YALNIZLIK...

48 7 0
                                        

İnsan hayatını neden seçemez.Neden biz.Neden kardeşime abla olmak yerine anne olmak zorundayım.Bu mutsuzluğumuzun hesabını kim verecek.Annem ve babamdan ne istediler.Onlar kimseye zarar vermeyen düşünceli iyi niyetli insanlardı.Fakat düştükleri duruma hatta düştüğümüz duruma bakın.Nedenler niçinler beynimde yankılanırken Samu'nun sesi ile irkildim.
-Hey.Case noldu.Hani üzülmek yok demiştin.
-Ne yemek yapalım diye düşünüyordum.
-Tabi Case bende inandım.
-Tamam.Sen beni boşver asıl sen nasılsın heyecanlımısın onu söyle.
-Evet Case hemde çok.
-Sevindim senin adına.
Samul'i geçiştirip daha doğrusu ben öyle zannediyorum yemek yapmaya koyuldum.Bir yandan yemek yapıp bir yandan aklım o gençde kaldı.Ona durumu nasıl anlatacaktım.Hadi anlattım bana neden inansın ki.Bunu ona nasıl kanıtlicaktım.Neyse bunu sonra düşünürüm.Şimdi yemek zamanı.Yemekleri masaya getirdiğimde Samuel gözlerimin içine bakıyordu.
-Çok mu acıktın.
-Hayır.
-Neden öyle bakıyorsun o zaman?
-Bana kızgınmısın?
-Aa neden nereden çıkardın.?
-Seni yalnız bırakacağım diye...
Samuel'e uzun uzun baktıktan sonra içini rahatlatmak amacı ile
-Bilakis.Asıl sen orada olman beni dahada rahatlatıcak.Çünkü orada daha güvenli olucaksın.İlerisiii onu sonra düşünürüz.
-Teşekkürler gerçekten.
-Hadi ama Samu bırak bunları düşünmeyi de yemeğimizi yiyelim.
Yemeği yedikten sonra Samuel bugün yorulmuş olacakki doğru gidip yattı.Benim henüz uykum olmadığı için bir bardak çayımı alıp balkona geçtim.Sandalyeye oturmuş miss gibi havayı içime soluyordum ki...
"Ben kaçdefa söylicem şu isimleri karıştırmayın diye.Neyse tamam tamam kapat bunu sonra konuşacağız".
İster istemez başımı hemen çeviremedim.Göz göze gelince...
-Kusura bakmayın kulak misafiri oldum.
-Yok yok önemli değil.
Elimdeki çaya baktığını görünce...
-Çay alırmısın.
-Ne yalan söyliyim şuanki gerginliğime çok iyi gelir.
-Hemen getirim.
Kalkıp mutfağa doğru ilerledim.Çayı koyarken biryandan bu durumun benim için güzel bir fırsat olduğunu farkettim.Fakat konuya nasıl gireceğimi henüz kestirmiş değilim.Düşüncelerimden sıyrılıp balkona çayı götürdüm.
-Buyrun.
-Teşekkür edrim.
-Siz fransızmısınız?
-Hayır alman.
-Alman.Benzetmiştim.
-Nereden
-Konuşmandan.
-Aa doğru tabii alman şivesi hemen anlaşılır.
-Birşey sorabilirmiyim?
-Tabii
-Annen baban nerede?
-Onlarr...
-Çok özür dilerim.
-Yok önemli değil.Sadece uzun hikaye ama dinlemek istersen.
-Tabi dinlerim.
Başımdan geçenleri Samuel ile nasıl yalnız kaldığımızı Cont amca'nın daha doğrusu o hernekadar bilmesede babasının bize nekadar çok sahip çıktığını anlattım.
-İnanmıyorum...
-Nasıl?
-Başınıza gelen o kadar olaya rağmen kardeşine sahip olman hayata sımsıkı tutunmuşsunuz.Harika birşey.
-Teşekkür ederim.Annemi de bulamassam hayatımda samuel den başka kimsem yok.Aslında hayata tutunmamın tek sebebi samuel.Onu bu acımasızlarla dolu hayatta tek bırakmak istemezdim.
-Peki senin hayatın hep Samuel içinmi yaşayacaksın.?
Bende isterdim hayatımı düşünmeyi ama şuan hayatımı düşünecek halim yok ve ayrıca yanımda ne de bir destekçim yok.Tabi ona karşı fazla yenilmiş durmak istemiyordum o yüzden
-Belki daha sonra.
Diye kısa bir cevapla karşıladım sorusunu.
-Çay için çok teşekkür ederim.Ayrıca sıcak sohbetinden dolayı teşekkür ederim.Uzun zamandır kimseyle böyle sohbet etmemiştim.
-Rica ederim.Asıl ben teşekkür ederim.
Çay bardağını uzatıp iyi geceler dedikten sonra içeri girdi.Kafamda birçok soru işareti olmasına rağmen sadece bir sorunun cevabını buldum ve oda o gencin bize yardım edeceğiydi.Doğru ya ben onun ismini bile bilmiyorum.Ama yarın öğrenicem.Kurumuş olan bardakları yerine bıraktıktan sonra odama geçtim.Bu gün gerçekten benim için çok yoğun geçmişti.Başımı yastığa koyar koymaz kendimi uykunun kollarına bıraktım gerçekten de bunu haketmiştim...
Zaman su gibi akıp gitmiş ve bir hafta dolmuştu.
-Casee çoraplarımı bulamıyorum.
-Geliyorum ben bakarım şimdi.
Odadan fırlayıp Samu'nun yanına gittim.Bak buradalar nasıl görmedin.Samuel o kadar heyecanlıydıki gözünün önünde duran çorabını dahi göremiyordu.Son hazırlıklarıda yaprıktan sonra aşağı indik.Hernekadar ayaklarım geri geri gitsede onu hayali ile kavuşturmam gerek.
-Hadi Case neden duruyorsun geç kalacağız.
-Tamam geliyorum...
Sonunda okula geldik.Hemen girişteki kayıt kısmından Samu'nun kaydını yaptık.Kayıt olduktan sonra yatakhane kısmına yatağını bırakmak için girdik ve oradaki görevli yerini gösterdi ve yatağını hazırladık.Daha sonra görevli
-Artık siz gitseniz iyi olur.
-Tamam çıkıyorum.
Merdivenleri çıktıktan sonra arkadan gelen Samuel'e döndüm ve aklı bende kalmasın diye ağlamamaya çalıştım ve ilk defa da başardım.Samuel'e sıkı sıkı sarıldım.Onun kokusunu içime öektikten sonra
-Her haftasonu seni görmeye geleceğim tamammı.
-Biliyorum Case sen beni merak etme.
Daha sonra binayı terkettim.İçimden hernekadar geri dönmek istesemde Samuel'in alışması için eve gitmem gerekiyordu.Orada tuttuğum ağlamamı binadan çıkar çıkmaz salıverdim.Eve gidene kadar ağlamaktan gözlerim şişti.Apartmanın merdivenlerine gelince kendimde yukarı çıkacak hal bulamayınca merdivene oturdum.Şuan gerçektende yalnızdım.Ne yapacaktım ki şimdi yalnız başıma kaldım.Artık yapacağım tek şey haftasonunu beklemek olucak...Tam o esnada
-Sen napıyorsun merdivende?
-Samuell...
Yine gözyaşlarıma engel olamadım.
-Şşş hadi ama böyle yapma.Gel sana bir kahve yapim.
-Yok olmaz sağol.
-Neden baksana halin çok kötü bu halde.
-Baban ile anlaştığımız söylenemez o yüzden ben rahatsız etmiyim.Hem babanın beni görmek isteyeceğini hiç sanmıyorum.
-Babam henüz evde değil daha gelmesine iki saat var hadi inat etme.
Aslında bu teklif iyi gelmişti çünkü kendimi gerçekten çok güçsüz ve yalnız hissediyordum.
Merdivenleri çıkıp kapının önüne geldiğimizde geçen günki olay aklıma geldi.Gerçeği söylemeye çalıştığım ve nasıl kovulduğum...
-Hadi ama girmeyecekmisin?
İçeri girdik ben koltuğa oturdum.Oda tam mutfağa geçmek üzereydiki
-Senin ismin ne?diye sordum.
-Doğru ya ben sana ismimi söylememiştim.
-Pier.
-Güzel isim.
Kısa sohbetimizin üzerine Pier mutfağa geçti.Fazla sürmeden elinde iki kupa ile geri döndü.
-Kahve mi arkadaşlar çok sever.Bakalım sen ne diyeceksin?
-Hmm güzel güzel gerçekten.Bende beğendim.
-Samuel'i fazla düşünüyorsun.
-Nasıl yani kardeşim o benim sonuçta.
-Hayır sen ölmesinden korkuyorsun ama bu senin koruman ile olmaz.Bak taa Almanya'dan buralara gelmişsiniz.Bundan sonrasını akışına bırak emin ol o zaman hayatının düzegireceğini göreceksin.
-Aslında haklısın Pier ama...Gördüğümüz şeyler yaşantımız bizi buna zorluyor daha doğrusu beni ama bundan sonra daha dikkat edicem.
-Güzel işte böyle Case.
Ne güzel söylemişti ismimi.
-Sen kahveni iç benim hemen birkaç evrak dosyasına bakmam gerek.
-Ben kalkim.
-Hayır sen kahveni bitir ben geliyorum.
PİER:İçeri geldiğimde Case'yi başı önüne düşmüş uyuyor halde gördüm.İçerden bir yastık alıp başını düzeltip koltuğa uzanmasını sağladım.Üzerine pike serdim ve tam odama geçecekken kapının açıldığını duydum.
-Pierr nerdesin oğlum?
-Salondayım baba.
Babam içeri girince moralinin bozulduğunu gördüm.
-Bu kızın burda ne işi var?
-Baba çok kötüydü.
-Her kötü olanları eve mi alacaksın.Yardım kurumumuyuz biz?
-Baba ağır konuşuyorsun.Sakın Case hakkında böyle konuşma.O çok iyi bir insan bu sözleri hak edecek en son kişi...
Nedendir bilinmez içimde Case'yi koruma iç güdülerim oluştu.Çünkü o bunu hakediyordu...

YOKSUL SAVAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin