İLK ADIMLAR...

31 4 0
                                    

"Anne senmisin.?
-Evet Samuel ben geldim.
-Nerelerdeydin?
-Bunları konuşmayalım annene sarılmayacakmısın?"
-Hey hadi kalkış vakti.
Neden şimdi.Halbuki anneme sarılacaktım.Onu rüyada görmek bile çok iyi geldi.Acaba şuan neler yapıyor.Acaba yaşıyormu.Hayır bu olasılığı düşünmek bile istemiyorum.En iyisi güne zinde başlamak ve öğrenme hevesimi yitirmemek...
Yatağımı topladım daha sonra dolaphanede üstümü değiştirdikten sonra Lee Pierre ve pepinot ile beraber tabldot'larımıza kahvaltılıklarımızı yerleştirip boş bir masaya oturduk.
-Samu uyuyabildinmi?
-Evet uyudum.
-Piro ilk geldiği zaman hiç uyuyamamıştı.Öyle değilmi Piro?
-Ahh evet hatırlatma o günleri.
-İlk zamanlar insan bunalıyor ama alıştıkça sende seveceksin burayı.
-Ben zaten seviyorum ve buraya istediğim için geldim.
-İddialısın.
-Ben birşey iddia etmiyorum sadece duygularımı ifade ediyorum.
-Hey Pepinot baksana Samu kızdı.
-Samu?
-Evet Samu
-Yani artık arkadaşız?
-Zaten öyleydik.
Piro ile el sıkıştık.Buda artık arkadaş olduğumuzu gösterir...
Kahvaltımızı bitirdikten sonra dolaphane'ye dişimizi fırçalamaya geçtik.
-İstersen benim diş macunumu kullanabilirsin.
-Yok buralarda olacaktı teşekkürler.
-Heyecanlımısın?
-Hafif geriliyorum ama oda geçer.
-Evet.
Dişlerimizi fırçaladıktan sonra bahçeye atış poligonun olduğu yere gittik.Burası kocaman bir yer bayıldım.Umarım bende başarılı olurum.
-Başarılı olacaksın.
-Teşekkürler...
Şşş Rachin geliyor sessiz olun.
-Evet arkadaşlar.Sıraya girin hemen.İşte böyle.Bugünde bildiğiniz gibi atış poligonuna gideceğiz.Hazırmısınız?
-Eveeeetttt.
Onay sesi neredeyse kulağımı sağır edicekti.Piro Pepinot ve ben hızlı adımlarla Rachin'in arkasından yürüdük.Henüz bana ne yapacaklarını bilmiyorum.
-Hey sen...
-Ben mi?
-Evet.
Rachin'in sesi çok yüksek çıkmıştı korkmadım değil.
-Buyrun.
-Senin adın ne?
-Samuel.
-Güzel isim.
-Mersi.
-Kibarsında.
Rachin'in böyle konuşması beni şaşırtmıştı doğrusu.Böyle bir karşılaşma beklemiyordum.
-Daha önce herhangi bir denemen olmuşmuydu?
Herhangi bir beklenti olmaması için
-Hayır.
Diyerek geçiştirmiştim.
-Sıfırdan başlayacağız o zaman.
Sıfırdan mı?Bu annem için çok geç olabilirdi aslında ama buna mecburum.
-Öncelikle vücudunu geliştirmen lazım.Kol kaslarının bacak kaslarının iyi çalışması gerekiyor.Çünkü biliyorsun burada sadece silah atımını değil ok fırlatma gibi farklı yöntemdeki atışlarıda öğreniceksiniz.
Aslında bunlarla oek ilgilenmiyordum.Benim tek istediğim bir an önce başlamak.
-Peki ben bugün ne yapacağım?
-Hemen başlamak istiyorsun yani.
-Evet
-Gel o zaman seni Alexandre'ın yanına götürim.
Atış poligon'un olduğu yerden çıktık.Atış poligonu o kadar kalabalıktıki Pepino ve Piro benim orda olmadığımı bile farketmediler.
Uzun koridor gibi bir yerden geçtikten sonra kalabalığın içine girdik.Rachin etrafına bakarak ilerliyordu ve bende onun peşinden bilmediğim sonucunu tahmin bile edemediğim yolun başlangıcına doğru ilk adımlarımı atıyorum.
-Hey sen...
-Buyrun efendim?
-Bu Samuel.Benim geri dönmem gerekiyor sen Samuel'i Alexandre'a götür tamammı?
-Peki efendim nasıl isterseniz.
Ve ben başka bir çobana emanet edilmiş koyun gibi gidiyordum.
-Sen yenimi geldin?Daha önce hiç görmemiştim.
-Evet.Demekle yetinmiştim.
En son gördüğüm uzaktan bana doğru gelen toz bulutuydu.
-Hey sen iyimisin?Duyuyormusun beni...
Kafamı kaldırmaya çalıştım fakat başaramadım.Etrafımdaki insanları seçemedim sadece "ben nerdeyim?"diyebildim.
-İyisin.Çocukların koşu saatiydi ve seni hızından dolayı göremeyen birisi çarptı.Kafanı yerdeki taşa çarptın.
-Kanıyormu iyimiyim ben arkadaşlarım nerde onları istiyorum.
-Şşş sakin ol iyisin.Başını sardık fazla hareket etme.Birazdan seni götürecekler zaten.
-Nereye?
-Kendi bölümüne.
Arkadaşlarımın yanına gideceğimi duyunca büyük bir nefes aldım.Hernekadar arkadaşlığımız yeni olsada onların yanında olacağımı duymak beni rahatlattı.
2 saat sonra...
-Rachin gönderdi beni.Eğer Samuel iyiyse bölümüne götürmem ile emrolundum.
-Ben iyiyim.
-Dur bakalım ufaklık.Doktoruna bir soralım ondan sonra gidersin bu ne acele.Bundan sonra burda olacaksın zaten.
Doktor:Benim onayım var gidebilir.
Doktor'dan da onay alınca beni revirden çıkardılar.Kapıdan çıktığım zaman karşıda iri yarı bir çocuğun bana doğru yaklaştığını farkettim.
-Merhaba ben Burnell.
-Meehaba ben Samuel.
-Bugün sana çarpan kişi bendim.Gerçekten seni göremedim çok üzgünüm.
-Önemli değil.
-Teşekkür ederim.İyisin değilmi?
-Hadi çocuklar vakit geçiyor sizin sohbetinizi bekleyecek kadar vaktimiz yok.
Uzun bir koridordan geçtikten sonra beni kendi bölümüme götürdüler.Piro ve Pepinot beni bekliyorlardı.Onları görünce çok mutlu oldum.
-Hey dostum neredeydin sen?
-Beni başka bir yere götürdüler.Kalabalık olsuğundan size seslenemedim.
-Peki bu halin ne başına ne oldu.İyimisin sen yoksa çocuklar mı birşey yaptı?
Piro ve Pepinot dikkatli ve meraklı bir şwkilde bana bakıp cevap bekliyorlardı.
-Hayır Pepinot.Sadece ben oraya gittiğim zaman koşu saatleriymiş uzaktan beni göremeyince çarptı.Ben gerisini hatırlamıyorum.Sadece kafamı taşa çarpmışım bunu söylediler.
-Kim peki o çarpan.
Piro'nun soru sorması beni birkez daha şaşırtmıştı.
-Çarpma esnasında görmedim.Fakat beni revirden çıkartırken gördüm.Özür diledi bende önemli olmadığını söyledim.Hepsi bu.
-İsmini biliyormusun?
-Söylemişti fakat şuan hatırlayamıyorum.Zaten yalnışlıkla oldu.Benim hatam o bölgeden yürümemem gerekti.
-Neyse dostum geçti artık.Hadi sen uyu dinlen birazdan ışıklar da söner yarın konuşuruz.
Piro biraz öfkeli bakışla beraber
-Birdaha bir yere gidecek olursan bize bildir lütfen.
-Tabi sen dedikten sonra...
-Hey dostum dışardan okadar kötümü gözüküyorum?
-Hayır Piro.Herneyse hadi dostlar uyuyun artık.Samuel dinlenmen lazım.
-İyi geceler
-İyi geceler...
Sabah kalktığım zaman Piro ile Pepino ayakta dikiliyorlardı.
-Sonunda dostum hiç uyanmayacaksın sanmıştım.
-Başım ağrıyor...
-Kahvaltıya geçelim.Karnını iyice doyurduktan sonra ilaç alırsın.
İkiside iki koluma girip beni kahvaltı kısmına indirdiler.Beraber kahvaltı yaptıktan sonra onlar kendi bölümlerine gittiler.Ben ise hala yemekhanede tablldotte daki kahvaltımla oyalanıyordum.
-Sen neden hala burdasın?
-Ben tam olarak nereye gideceğimi bilmiyorum.
-Sen yenimi geldin?
-Evet.
-Beni takip et.
Heralde uzun bir müddet insanları takip etmekle geçecek.
Geçen sefer geldiğim yere getirdi beni.
-Adın neydi senin?
Bu ismimi söyleyeli kaçıncı olucak bilimiyorum gerçekten.
-Samuel.
-Bu Samuel kaydını yapın hemen talimlere başlasın.
-Peki efendim.
-İsmin Samuel,17 yaşındasın.Anne baban yaşıyormu?
Uzun bir müddet düşündükten sonra
-Hayır.dedim.Burada kimseye güvenemezdim.
-Tamam kaydın oldu.Sen şu köşede bekle.
-Beni takip et.
Ve sonunda istediğim yere geldim.Burada birsürü atış poligonu çeşitli faaliyetler yapabileceğimiz yerler vardı.Koşu alanı atış pisti.Tek kelime ile harika.
-Merhaba ben Jadar.Bu senin ilk günün olduğu için önce vücut ısınma hareketleri ile başlayacağız.
Küçük de olsa hayatım için önemli olan ilk adımımı atmıştım.Uzun bir yolculuk beni bekliyordu.Fakat yolumu hala çizmemiş,ve daha çok çömezdim.Ablam geldi aklıma birden.Beni merak ediyordur.Ne yapıyor acaba?Gerçi bu hafta beni görmeye gelecekti.O geldiğinde şimdi ki durduğumdan daha güçlü durmalıydım.Yoksa ben'i götürmeyi bile düşünebilirdi.Buna katlanamam işte.Burdan babama sesleniyorum.
"Bak oğlun dimdik ayakta.Sana söz veriyorum annemizi bulacağım ve senin başladığın işi ve bizi bu duruma getirenleri bitireceğim..."Umarım bir yerlerde beni izliyor ve gurur duyuyordur...
Antremanlar,atış teknikleri,derken haftasonu gelmişti ve ben buraya hayli alışmıştım.Arkadaşlarımla olan samimiliğimiz gün geçtikçe artıyor ve birbirimize daha çok bağlanıyorduk.Fakat onlara henüz sırrımdan ve burada olma nedenimi açıklamada karar vermiş değildim.Sonuçta beni yalnış anlayabilir,hatta buna engel bile olabilirlerdi.Buna hiç gerek yoktu.Sonuçta ben bir ateş çemberinin içersinde kurtarılmayı, daha doğrusu o ateş çemberinden bir kahraman edası ile çıkmayı düşünüyordum...
-Samu seni danışmadan bekliyorlar.
-Ablam'mı acaba?
-Hadi gitmeden öğrenemessin.
Merdivenleri üçer beşer iniyordum.Ablam'ı görmeyeli neredeyse üç ay olmuştu.Prosedür gereği üç ay boyunca görüşme yasaktı.Hernekadar tuhaf gelse de buna uymak zorundaydım.Danışmaya geldiğimde ismimi duymuştum.Ama bu ses, hayatım boyunca en içten duyabileceğim,uzak olsada gönlüme kadar işleyen bir kuş cıvıltısıydı.Bu ablam Case...
-Ooo Samuuu.Benim küçük Samu'm.
-Abla hoşgeldin.Aaa ağlıyormusun sen?
-Hayır.Seni böyle görünce ne bilim formanın içersinde duygulandım.Keşke anne babamız da seni böyle görebilselerdi.Eminim çok gurur duyarlardı.Gerçi onlar hayatta olsalardı sen burada olmaz okulunda okuyor olurdun...
-Hadi abla yapma ama buraya gelme sebebimi ne çabuk unuttun.Ben burdayım çünkü annemiz yaşıyor ben bunu hissedebiliyorum.Benden yardım bekliyor.Ve annemiz hangi cehennemin zebanileri elinde tutuluyorsa onu bulucam.Ve o cehenneme bende ateşleyip harlicam.İntikam soğuk yenen bir yemeğe benzermiş,ama ben yemeğin soğumasını beklemeyeceğim...
-Canım benim işte bu yüzden yaşıyorum ben.Yaşam kaynağımsın.Sen iyiysen bende iyiyim.
Cont amca ve Sera teyze öleli neredeyse dört yıl olmuştu.Fakat ablam bana bir anne edası ile baktığı için hala çocuk olarak görüyordu.Fakat ben büyümüştüm ve büyümeyede devam ediyorum.
-Eee arkadaş edindinmi benimle tanıştırmayacakmısın?
-Evet hemde çok iyi dostlar edindim.Hemen çağırıyorum...
Yukarıda beni merakla bekleyen koridoru hapishane edasıyla turlayan arkadaşlarımın yanına gittim ve onlara abla'mın tanışmak istediğini söyledim.Çok sevindiler ve hatta heyecandan benden önce aşağı indiler.
-Tanıştırim.Bu Lee pierro
-Memnun oldum efendim.
-Bende.
-Bu da Pepinot ama biz ona kısaca pepino hatta lee pierre'ya da piro diyoruz.
-Tanıştığıma memnun oldum.
-Bende efendim.
Sohbet güzel zevk verici bir şekilde devam ediyordu.Ablam uzun zamandır zor gülen bir insandı.Fakat Piro ve Pepino bunu başarmışlar ablam katıla katıla gülüyordu.Onu gülerken izlemek çok güzel bir duyguydu.Bunun için dostlarıma teşekkür borçluydum...
-Evet zaman doldu.Ben artık kalksam iyi olur hem havada kararmadan eve gitmeliyim.
Keşke birisi şuan zamanı durdursa. Gitmesini hiç istemiyorum.Burada kalsa keşke.Bazen kabuslarım olan, gözüme uyku girmeyen gecelerimin yoldaşı olsa.Sığınağım dayanağım olsa.Neyse,şimdi bunları düşünmenin sırası değil.Onu o kadar güzel uğurlamalıyım ki.Dönüp arkasına bakmadan eve rahat bir şekilde gidebilsin.
-Ablana sarılmayacakmısın...
Hayır ağlamayacağım.Heyy hadi ama sen erkek adamsın güçlü durmak zorundasın.
Ona sarıldığımda "tıpkı annem gibi kokuyorsun"demekle yetindim.
-Hadi ama Samu,ablanı ağlatarak göndermeyeceksin değilmi.
-Tabiki ağlamayacaksın.
Onu,küçük kardeşim edası ile omuzlarından tuttum ve
"Unutma ben burada dışarıda olacağımdan daha mutluyum.Senden tek isteğim benim için çok dikkat etmen.Bu yürek bir kaybı daha kaldıramaz.Şimdi bana kendine çok iyi bakacağına ve benim için yaşam mücadelesini asla bırakmayacağına ve bu kapıdan çıktıktan sonra ağlamayacağına söz verebilirmisin.Çünkü eğer ağlarsan ben yanında olamayacağım ve başkasının omzuna dayanarak ağlamanı istemem.
-Heyyy Samuuu....
Ablamı gözünden yaşlar nisan ayında yağan yağmurlara benziyordu usul usul ve ahenkli.
-Tamam söz veriyorum.Ve şunu unutma aptal çocuk ben herzaman arkandayım.Seni seviyorum.
-Bende...
Bir kapı sesi insana bu kadar ağır mı gelirdi.Kapının kapanma sesi hala kulağımda çınlıyordu.Arkasından koşup dur gitme sana çok ihtiyacım var diyesim geliyor.Yüreğim şuan onunla yürüyor olsada bedenim kapını arkasında tutsak gibi kıpırdamıyor bilakis yığılmamak için zor ayakta duruyordu.
Arkadaşlarımın işareti ile daldığım düşüncelerden sıyrılıp yatakhane'nin yolunu tuttum.Yatağıma uzandığımda bugün'ü bir film şeridi gibi gözümün önünden geçirdim.Herşey çok güzeldi.Ve ışıklar söndü...
Bu benim için yeni bir gün yeni bir macera demekti.Bu günün bitişi yarının başlangıcıydı...

Merhaba...
Bu kitabım içersinde ilk yazmış olduğum yorumum.Bu güzel bölümü sizlerle paylaştığım için çok mutluyum.Umarım bölümü beğenmişsinizdir.Diğer bölümde Samuel'in yeni hayatına alışırken ablası Case,nin neler yaptığını hayatında ne gibi değişiklik olduğunu sizlerle paylaşacağım.Oylamayı unutmayın.İYİ OKUMALAR...

YOKSUL SAVAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin