Hate

113 10 0
                                    


                  2015. 24 Ekim -Seul

Hiç bir zaman tarihlerle aram iyi olmamıştır.

Şimdi de en ihtiyacım olduğum anda saate baktım.

'12:03'

Elimde yer edinmiş telefonu kulağıma dayadım ve babamın kafiyeli kafiyesiz tüm sözcükleri kalbime bir ateş püskürttü.

"Kızım hastaneye gel. A- annen kaza yapmış."

"Ne! D- durumu iyi mi?"

Hani en sevdiğimiz günler vardır ya.

O günler en sevmediğimiz günlerin yerini alınca anlarız asıl acıyı.

Telefonun birden kapanması ile gözlerimi bana garipçe bakan Taehyung'a döndürdüm ve endişe dolu bakışlarım onunla buluştu.

"T- Tae offf. B- benim gitmem gerek. Annem hastanedeymiş."

Benim korktuğumu anlamış olmalıydı ki birden ayağa kalktı.

"Ben de geliyorum."

Çantamı sırtıma takarken bunu reddettim. Çünkü annem iyi olacaktı.

"Gerek yok Taehyung sen burda kal."

Hızlı bir şekilde küçük kafeden çıktım ve taksi aramaya başladım.

Bir yandan babama hangi hastanede olduklarını sormak için telefon kulağımda, kaldırımda koşuyordum.

"Endişelenme Yn. Alt tarafı bir kaza. Annen güçlü biri. Bunu atlatacak."

Birden bileğimin sertçe tutulması ile beni tutan kişiye döndüm.

Arkamda duran Taehyung "Arabamla gidelim." Derken kulağımdaki telefondan ağlayan sesin konuşmasını bekledim.

"Yn. Annen... A- annen."

Telefonu sıkıca tutarken gözyaşlarım bir bir yerleri ıslatıyordu.

"N-  ne demek öldü. Şakanın sırası değil baba. Bana annemi ver."

Titreyen sesim biliyordu bunun gerçek olmadığını ama kalbim reddediyordu tüm varolan  gücüyle.

"Yn. Özür dilerim. Anneni kurtaramadım kızım."

Hayır baba.

Yapma.

Konuşma böyle.

Canım yanıyor.

Bunu kaldıramam.

Altüst olurum.

Telefon yere usulca düşüp gözyaşlarıma eşlik ederken gözlerim hala bileğimi tutan Taehyung'a gitti.

Yanımda durmaması gerekti.

Ona alışmak istemiyordum.

Elleri bileğimi gevşetirken ufak bir hıçkırık kaçtı ağzımdan.

Bırakma beni anne.

Bırakma beni böyle.

Taehyung bana birden sıkıca sarılırken gözyaşlarım artmaya başladı.

"T- Tae - Taehyung annem... Gitti... Bizi bıraktı... Melek oldu. Halbuki daha dün saçlarımı taramıştı."

Elleri saçlarıma giderken gözyaşlarım onun bedenine hücum ediyordu.

Onu iki elimle güçle ittim.

Benim ona ihtiyacım yoktu.

Benim anneme ihtiyacım vardı.

"Uzak dur benden."

İçimdeki nefretle onu suçladım ve gözyaşlarımı silip, yerde duran ekranı kırılmış telefonumu alıp ilk önüme gelen taksiye bindim.

Derince nefesler verirken babamın bana yollamış olduğu adrese yol aldım.

Her şeyin bir rüya olmasını ve gülerek uyanmak istiyordum.

Her şey bir rüya olsun.

Ama annem gitmesin.

Gül kokan, kırmızı yanaklı annem yanımdan ayrılmasın lütfen.

Taksiden inip hastanede nefes nefese, gözyaşlarım akarken sonunda babamı soğuk betona oturumuş, sırtını duvara yaşlamış bir şekilde görmüştüm.

Şişen gözleri kıpkırmızı olmuştu.

Sarıya yakın saçları darmadağındı.

Hızlıca ona doğru koşup eğildim ve elini tutarak kısık sesim ile konuşmaya başladım.

"Baba kendine gel. A- annem nerede?"

Cevap vermeyince tekrar sordum derince nefes alarak.

"B- baba annem nerede? Lütfen bir şey söyle. Gözlerime bak baba."

Ancak yine cevap vermeyince dizlerimin üzerine basıp bağırmaya başladım.

"Baba ne olur cevap ver. Korkuyorum!"

Korkuyorum.

"Korkuyorum. Baba cevap ver!"

Babamın üstüne giderken birinin hafifçe ellerini belime sarması ile ayağa kalktım.

Kokusundan belliydi bunun kim olduğu.

Arkamdan yine hafifçe sarıldı bana.

"Sakin ol. Geçicek."

Nasıl geçer bu yara.

Geçmiyecekti biliyordum.

"Sakin ol. Geçicek."

Geçmiycekti Taehyung.

Geçmiycekti sevgilim...

Garip Bir Adam / TaehyungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin