ori| Katil

466 71 32
                                    

"Gitmeni istemiyorum!" diye bağırdı Taeyeon. "Kimse buradan gidemez!" Balta kapıya saplanmıştı. Rosé çığlık attı. Etrafıma bakındım ve telaşla kendimizi savunabileceğimiz bir şeyler aradım. Kalın bir demiri olduğu yerden çekip çıkardım ve Rosé'nin önüne geçtim. Taeyeon bu süreçte kapıyı parçalamış ve elini kırık yerden içeri sokarak kapıyı açmıştı. Yağmurdan ıslanmış mavi elbisesinde kan vardı. Saçları dağılmış, gözlerinin önünü kapamıştı. Yine de yüzündeki ifadeyi görebiliyordum. Korku filmlerindeki karakterler ve onların aptal yavaşlıklarına, sağlıklı düşünememelerine her zaman gülmüştüm ama şimdi o karakterlerden biri bendim. Feci şekilde yavaştım ve sağlıklı düşünemiyordum. Taeyeon bakışlarını bize dikti. "Buradan gitmeyeceksiniz." dedi. "Burada iyisiniz. Yol üzerindeki en iyi motel burası. Burayı babam kurdu." Taeyeon'un sesindeki acı ton beni daha çok korkutuyordu. Elimdeki demire daha sıkı sarıldım. Rosé arkamdaydı ve gömleğimden tutunuyordu.

"Hadi." dedi Taeyeon sakince. "Odalarınıza dönün." Sonra Rosé'ye baktı. "Jisoo seni merak etmiştir Rosé." Yüzünde sesine yansımayan bir gülümseme vardı. Rosé ağlamaya başladı. Kendimi o kadar berbat hissediyordum ki ben de ağlayabilirdim. Bizim sessizliğimiz üzerine Taeyen bize bir adım yaklaştı. "Yaklaşma!" dedim elimdeki demiri göstererek. Kalbim deli gibi atıyordu. "İzin ver gidelim."

"Kimse buradan gidemez dedim!" Taeyeon elindeki balta ile üzerimize saldırdığında elimdeki demirle ona engel oldum. "Koş Rosé!" diye bağırdım. Taeyeon'u tutmak gittikçe güçleşiyordu. Orta yaşlı bir kadına göre oldukça güçlüydü. Rosé kararsızlıkla geçen bir kaç saniyenin ardından beni bırakıp koşmaya başladı. Baltanın ucu neredeyse yüzüme değecekti. Kalan gücümle Taeyeon'u ittirdim ve sırt üstü yere düştü. Sonra ben de odadan çıktım ve koşmaya başladım. Rosé elinde tuttuğu bir bıçakla bana doğru geliyordu. Beni gördüğüne durdu. Yanına ulaşıp elinden tuttum ve koşmaya devam ettik. Yukarı katlara çıktık.

"Jennie ve Taeyong!" dedim bağırarak. "Hangi odada kaldıklarını söylemişlerdi?"

Rosé "Hatırlamıyorum!" diye bağırdı. Birinci kata çıkıp birbirimizden ayrıldık ve tüm odaların kapısını çaldık. Hiç birinden ses gelmiyordu. Yukarı kata çıktık. Rosé kendi odalarına koştu. Ben ise diğer odalara bakındım. Ormandaki tüm o cesetler bu odaların boş olmasını açıklıyordu. Son odanın kapısını yumruklarken koridora çıkan Rosé'yi gördüm. "Jisoo yok!" Hıçkırıkları onu sarsıyordu. "Ne!" dedim telaşla. Rosé'yi aramaya mı çıkmıştı? Eğer moteldeyse sesimizi duymuş olmalıydı. Odama girip yatağın üzerindeki telefonumu kaptım. Taehyung'a attığım son mesajı hatırladım. Ona Phenomena adlı bir otelde olduğumu, burasının tuhaf, ilginç ve eğlenceli olduğunu yazmıştım. Eğlenceli kısmının üzerini çiziyordum. Burası tuhaf, ürkütücü ve dehşet doluydu.

Telefonumu açtım. Bir yandan koridorda ilerliyorduk. Polisin numarasını tuşlarken merdivenlerden çıkan Taeyeon'u gördüm. Koşarak yukarı çıktık. Bir kapı açıldı ve içeriden üzerindeki mavi saten pijaması ile Taeyong çıktı. "İçeri gir!" diye bağırdım. O ne olduğunu anlayamadan koridorun başında elinde tuttuğu çürümüş bir kafa ile Taeyeon belirdi. Diğer elinde ise baltası vardı. Taeyong'un gözleri şaşkınlık ve korkuyla büyüdü. Onu içeri ittim ve Rosé ile odaya girdik. Anahtarı çevirip kapıyı kilitledim. Jennie de Taeyong'unki ile takım olan pembe pijaması ile ayaktaydı.

" Taeyeon!" dedi Rosé. "Resepsiyonist! O bir katil!"

"Ormanda bir sürü ceset var!" diye ekledim. Jennie korkuyla Taeyong'a sarıldı. Gözlerinden akan yaşlar Taeyong'un geceliğini ıslatıyordu.

"Jisoo." dedi Rosé. Aklıma gelen düşünceyle sarsıldım. İçimden bir şey koptu. Jisoo'nun o sıcacık gülümsemesi gözlerimin önündeydi ve sonra Jisoo kana bulandı. Dudakları düz bir çizgi halini aldı.

Kenarda duran üç gözlü tahta bir çekmeceyi kapının önüne ittim. Bir süre sessizlik oldu daha sonra dördümüz kapıya inen baltanın sesiyle sıçradık. Aşağıdaki sahnenin aynısı ama daha korku dolusuydu.

Bölüm hakkındaki görüşlerinizi bekleyeceğim.

Medyadaki çalışma Jungkuk'a aittir.

Sevgilerle, büyücünüz.

Phenomena | RosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin