Artık sen benim canımsın. Canlı kalan tek yanımsın... Duman - Bal
*
Günler gergin bekleyişle akmış, sonunda Sihir Bakanlığı'ndan, veritaserum kullanma izni çıkmıştı. Bu da, yapılacak olan duruşmanın, son olacağı anlamına geliyordu. Ron'un avukatı hala sınırları zorluyordu. Tanık sandalyesine Hermione'yi çıkartmaya çalışacağından eminlerdi. Hermione'nin kaçacağını ve davanın düşeceğini hesaplıyorlardı hala. Davanın seyri açısından, tamamen büyüceşuranın kafasını karıştırmak için yapılmış bir hamleydi aslında; çünkü Hermione saldırıya uğradığında, Ron kendi görüntüsünde değildi. Failin Ron olduğunu Snape'in çok özlü iksiri sayesinde öğrenmişlerdi ki, o durum da mahkeme açısından delil sayılmayacaktı. Her ne kadar McGonagall ve Dumbledore gibi şahitlerin önünde gerçekleşmiş olsa da, dava fazla çekişmeliydi. Ron, kürsüde itiraf etmeden çözülecek gibi değildi. İfade vermek Hermione'yi daha fazla yıpratacaktı sadece. Ancak Hermione avukatına itiraz etmemesini bildirmişti. Davanın daha fazla uzamasını istemiyordu, ne kadar yıkıcı olsa da, o kürsüye çıkacaktı.
*
Mahkeme günü beklenen oldu. Ron'un avukatı Smith, önce Hermione'yi çağırdı. Hermione veritaserum aldı ve tüm sorulara tek tek cevap verdi. Kendi avukatı Bay Jones'un ve diğer gönüllü avukatların müdahalelerine rağmen fazlasıyla canı yanmıştı. Sorular bittiğinde, büyüceşura başkanı dışarı çıkmasına izin verdi ancak ayakta duramayacak kadar bitkindi, görevlilerin yardımı ile mahkeme salonunu terk etti.
Sıra savunma makamına geldiğinde, avukat Smith'in sorduğu sorular, hep ucu açık, her yöne çekilebilecek cinstendi. Suçlu veya suçsuz demek mümkün değildi. Durumun iç yüzünü bilenler öfke ile dinlemişlerdi ancak kimse olay çıkarmadı ya da itiraz etmedi. Söz iddia makamına geçtiğinde, Ron'un hakikat iksiri ile her şeyi itiraf etmek zorunda kalacağını biliyorlardı.
Bay Jones soğukkanlılığını ve profesyonel tavrını bozmadan, yerinde sorularla, kısa sürede Ron'un suçunu itiraf etmesini sağlamıştı. Davayı izleyen Weasley ailesi sessiz göz yaşlarına boğulurken, ön sıralarda oturan dörtlü, yani Severus Snape'in getirdiği Draco, Blaise, Harry ve Ginny, sıkılmış yumruklarla bekliyordu.
Bay Jones, "Başka sorum yok sayın başkan" dediğinde, salona bir uğultu hakimdi. Kimse yerinden kıpırdamıyor, herkes gerginlikle mahkeme başkanının iki dudağının arasından çıkacak söze bakıyordu.
Sorgulama bitmişti ancak Ron hala kürsüde oturmaya devam ediyordu. "Söylesene Malfoy, nasıl bir duygu?" diye seslendi, doğrudan Draco'ya hitap ederek.
Sadece Draco değil, işitme mesafesindeki kimse bu sözcüklere anlam verememişti. "Nasıl bir his, asla sahip olamayacağın şeye benim sahip olduğumu bilmek?" diye devam ettiğinde, Draco'nun solgun yüzü, Ron'un saçlarının tonuna dönmüştü. Dişlerinin arasından "Seni aşağılık..." diye tıslarken, Hermione'nin avukatı, genç adamı yerinde tutabilmek için omuzuna bastırıp, meslektaşını "Sorularımın bittiğini belirtmiştim Bay Smith, lütfen müvekkilinizi sessiz tutun." diye uyardı. Ancak Ron'un susmaya niyeti yoktu, Draco'yu kışkırtmaya devam etti. "Şu an senin koynuna giriyor olabilir ama ona masum ve temizken dokunan ben oldum."
Artık genç adamı tutmak mümkün değildi, sıranın üstünden atlayıp Ron'a saldırdı, ilk yumruğunu savururken "O hala masum." diye bağırıyordu. "Senin gibi bir pislik bile onu kirletmeyi başaramaz." Ne ara Hermione'ye o kadar bağlanmıştı kendi de bilmiyordu ancak söylediklerinde samimiydi. Yumruğu Ron'un dişleriyle buluştuğunda çıkan ses, tuhaf bir tatmin vermişti. Büyüceşura başkanı bu ani saldırıdan sonra Draco'yu bir engelleme büyüsüyle uzaklaştırdığı için devamı gelmedi. Büyüceşura kararı açıklamadan önce son kez kulise çekilirken, izleyiciler ve avukatlar yerlerine geri döndüler, Draco ise kararın okunması beklenmeden dışarı atıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın İçinde - Darkness Within (Dramione) (+18)
Fanfic"Neden?" diye sordu Hermione yüzünü kapatarak, "Değiştiğini sanmıştım. Senden hoşlanıyordum. Neden bana bunu yaptın?" "Ben değildim." dedi Draco perişan bir halde, "Ben o kadar aşağılık biri değilim." Dikkat: Yetişkin içerik. Şiddet içerir.