Bölüm 5. 🌟 Savaş'ın Leyla'sı 🌟

358 38 9
                                    

Ve bölüm 5 geldi. Şimdilik bölümler kısa geliyor. Ama ilerdeki bölümler daha uzun olacak. Hikaye'yle ilgili düşünceleriniz benim için çok önemli. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin.
Sevgiler. Esmira 💕

Son hadiselerin üzerinden 4 gün geçmişti..
Saygınerler Yalısı
Saat sabah 9 u gösterdiğinde Mert salonda tek başına oturmuş kahvaltı ediyordu. Babasının vefatından bir kaç gün geçmiş, yeni yeni toparlamaya başlamıştılar. Cenazenin ilk iki gününde misafirle dolup taşan evden eser kalmamıştı şimdi. Yine tek başına kalmışlardı yalıda. Leyla burada olduğu için şanslıydı. O aslında bir kaç aylık dönmüştü buraya, işlerini hall edip hemen geri dönmeyi planlıyordu. Ama Mert onu henüz bırakmak niyetinde değildi. Bu zamana kadar en azından babası vardı yanında. Ama artık o da olmadığı için kocaman yalıda yalnız kalmak istemiyordu. Ayrıca manevi olarak da bir birilerine ihtiyaçları vardı. O yüzden bir şeyler yapıp Leyla'nın burda kalmasını sağlamalıydı.
Ne yapacağını düşünürken birden arkadan gelen sesle irkildi.
"Dalmışsın.. Günaydın"
Leyla abisinin yanağına öpücük kondurduktan sonra masadakı yerini aldı.
M -"Günaydın.. Nasılsın?"
L - " Daha iyi olduğum zamanlarım olmuştu. Sen nasılsın? Uyuyup dinlenseydin keşke. Çok yoruldun bu günlerde"
M -" Aynı bende de. Yok ya boş ver. Şirkette işlerimiz var hem. Çıkacağım birazdan"
Leyla çok endişeleniyordu abisi için. Babası vefat ettikten sonra tüm yük onun omuzlarına çökmüştü. Eskiden babası hasta olsa bile varlığı yeterliydi. Ama şimdi öyle değildi.
"Seninle gelmemi ister misin?" dedi kaygılı ses tonuyla.
"Hayır gerek yok canım. Asıl sen dinlen. Ya da çık gez kafanı dağıt"
L -" Tamam bu kez gelmiyorum ama yakın zamanda geleceğim. Daha fazla saklanmamın anlamı yok zaten"
M -" Tamam bakarız"

Gürsoylar villası
Savaş kahvaltısını çabucak bitirdi. Zira bir saat sonra havaalanında olması gerekiyordu. Annesi Azize hanım yurtdışından dönecekti bugün.
Annesi 3 ay önce rahatsızlanmış, tedavi için Amerika'ya gitmişti. Savaş'a önemli bir şey olmadığını söylemişti. Fakat hastalığı ağırdı aslında. Sadece Savaş üzülmesin diye ona söylememiş ve bir şeylerden şübhe duymasın diye de Amerika'ya gitmişti. Orada hastalığına şifa bulur diye ummuştu. Ama bulamamıştı. Çünkü çok geç kalmıştı..
İyi kadındı Azize hanım. Leylayı çok severdi. Leyla da onu çok severdi. Savaşın Leylayı terk etmesi ve Ceyda gibi cadıy'la evlenmesi onu bir hayli üzmüştü.
Ceyda ve Azize hanım hiç bir zaman iyi anlaşamazdılar zaten. Hep kavga ederdiler. Ceyda Azize hanımın bazen Leyla ile ilgili iyi konuşmasına dayanamaz, kavga çıkarırdı. Fakat Azize hanım da ona boyun eğecek biri değildi. Her seferinde Ceydanın ağzının payını verir, pişman ederdi onu. Savaşın Leyla'yı terk edip bu kadınla evlenmesinin gerçek sebebini bilmiyordu. Lakin ilk günden sanki hiss etmiş gibi hiç hazz etmemişti Ceyda'dan.
Savaş evden çıktıktan sonra arabasına binerek yola koyuldu hemen. Annesini çok özlemişti.. Onu hemen görmek için sabırsızlanıyordu..
Biraz sonra telefonu çalınca Selim'in aradığını gördü. O tamamen çıkmıştı aklından. Hemen kulakcığını taktı kulağına.
"Alo Selim, merhaba"
"Merhaba Savaş. Ne yapıyorsun?"
"Havalimanına gidiyorum annemi karşılayacağım. Sen ne yapıyorsun?"
"Ben de şirketteyim. Bir kaç işimi hall edeceğim. Birazdan Merti arayıp akşam yemeğine bize çağıracağım. Leyla ile birlikte"
Elleriyle direksiyonu sıkarken yutkundu Savaş.
"Gerçekten mi? Kabul edecekler mi peki sence? Malum babalarını yeni kaybettiler"
"Edecekler merak etme. Mert şirkete gelmiş hem bugün. Sade bir yemeği redd etmezler herhalde"
Selim'in kendinden emin konuşması Savaşı rahatlamıştı.
"Tamam haber ver bana. Akşam onlar gelmezden bir saat önce haberdar et beni. Zamanında gelip saklanayım bir yerlerde"
"Peki merak etme. Hadi görüşürüz akşam"
"Görüşürüz"
1 saat sonra. Saygınerler Yalısı
Leyla evde otur otur sıkılmıştı. Almanya'dayken buradakin den yalnız olsa bile bu kadar sıkılmıyordu. Keremle hep bir yerlere gider, eğlenceli zaman geçirirlerdi. Aniden Keremi hatırladı. Döndüğünden beri hiç aramamıştı onu. Numarası değiştiği için Kerem de onu arayamamıştı. Telefonunu kavradı hemen. Rehberden Keremi bulup aradı sonra. Bir kaç saniye sonra Keremin sesini duydu hattın diğer ucunda.
"Alo"
"Alo Kerem Merhaba. Benim Leyla"
"Merhaba Leyla. Nasılsın? Neden aramadın beni? Çok endişelendim senin için? İyi misin?"
"Kusura bakma ya. Unutmuşum seni. Babamı kaybettim iki gün önce"
Leyla bunu söylerken hüzünlenmişti.
"Ne? Gerçekten mi? Başın sağolsun. Çok üzüldüm.. Ben geliyorum o zaman hemen ilk uçakla İstanbul'a."
"Hayır gerek yok. İşini gücünü bırakıp gelme şimdi buralara. "
"Boşver işi gücü. Senden önemli değil. Geleceğim en kısa zamanda"
"Kerem.. Lütfen"
"... Tamam Leyla tamam. Şimdilik gelmiyorum. Am sık sık arayacaksın beni. Ben de arayacağım"
"Peki canım merak etme"
"Hadi iyi bak kendine.".
"Olur sen de"
Leyla telefon konuşmasını sonlandırdıktan sonra Kerem gibi bir arkadaşa sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Kerem onun yaralarına derman olmuştu. Savaşın açdığı yaraları tamamen olmasa da kısmen unutturmuştu ona.
Leyla eğer isteseydi belki de Savaşı tamamen unuturdu. Bu pek kolay olmazdı. Ama eninde sonunda başara bilirdi. Fakat bu ona ne kadar acı verse de, taşıması ne kadar zor olsa da Leyla hiç unutmak istemiyordu yaralarını. Çünkü o yaraların sebepkarını canından çok sevmişti zamanında. Ve en acısı da hala seviyordu. Belki bir daha yüzünü bile görmek istemiyordu, belki sesini bile duymak istemiyordu, belki adından bile nefret ediyordu fakat seviyordu Leyla hâlâ o adamı. Ama onu terk eden, onu o uçurumdan iten adamı değil, ona sahip çıkan, onu koruyan kollayan, her zaman sevdiğini ve yanında olacağını söyleyen adamı seviyordu Leyla. Nefret, aşk ve özlem dolu bu duygu bünyeye zarardı. Fakat Leyla baş ede biliyordu bununla. İki senedir baş ediyordu..
Düşünceleri onu yıllar önceye götürürken çalan telefon sesiyle kendine geldi. Arayan abisiydi. Cevapladı hemen
"Alo Mert?"
"Leyla Merhaba ne yapıyordun?"
"Hiç oturuyorum öyle. Sen?"
"Şirketteyim ben de. Selim Acar aradı az önce. Bizi bu akşam evine yemeğe davet ediyor"
Leyla duraksadı biran.
"Ne alaka ya? Hem babamızı yeni defn ettik. Ben yemeğe falan gidecek halde değilim şimdi"
"Ya inad etme, gidelim işte. Hem senin de havan değişir biraz. Kaç gündür evdesin. Ayrıca adamla iş yapıyoruz o kadar. Redd edersek iyi olmaz şimdi"
Leyla abisini iyi biliyordu. Ne kadar hayır dese de vazgeçmeyecekti. Bunun ikisine de iyi geleceğini düşündü ve bu yüzden kabul etmeyi karara aldı.
"Tamam kurtuluş yok senden. Gidelim o zaman. Ama çok oturmam şimdiden söyleyeyim."
"Tamam tamam çok oturmayız. O zaman sen akşam 7 gibi hazır ol, ben alırım seni evden"
"Olur hadi"
Leyla telefonu kapattıktan sonra Selim'i düşündü. Onu iki kez görmüştü sadece. Ama sanki bir şeyler sezmişti bu adamda. Leylayı rahatsız eden bir şeyler. Acaba onları dolandıra bilir mi diye düşündü. "Yok artık" diye mırıldandı sonra kendi kendine. Saygınerler'i dolandırmak kimin haddine ki?!
Cenazede de onu nasıl dikkatle izlediğini görmüştü Leyla. Çok dikkatli kadındı ve bu yüzden bir şeyler hissetmişti sanki. Bu akşam yemekte adamın hal ve tavırlarından sonra daha da emin olacaktı ona güvene bilip bilmeyeceğini..

👑 Vazgeçilmezim 👑   [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin