Sabah uyanınca doktor yine başımda ama bu sefer uyanık ve geç uyanan benim.
"Günaydın." dedi.
"Sana da." dedim.
Yanıma oturdu.
"En son küstük, barıştın mı bari benle?" dedi.
"Bilmiyorum doktor bey, huysuz olduğunuzu kabul edin." dedim.
"Ettim, tamam ettim. Amma dediğimdediksin sende." dedi.
"Ben mi yoksa sen mi?" dedim.
"Vallahi ben, başlamayalım yine." dedi.
Ayağıma masaj yaparken konuşuyorduk. Bir süre sonra uzun zamandır sormak istediğim ama bir türlü soramadığım bir soru aklıma geldi. Arkadaşlarım.
Hiçbirinden haberim yoktu. Her gün gelip beni ziyaret etmelerini bekliyordum ama o kadar olmasa bile insan 2-3 günde bir gelir. Onlar benim için çok değerliydi, benimde onların gözünde öyle olduğumu düşünüyordum."Atakan, arkadaşlarımdan hiç haber var mı? Yani ziyarete geliyorlar mı?" dedim.
"Yok gelemezler." dedi.
"Neden?" dedim.
"Yasak." dedi.
"Neden?" dedim tekrar.
"Yasak, yasak işte." dedi.
"Neden?" dedim yine.
"Yasak, yasaktır neyini kurcalıyorsun?" dedi.
"Gereksiz yere yasak olmaz." dedim.
"Kendi ağzınla söyledin işte bir gereklilik var ki yasak." dedi.
"O zaman bana bundan sonra konuşmak yasak." dedim.
"Neden?" dedi.
"Yasak işte." dedim içimden gülerek.
"Neden?" dedi daha ısrarlı bir şekilde.
"Yasak, yasaktır." dedim.
"Neden işte?" dedi.
"Hay! Senin başına neden kadar taş düşsün doktor." dedim ve güldüm.
Bir yasak olmalı ki onlar ziyarete gelmiyor yoksa kesin gelirler, kesin yani çok seviyorlar beni.
"Telefonunu kullanabilir miyim?" dedim.
Cebinden çıkarıp bana uzattı.
"Arayabilirsin Sanem'i." dedi.
"Vay be! Nereden bildin?" dedim.
'Ben bilirim' edasıyla güldü. Sanem'in numarası yazmam gerek yok. Çünkü arama kaydında vardı. O Sanem, benim Sanemim mi bilmiyorum. Numarasına bakınca benim Sanem'im olduğunu anladım. Dün konuşmuşlar.
Sanem'i aradım telefon çalarken Atakan'a döndüm.
"Bir dahakine gizli iş çevirirken tam çevir. Son aramalardan sil Sanem'i unutma." dedim ve havalı bir şekilde telefona döndüm. Sanem telefonu telaşla açtı.
"Bir şey mi oldu Ezgi'ye?" dedi.
"Evet, o unuttuğun arkadaşın öldü." dedim.
"Ah! Allah korusun ya Ezgim. Seni çok özledim. Her günüm daha da kötü geçiyor. Seni çok özledim kuzum. Çürüyorsun oralarda vicdanım hiç rahat değil." sonlara doğru sesi ağlamalı çıktı.
"Ben de seni çok özledim. Hepinizi çok özlüyorum. Sizinle galerimin bahçesinde limonata içmek varken neden buradayım?" dedim.
"İyileşeceksin, başına öyle bir doktor koydum ki muhteşem." dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİFAM(Bir Süre Ara Verildi)
Teen FictionHayat, sürprizlerle doludur değil mi? Tabi ki kaza hiçbir zaman sürpriz olmadı. Hayatın bana çok öfkeli olduğunu düşünürdüm. Önce annemi ve babamı sonra bacaklarımı aldı benden. Oysa benim sürprizim hiç beklemediğim bir yerdeymiş. Hastanede. Kim bil...