Kalbimin tamamına hükmeden yangın, bedenimi ele geçiriyordu. Bundan şikâyetçi değildim, asla. Aksine içimde hissettiğim o tatlı sıcaklığın bedenimi kavurmasını seviyordum.
Tanrım, cehennem içindeki yangını görse kıskanıp, ateşini söndürür müydü?
Kulağımdaki kulaklıkla mahalledeki düz yokuşu tırmanıyordum. Başım her zaman olduğu gibi eğikti. Güçsüz olduğumdan değildi bu eğiklik, yalnızca insanlarla göz teması kurmaya çekinirdim.
Ama yine Yasmin'le göz göze gelebilmek için deliriyordum.
Yokuşu tırmanırken ne kadar daha çıkmam gerektiğine bakmak için başımı kaldırdım. Sanırım yaptığım en mantıklı şeyi yapmıştım.
Başımı kaldırdım, onu gördüm, onun gözleri gözlerime değdi.
"Sen öyle gözlerime bakarken, ben nasıl adım atayım Yasmin?" Diye mırıldandım. Utandım halimden. Kırıldım kendime. Kırdım tüm camlarımı. Kalbimin kapılarını kapattım ve ışıkları söndürdüm.
Ardından hafif bir tebessüm sundu siyah beyaz gören gözlerime. Rengarenk oluverdi dünyam.
Kalbim, hâlâ orada mısın?
Ve tüm ışıklar açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hate me, break me
Short Story-tamamlandı öyle güzel gülme geceme, Ay'ı kahrediyor güzelliğin