Yaklaşık 4,5 saattir bir hücrede tıkılıydık. Edwart'ın bu yaptığı zalimlikti. Kendi sorunları yüzünden ben ölecektim ve Edran...
"Buradan kurtulmamız için bir yol bul Edran. Benim beynim dondu."
"Glamora bunu düşünüyorum saatlerdir. Görmüyormusun her yer karanlık."
"Ah ne harika buradan kurtulamayacağız."
Edran'ın o yorgun hali göz altlarının mosmor oluşu. Edran gerçekten pes etmiş görünüyordu.
"Sana söz verdim biliyorum Glamora. Ama artık birşeyler yapacak gücüm yok."
dedi ve muhafızların önüne bıraktığı içinde yemek bulunan çelik tepsiyi ayağıyla kenara iktirdi.
"Edran hani ben birşey söylemiştim sana ormanda hatırlıyor musun?... Gücümü sizden alıyorum diye. O aslında kısmen doğruydu."
"Anlamıyorum Glamora."
onun yanına doğru geçtim ve sırtımı duvara yaslayarak onun gibi oturdum. Aramızda demirler olmasaydı oldukça iyi bir an yaşayabilirdik.
Artık itiraf etmelisin Glamora. Bunu artık yapmalısın. Hadi kızım söyle gitsin işte.
"Ben gücümü beni seven ve benim için savaşan insanlardan alıyorum evet. Ama hiç kimse bana senin kadar güç vermiyor... Sebebini bilemiyorum. Ama sen özelsin. Yani sana değer veriyorum. Ama bu diğerlerine verdiğim değer gibi değil."
"Yani sen...?"
"Evet Edran ben seni seviyorum."
"Glamora."
...
"Glamora uyan."
duyduğum ve anlamlandıramadığım sesle fırlayarak uyandım.
"Edran?"
"Glamora sanırım kabus görüyordun. Şafak geldi hadi Edwartı bulalım."
"Ne? Ama biz hapisteydik."
"Ne hapisi Glamora?"
"Hayır hayır eminim. Edwart bize ihanet ediyordu. Ve biz Ardlive'nin hücresine düşüyorduk. Hatta ben en son sana diyordum ki... Her neyse orası çok mühim değil."
"Beni sevdiğini söylüyordun değil mi? Aptal Glamora. Aptal. Senin gibi ucubeyle birlikte olacağımı mı sandın. APTAL GLAMORA!"
"Hey ucube uyan bakalım."
soluk soluğa tekrardan gözlerimi açtım. Bu sefer herşey daha karanlıktı. Bir sandalyede bağlıydım ama asıl sorun ayak ucumda birşeyler vardı. sıvı gibiydi. cıvık bir sıvı. Gözlerimde bir bağ vardı bu yüzden etrafımı göremiyordum. Ve kalın ürkütücü bir ses benimle konuşuyordu.
"Glamoracık. Artık ellerimdesin. "
"Neredeyim ben. Neler oluyor."
"Edwartı ormanda aramak aptallıktı. Ve benim avcumun içi gibi bildiğim ormanı bulamama ihtimalim sanırım sıfır... Zavallı Edran."
"Edran nerede? Edran, Edraan!"
"Oh zavallı şey o seni çok seviyordu. Ve seni sevmenin bedelini ödedi. Tıpkı benim gibi."
"Ne saçmalıyorsun sen. Aç şu gözlerimi."
"Peki madem... Açın."
demir birşey göz bandımı çekip çıkarmıştı. ben camdan bir fanusun içindeydim. Yerde yeşil bir sıvı vardı. Bu sıvının ne olduğunu bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GLAMORA
FantasyHer öldüğünde tekrar dünyaya gelip her 19 yaşında kendini aynı savaşta ve farklı diyarda bulan Glamora'nın hikayesi;