Yolculuk süresi her saniyede azalıyordu . Annem arabayı sürüyordu , benimse kulakığımdaki ritim gittikçe artıyordu. Her tempo benim kalp atışıma göre hızlanmıştı sanki . İstemiyordum . Büyük teyzemin çiftliğin de yaşamak istemiyordum . Annemin beni oraya bırakıp gitmesini istemiyordum . O kadının yanında yaşamak istemiyordum. Arkadaşlarımdan ayrılmak istemiyordum . Evimi bırakıp gitmek istemiyordum . En sevdiğim kafenin cappuccinosunu bırakmak istemiyordum . Oradaki hayatımı bırakıp gitmek istemiyordum.
Ben arkadaşlarımla hafta sonları Starbucks'da ders çalışıp kahve içmeyi , Salı günleri -hep bir şey almasamda - alışverişe çıkmayı sürdürmek istiyorum . Okulun kütüphanesinde komik bir espiri yapıp gülmek ve oradaki herkesin bize uzaylı gibi bakmalarını sürdürmek -aslında bu çok ama çok zevkli - istiyorum. Cuma günü bizim evde toplaşıp kız kıza pes atmayı devam ettirmek istiyorum . Okuldaki yakışıklıları konuşmayı arada sırada gece yatılarına kalmayı ve korku filmi izlemeyi sürdürmek istiyorum . Her ne kadar annemle boşansalarda babamla bazı günleri beraber geçirmeyi devam ettirmek istiyorum .
Ama oraya gidince bunlar bitecek ! Evet kelimenin tam anlamıyla bitecek ! Bana veren zevklerin hepsini yitireceğim . Kendimi hep yeni bir yerde, yeni ortamlarda bulacağım . Oysa... Oysa evimde o kadar rahattım ki !
Yolculuk uzun sürdü ama gün batışında bitti . Ee ne de olsa Los Angelas 'tan Teksas'a gelmiştik .
Çiftlik dev gibiydi . Çiftlik evinin önünde bekleşen bir grup insan vardı . Hiç birini daha önceden görmemiştim ama annem çok mutlu görünüyordu . Annemin o azda olsa ciddi siması gevşemiş mutlu bir ifade oluşmuştu. Koşup o "ailesine " sarılacağını zannettim.Ama gayet sakin bir tavırla araba kapısını açtı. Beraber eve doğru yürümeye başladık. Annem gidip orta yaşlı bir kadına gidip sarıldı. Kadın yaşına göre çok genç görünüyordu. Daha sonra annem teker teker herkese sarıldı,el sıkıştı. Bense annemin birazcık arkasında onları izliyordum . Sırt çantam ayakta kalmaktan gittikçe ağırlaşıyor gibiydi. En sonunda beni de fark ettiler . Büyük teyzem olduğunu umduğum kadın yanağımı öpmeye girişti . Tabii ki izin vermedim. Hemen biraz geri çekildim ve elimi uzattım . Kadının yüzündeki gülümseme dondu kaldı tabii . Yine de elimi sıktı ve bir adım geri çekildi. En sonunda "özlem giderme " faslı bitti . İlgimi çeken biri yoktu . Bende çok soğuk davranıyordum zaten . Sanarsınız Kanada'lı ... Bagajdan eşyalarımızı -eşyalarımızı dedim çünkü annem burda iki gün kalıp gidicekti - alıp odalarımıza çıktık . Bu ev bayağı büyüktü . Tam üç katı vardı. Üçüncü kattan bir tane odaya yerleştirdi beni orta yaşlı bir kadın . Annemi de yan odaya ... Bir şey fark etmiştim şu an. Daha buradakilerin adlarını bilmiyordum . Ancak onlar benim adımı biliyorlardı .
Akşam yemeğini yerken herkesle -istemesemde - tanıştım .
Büyük teyzenin adı Betty' di . Birde büyük annenin adı Helen'dı onu biliyordum .
Betty teyzenin kızının adı Emily , oğlunun adı John'muş . Emily benden birkaç yaş küçüktü . Abisi ise benden bir kaç yaş büyüktü . Betty teyzenin kocasının adı Bob ' muş. Birde yanlarında aileden saydıkları yardımcıları Margaret vardı . Sanırım Betty teyzeden bir, iki yaş büyüktü .
Yemeğimizi yerken bir yandan da sohbet ediyorlardı . Ben ise yemeğine yumulmuştum . Her ne kadar beğenmesemde ...
Birden Bob amca bana bakarak :
"Ahh Madison tam bir Amerikalısın ." diye bir laf etti . Tabii bende sinirlendim . Onlar ve annem göçmen olabilirlerdi ama babamdan gelen Amerikan kanıma laf edemezlerdi . Sinirli ve sakin bir tavırla - bu davranış bana özgüdür - :
" Evet babama çekmişim ."diyerek potumu kırdım .
Anında masadaki gürültülü sohbet durdu .
Betty teyze Bob amcanın kolunu hafifçe dirsekledi . Masadaki herkes bana dik dik bakıyorlardı . Annem ise öldürücü derecede öfkeli bakışlarını atıyordu .
Daha fazla bu ortamda kalmak istemiyordum . Zaten annemde masadan kalkıp beni kaldırdı . Masadakilerden bir dakika izin isteyip beni resmen içeriye doğru sürükledi .
Evin merdivenlerinden çıktık . Ta ki odama gelene dek .
Odaya girdiği gibi bağırmaya başladı. Biraz sessiz olmasını istedim . Bu sefer daha çok bağırmaya başladı .
Neymiş efendim ; Nasıl sözmüş o . Anneye karşılık verilmezmiş ... Ve daha bir ton saçma saçma sözler ...
Bende dayanamadım ve :
" Yeter artık anne sus ! Babama benzemem benim suçum değil ! Zaten hayatımı mahvediyorsun ! Beni hem oradaki arkadaşlarımdan , babamdan ayırıyorsun .Kısaca hayatımı mahvediyorsun . Tamam . Herşeye katlandım ama bu son ! Benim hayatımı mahvedemezsin ! Beni Los Angeles'tan ayıramazsın ! Beni en çokta babamdan ayıramazsın !
Annem müthiş bir anlık öfkeyle :
"Aynı baban gibisin sende , onun gibisin Madison ! "
Kapıyı hızlıca çarpıp çıktı . Arkasından sadece sallanan avize ve benim sözlerim kaldı :
"Bunu yapamazsın .... "
Ve yatağa gömülüp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım .
***
Sabah uyandığım gibi aynaya koştum . Göz altları morarmış ,ağlamaktan heba olan yüzüme bakıyordum. Daha önceden hiç bu kadar kötü görünmemiştim . Annem ve babam boşandığında bile . Beni neden suçluyordu ki annem ? Babama benzediğim için . Bu benim suçum değil ki ? Beğenmiyorsa evlenmiyecekti . Beğenmiyorsa çocuk yapmayacaktı . Çocuğunun hayatını mahvetmeğecekti ....
Bunularla daha fazla canımı sıkmaya gerek yoktu .
Biraz rahatlamak için hemen bir duş aldım .
Duştan sonra giyindim . Biraz kapatıcı sürdüm .
Gidip aşağıya inmem gerekiyordu . Ancak inmeye yüz bulamıyordum. Aslında suç benim değildi . Ben olan bir şeyi söylemiştim. Bu kadar abartılacak bir şey değildi bence .
Biraz odada durduktan sonra kapıyı açıp aşağıya indim .
Margaret beni başıyla selamladı . Herkes kalkmıştı . Terastaki masada oturuyorlardı . Herkese gergin bir biçimde günaydın dilerim ve masaya oturdum.
Anlaşılan o ki annem daha kalkmamıştı .
Kahvaltı bittiğinde Margaret masayı toplamaya koyuldu. Ve annem hâla kalmamıştı. Artık meraklanmaya başlamıştım . Annem neredeydi ?
Betty teyzeye sormaya da çekiniyordum . Ancak merakım beni yeniyordu .
Betty teyze içerdeki kocaman bir koltukta oturmuş gazete okuyordu . Çekine , çekine yanına gittim ve tereddüt dolu bir sesle :
"Betty teyze annem, bu sabah yoktu . Yani ,kahvaltıda değildi . O , o dışarıya mı çıktı ? Yoksa , uyuyor mu ? Bilmiyorum ...
"Tatlım, Madison annen bu sabah Los Angeles 'a geri döndü . Yoksa sana veda etmedi mi? Bize -"
Lafını tamamlamasını beklemeden dışarıya koşarak çıktım . Göğsüme bıçak saplanıyordu sanki . Acımla eş değerdi ...
Sanki arkamdan biri beni testereyle kovalamaya çalışıyormuşçasına koşmaya başladım . Buradan gitmek burayı terk etmek istiyordum . Buraya gelmeseydim bunların hiç biri olmayacaktı ...
ACİKLAMABİRCOGUNUZBENİKAMPATESİKİZLARİNDANBİLİYORBUİKİNCİHİKAYEMUMARİMBEGENİRSİNİZ ^^ AYRICA DANİEL LE MADİSONUN KARŞILAŞTIĞI YER VVAR MEDYADA :D ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Aşk
JugendliteraturTam bir Los Angeles kızı olan Madison 'ın hayatı her ne kadar annesi ve babası ayrı olsa da ona göre mükemmel geçmektedir . Ta ki annesinin kararı üzerine onu büyük teyzesinin çiftliğine taşınana kadar ... Bakalım Madison'ın çiftlikte ki yaşamınd...