Ketçap.

185 18 13
                                    

Merhaba! Yeni bölümü de ekliyorum. Oylar, yorumlar ve mesajlar için çok teşekkür ederim, devamını da bekliyorum bunların ^^

İyi okumalar. Sizi seviyorum <3

“Harry güzel bir isim.”

“Evet.”

Neden evet demişti ki? Kız şimdi kibirli olduğunu düşünecekti.

Ah pekala. Harry’nin gerçekten umurunda değildi. Belki de kibirliydi. Belki de bir danışmana gönderilmesinin sebebi buydu. Kibirliliğine bir son vermek.

kibirli, kibirli, kibirli. Ne iğrenç bir kelime. Iy.

Harry beynine aptal şeyler düşünmeyi kesmesini söyledi.

“Hazel-Grace de güzel bir isim.”

Kız gülümsedi. “Teşekkürler-”

“Benim de Hazel adında bir köpeğim vardı. Ona bir kamyon çarptı.”

Kız ona gözünü kırpıştırarak baktı.

Harry çenesini kapatması gerektiğine karar verdi. Ve ülkeden gitmesi gerektiğine. Ve kimliğini değiştirmesi gerektiğine. Pablo olarak. Çünkü bu söylediği en aptalca şeydi. (bir sürü aptal şey söylüyordu.)

“Öldü mü?”

Kıza baktı. “Ne?”

Hazel-Grace bir parça saçı kulağının arkasına sıkıştırdı. “Köpeğin, Hazel. Öldü mü?”

Harry bakışlarını tırnaklarına çevirdi. “Evet. Öldü.”

Ölen bir tek Hazel değildi.

Gemma da ölmüştü.

“Kız kardeşim öldü,” dedi hiç düşünmeden.

Kız yanına oturup bağdaş kurdu. Hiçbir şey söylemiyordu.

“Ve ben doktorlara sormaya devam ettim, biliyor musun?” Tırnaklarının kenarındaki kuru etleri koparmaya başladı. “Emin olmak için sormaya devam ettim onlara. Sadece uyumuyor olduğundan emin olmalıydım. Yani ya biz onu gömseydik ve o ölmemiş olsaydı? Ya yerin altındaki bir tabutun içinde uyansaydı? Yani evet, emin olmalıydım.” Dudağını ısırdı. “Ama bundan hoşlanmadılar. Demek istediğim, başlarda bana karşı naziktiler. Ama sonunda şey gibiydiler.. ‘O öldü, Harry. Gemma öldü.’ Ve ses tonlarından, bunu artık pek sorun etmememi, alışmamı istediklerini anladım.”

Hazel-Grace hala bir şey söylemiyordu. Harry bunun konuşmak için bir şans olduğunu düşündü.

“Ben de ‘Hayır, bunu sorun etmemeyi başaramam.’ dedim.”

Bu tam olarak doğru değildi. “Bunu sorun etmemeyi başaramam.” dememişti. Tek yaptığı, “hayır,” diye bağırırken Gemma’nın ismini söyleyip çığlık atmaktı.

Ama bunu Hazel-Grace’e anlatmak istemedi.

“Onlar ne dedi?”

“Annemlere bunu sorun etmemeyi başaramayacağımı söylediler sanırım. Hiçbir şeyi sorun etmemeyi başaramayacağımı, her şeyi sorun edeceğimi.” Durup düşündü. “İyi olmadığım, söyledikleri tek şeydi.”

Bakışlarını tavana çevirdi ve beyaz olduğunu görünce hayal kırıklığına uğradı. Beyaz tavan, beyaz duvarlar. Bu renkten gerçekten nefret etmeye başlıyordu.

Gemma öldükten sonra, onun odasını beyaza boyamışlardı. Duvar kağıdını ve her şeyini de almışlardı. Oda çok sade kalmıştı.

Hastane de beyazdı. Beyaz önlükler, beyaz zemin, beyaz yataklar.

white walls // ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin