahut normal zamanda yaptığım hiçbir şeyi yapmak istemiyordum bir cevap istiyordum şuan şu yaşadığım saçma şeye bir açıklama ihtiyacım vardı. Koltuğa oturdum . Beni incelemeye başladı . Birkaç dakika sessizliğin ardından ayağa kalktı şömineye yanındaki demir kovadan şömineye odun attı. Harlanan ateşi seyrediyordu. Daha fazla bu saçmalığa dayanamayacaktım . Yerimden kalkıp kapıya doğru yürürken tüm salonun içini dolduran bir ses duydum .
" Otur yerine " dedi . Sesi insanın eylemini sorgulatacak türdendi . Kapının çıkışında durdum . Bana doğru yürüdüğünü parkelere değen adımlarından anladım .Tekrar arkamı döndüğümde burun buruna geldik . Gözleri dün gece daha parlaktı . Bir adım geriye çıktım . Vücut ısım korkumu ele vermem için firar ediyordu. Gözleri gözlerimin içine dalınca sanki düşüncelerimi de ele geçirebilecek gibi hissettim . Gözlerimi çekip az önce kalktığım koltuğa oturdum . Saatlerce o salonda öylece durduk . Saat başı gelen bağırmalarımı ufak çaplı sinir krizlerimi tek tük cevaplarla susturuyordu . Bunlar genellikle otur , sus gibi emir kipleri olmuştu . En sonunda bana susmazsam beni tekrar o odaya kilitleyeceğini söyleyince dün gece yaşadıklarımı anımsadım . Susmak en iyi fikirdi. Saatlerin ardından güneş batmıştı . En son ki iletişimin ardından uzun sessizlik başlamıştı ,sessizliği bozan dış kapının kilidinin açılmasıydı . Birkaç adımdan sonra salona gelen sabah kapıda gördüğüm genç adamdı . Elinde poşetler vardı . Poşetlerden çıkarttığı birkaç hazır yemeği önüme koydu . Sonra arkasını dönüp tekli koltuktaki yeşillerin sahibine konuştu . Şömine yanındaki demir kovayı işaret etti .

MAHRUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin