6. Bölüm

3 0 0
                                    

Sinirlerim o kadar bozulmuştu ki ağlamak istiyor ama ağlayamıyor, gülmek istiyor ama gülemiyordum. Bugün her ne kadar son günleri olsada yine de yüz yüze gelecektik bu durumda asıl soru Ayfer teyzenin yüzüne bakabilecek miydim? Emin değilim...

Sabah yaşanan olaydan sonra Bulut ile mümkün mertebe konuşmuyor hatta onunla aynı yerde uzun süre bulunmamaya çalışıyordum. Ayfer Teyze'nin gözünden kaçmamıştı tabi bu hallerim 1 saat kadar önce göz göze geldiğimizde tebessüm edip göz kırpmıştı ki o an elimin ayağımın birbirine dolandığı andı işte o zaman anladım beni izlediğini...

Bahçede oturmuş sohbet ederken annemin telefonunun çalmasıyla ayrıldı annem yanımızdan üzerinden 2 dakika geçmeden tekrar yanımıza geldi ve "Hazal telefona bakar mısın kızım, telefon sana" dedi. Kalkıp içeriye girecekken Bulut'un gözlerindeki merakı gördüm adeta.

Mutfakta yuvarlak olan masanın üzerinde duruyordu telefon. Telefonu elime aldığımda ekranda yazan ismi görünce kendime kızmadan edemedim. Nasıl da unutmuştum Aysu'ya kaç gündür haber vermeyi kız meraktan deliye dönmüştü kesin.

"Alo, birtanem" diye kaldırdım telefonu "Hazal kaç gündür aramanı bekliyorum. Niye aramadın? Nasıl geçti? Nasıl biri? Yakışıklı mi? Anlatsana kızım her bir ayrıntıyı" diye sıraladı nefes almayı bile unuttu bir an. "Anlatacağım her şeyi canımın içi ama şu an vakti değil çünkü birkaç saat içinde gidecekler. Onu bir daha ne zaman göreceğimi bilmiyorum her bir dakikayı değerlendirmek istiyorum" Aysu ile ne kadar zıt dursada fiziksel özelliklerimiz karakterlerimiz birbirinin aynıydı.

<Birgün biri Aysu konusunda yanılacağımı söylese inanır miydim? Hayır. Ama keşke o biri bana bunu söyleseydi hiç değilse zamanı geldiğinde içime düşen kurt acımı hafifletirdi.>

"Tamam. Yarın bize gelecek ve anlatacaksın, kurtulamazsın" deyip kıkırdadı güzel kardeşim "Tamam geleceğim" kıkırdamasına eşlik ederken kapattım telefonu.

Elimde tuttuğum telefona bakarken ilk kez telefonum olmadığı için içimde bir burukluk vardı. Onunla nasıl konuşacaktık?

Bahçeye döndüğümde artık gitmeleri gerektiğini söylüyordu Bahar teyze ama henüz çok erkendi bu kadar erken gideceklerini tahmin etmemiştim. Canımın acıdığını hissediyordum. Kafamı kaldırıp Bulut'a baktığımda beni içeriye çağırdı. Başımı yalnızca onun anlayacağı şekilde onayladığımı belirterek salladım.

Ayfer teyze ve Bulut misafir evine gittikten bir süre sonra Ayfer teyze bana seslendi. Anlamıştım, Bulut istemişti bunu annesinden...

Evin kapısından içeriye girdikten sonra koridorun sonunda bulunan soldaki odaya doğru yöneldim. Ayfer Teyze ben gelince oturduğu koltuktan kalktı ve şefkatle gözlerime baktıktan sonra kapıyı kapatıp çıktı.

Ayfer teyze çıktıktan sonra Bulut'a baktım. Kollarını açtı o kadar güzel bakıyordu ki özlem doluydu gözleri. Bulut'un bulanıklaşmaya başlayan yüzüyle anladım gözlerimin dolduğunu. Hangi ara sarıldığımı bile bilmiyorum ama iyi ki de açtığı kollara sığınmışım diye düşündüm o an. O kadar güzel kokuyordu ki kokusu doldurdukça ciğerlerimi onsuz nasıl yapacağımı düşünüyor düşündükçe özlüyor özledikçe daha çok ağlıyordum.

Birden dizlerimin altına geçirdiği elleriyle havalandığımı hissettim. Koltuğa oturmuş beni de dizlerine oturtmuştu. Kucakladığı esnada boynuna dolanan kollarım ise daha bir sıkılaşmıştı bırakmak istemiyordu  kollarım gevşeyince kayıp gidecekti sanki. İki eliyle yüzümü kavramış önce alnımdan öpmüş daha sonrada dudaklarım üzerine kapanmıştı dudakları. Kalbim hem öpüşünün heyecanıyla hemde gidecek olmasının hüznüyle arttırmıştı ritmini.

Dudaklarıma derin bir öpücük bıraktıktan sonra alnını dayadı alnima bir yandan da baş parmağıyla göz yaşlarımı siliyordu. "Ağlama güzelim son olmayacak biliyorsun. Yine geleceğiz her gelişimiz seni götürmeme  bir adım daha yaklaştıracak bizi" dedikten sonra derin bir nefes  alıp gömüldüm boynuna "Aç kalacağımı bilsem yine senin olmak isterim yine kokunla huzur bulmak isterim" dedim.

Artık gitme vakti geliyordu.  Dizlerinin üzerinden kalktım usulca ayrıldım yanından. Yüzümü yıkamalaydım  gözlerimin kızardığına  emindim. Bu konuda esmer olmam bile işe yaramıyordu hemen belli ediyordu gözlerim kendini.


Bahçeye gelmemin ardından o da gelmişti. Artık toparlanmaya başladılar çantalarına koydukları her bir eşya kor gibi düşüyordu yüreğime. Bagaja yerleştirdikleri her bir valiz benden bir parça olarak yer buluyordu o arabada ve vedalaşma vakti geldi.

Öpmek için eğildiğim ellerini öpmeme izin vermeden geri çekip sıkıca sarılmışlardı bana abla kardeş. Onlara her sarıldığımda arkalarında duran Bulut ile göz göze gelmemiz kaçınılmaz oluyordu.

Bahçe kapısından çıktıktan sonra Bulut anne ve babamın elini öptükten sonra bana elini uzattı. Bizimkiler ne der diye düşünmeden sıktım elini ve mecburiyetten hemen geri çekmek zorunda kaldım ama elimi çekerken ruhsal olarak zorlandığımın kanıtıydı hapsolmuşluk hissi...

Arabadaki yerlerini almışlardı. Bulut motoru çalıştırırken bana öyle bir baktı ki sanki yüreğimi alıp kızgın yağ dolu bir kazana attılar. O an gözümdem akan yaşa engel olamadım. Araba hareket etmiş ve artık gözden kaybolmuştu.

Gitmişti...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 22, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HAYAL KIRIKLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin