3.Bölüm

2.7K 266 26
                                    

Soo, Jongin'in bu kadar dikkatli olacağını tahmin edememişti.. Ahh, kimi kandırıyordu ki? Esmer çocuğun sözlerinden bir hayli etkilenmişti. Gerçek bir sapıktı Jongin. Profosyonel bir sapık!

Küçük adam boğazını temizledi ve kafasını yemek tabağından kaldırıp Jongin'e baktı. Bakışları kesiştiğinde kesinlikle ikisinin içinde de kelebekler tepinmeye başlamıştı. Kelebekden çok bir suaygırı gibiydi Soo'nun içinde ki. Tüm organları sanki yer değiştiriyordu.

Ne vardı bu kadar etkilenecek? Jongin zaten üç aydır onun ardından zırvalıyıp duruyordu. Ardından.. Evet! Soo ilk zamanlar Jongin'i pek dikkate almıyordu. Ama şuan gerektiğinden daha fazla onunla ilgileniyordu. Sadece gelip geçici bir liseli aşık olabileceğini düşünüyordu. Gerçi dün onun vücuduna ilgi duymadığını söylemişti ya, neyse. Aklına aniden hücum eden bu anıyla dilini tutamadı Soo.

"Neden vücudum ilgini çekmiyor pislik?"

Jongin bu bakışmalardan daha romantik bir konuşma ve ya teşekkür beklerken bu soru onu şaşırtmıştı. Ama sevindirmişti de. Kaçan kovalanır lafı gerçekten doğruydu demek ki! Suratını duygusuz göstermeye dikkat ederek tekrar bakışlarını buluşturdu.

"Çekmiyor da o yüzden Soo. Nedeni yok. Ben sandığın gibi bir sapık değilim adamım! Sadece seninle arkadaş olmaya çabalıyorum."

Soo bunu hiç düşünmemişti. Cidden. Arkadaş ha? Kafeterya da ki insanları umursamadan yüksek sesle bir kahkaha savurdu. Çikolata gözlere dikti kocaman gözlerini ardından.

"Salak mı sanıyorsun beni Jongin? Daha dün benimle evleneceğinden bahsediyordun! İdeal tipin olduğum konusunu açmıyorum bile!"

Jongin küçük adamın zeki olduğunu ve bunun başına dert açacağını biliyordu. Hemen bir yalan bulmalıydı! Yoksa Soo'nun aklında ki gizemli imajı tamamiyle yok olacaktı.. Gergince yutkunup aklına ilk gelen saçmalığı kelimelere döktü.

"Ahh, hiç şakadan anlamıyor musun Soo? O an başıma güneş geçmişti ve bir de seni taşırken zaten bilincimi kaybetmiştim. Suratıma bir kaç saniye bakma onurunu gösterebilseydin ne kadar terlediğimi anlayabilirdin."

Kahrolası Jongin şu "ter" konusuna girmemeliydi! Lanet Soo da dilini tutmayı öğrenmeliydi!

"Alnından başlayan ve gömleğinin içine doğru süzülen ter damlası.."

Jongin duyduklarıyla mutlulukdan eriyip dondurmaya dönecek kıvama gelmişti. Platonik aşık olduğu adam onun hakkında ilk defa güzel bir şey dile getirmişti. Bu dakikalar tarihe geçmeliydi!

Keyifle gülümsedi ve gözlerini yemek tabağına diken minik adama baktı. Yine aşık oldu Jongin. Onun bu özgüven dolu karakterinin altında ki utangaç hallerine bayılıyordu.

Soo onun gözünde müzede sergilenmesi gereken bir şaheserdi. Sadece onun ziyaret edebileceği bir müze.. Başka insanların ona alıcı gözleriyle bakmalarına katlanamazdı. Soo'ya sadece onun deyimiyle 'pislik' Kim Jongin bakabilirdi.

"Benden hoşlanıyor olabilir misin Soo?"

Küçük adam hiç bir tepki vermedi. Genelde biri ona bu soruyu soracak olsa ağzına geleni söyler bir de karşısındakini rencide edecek bir kaç özelliğini sayar çekip giderdi.

Fakat bu sefer söz konusu pislik Jongin idi. Ve ne kötüdür ki Soo yalan söyleyemiyordu. Bu yüzden insanlar ondan nefret ediyorlardı ya..

"Bi-bilmiyorum pislik."

Gözleri hala yemek tabağındaydı. Gerginlikden dolayı pilav tanelerini bile saymaya başlamıştı.

..13,14,15,16-

"Bana aşık olmaya başlıyorsun Soo."

"İlk başlarda sadece ilgini çekeceğim. Sonra hakkımda ki herşeyi merak etmeye başlayacaksın."

"Ne-neyden bahsediyorsun?!"

"İlerleyen zamanlarda bana daha çok yakın olmak isteyeceksin. Benim senin peşinden kuyruğun gibi dolanmam gibi sen de benim peşimden geleceksin. Ama bu sefer rolleri değişeceğiz. Sana yüz vermeyen taraf ben olacağım ve senin kalbin her gece binlerce kez kırılacak. Ağlayacaksın. Benim için."

Soo nefesinin teklediğini hissedince gözlerini kocaman açtı ve Jongin'e baktı. Bakışları okunmuyordu. Sanki.. acılarını akıtıyor gibiydi.

"Benim yaşadıklarımı teker teker yaşayacaksın Soo."

Jongin son sözlerini söyleyip masadan hızla kalktı ve dışarıya yöneldi. Acı çekiyordu. Masada zor tuttuğu göz yaşlarını serbest bıraktı. Bir yandan deli gibi ağlarken diğer yandan içi daha çok yanıyordu.

"Bana aşık ol-olmalısın Soo. Ba-bana sonu gel-gelmeyecekmiş gibi aşık ol-olmalısın."

###

"Affedersin Baekhyun. Seni kırmak istemedim. Biliyorsun, benim kişiliğim bu.."

Baek, Soo'dan aldığı yüzle onun yatağına sırt üstü uzandı ve gülümsedi. Sonuçta Soo'nun evine ilk gelen kişi oydu. Bu bir onurdu!

Soo onun bu pervasız tavırlarını görmezden gelerek oda yatağının ucuna oturdu.

"Affediyorum seni Kyunggie. Şimdi beni neden çağırdığını anlatacak mısın?"

Soo konunun buraya geleceğini elbette biliyordu fakat önce Baek'in gevezeliklerini dinleyeceğini umuyordu. İç çekerek gözlerini süt beyazı ellerine dikti.

"Jongin'i tanıyorsun değil mi Baekhyun?"

"Elbette! Sen çıldırdın mı Kyunggie?! O playboyu herkes tanır!"

"Sakin ol lütfen."

"Olamam dostum! O çocuk hakkında ne tür fantazilerim vardı haberin var mı? Ahh! Okulda ondan başka bitter çikolata çıtır yok!"

Soo elbette Baek'in sapkın bir kişiliği olduğundan haberdardı. Fakat Jongin hakkında fantaziler kurması ne kadar doğruydu? Neden nefesi sıklaşmıştı? Ve neden elleri titremeye başlamıştı?

"Fa-fantazi mi? Senin sevgilin var Baekhyun."

Baek sırt üstü uzandığı yatakdan bir zıplayışta oturur pozisyona geldi. Sorgucu gözleri Soo'yu delercesine inceliyordu.

"O zamanlar Yeol yoktu Kyunggie. Bu arada sen neden sormuştun Jongin'i?"

Kurnaz Baek elbette anlamıştı. Zaten üç aydır Jongin'in Soo'nun peşinden ayrılmaması okul gündemine bomba gibi düşmüştü. Tabii bu güncel bilgilerle sadece kızlar ilgilenirdi. Ha bir de Baek. Meraklı kişiliği sayesinde her türlü dedikoduyu bir şekilde öğrenirdi.

Küçük adam alnında ki teri sildi ve kötü polise dikti koca gözlerini. Sorgulanıyormuş gibi hissediyordu bu bakışlardan dolayı.

"Ben Jongin'den hoşlanıyorum Baek. Lanet olsun ki dünya da zilyon tane insan varken bu pislik torbasından hoşlanıyorum!"

heaven// kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin