Hayat, yaşam, nefes.
O gittiğinde, hepsini kaybetmiştim. Ne hayatım, ne nefesim, ne de yaşamım kalmıştı.
Jeon Jungkook'un taşındığı gün, ben mahvolmuştum.
Onunla olduğumda mutluydum, mutluyduk. O beni seviyordu, ben de onu. 15 yıl geçmişti. Onsuz olduğum koskoca 15 yıl. Tabii ben onu 1 gün bile aklımdan çıkaramamıştım.
Bugün ise ona kavuşacağım gündü. Ona hep söylerdim, başarılı bir iş adamı olacaksın diye. O ise inanmazdı hiç bana.
Şimdi ise o iş adamıydı, bende onun yanına gidecek olan stajyerdim.
"Jimin ben çıktım!"
Kapıdan çıkacağım sırada Jimin koşarak yanıma gelmiş ve elindeki kutuyu bana uzatmıştı.
"Bunu unutma."
Kutuyu açtığımda Jungkook'un bana küçükken aldığı kolyeyi gördüm.
"Sen bir tanesin Jimin."
Jimin'e kısaca sarılmış ve kolyeyi takmıştım. Ardından çevirdiğim bir taksiye mailime gelen iş yerinin adresini verdim.
Jungkook'u çok özledim.
_______________________"İyi günler, ben stajyer olarak geldim. Jeon Jungkook ile görüşecektim."
Danışmandaki kız telefonla birisini aramış ve benim geldiğime dair bir şeyler zırvalamıştı.
"Sizi en iyisi Namjoon beye götüreyim. Jungkook bey şu an müsait değil."
Tam itiraz edeceğim sırada birisi sert bir biçimde bana çarpmış ve dengemi kaybetmemi sağlamıştı. Acıyla omzumu tutmuş ve bana endişeyle bakan iki çift gözle bakışmıştım.
Buydu.. Sevdiğim adam buydu.
"Üzgünüm. Göremedim."
Elini tuttuğu kızla bir odaya geçmiş ve perdeleri indirmişti.
"O Jungkook muydu?"
Titreyen sesimle danışmandaki kıza sorduğumda kaşlarını çatmıştı.
"Evet, o kişi Jungkook bey. Ama siz ona Jungkook dediniz. Saygı ifadesi kullanın lütfen."
"Peki elini tuttuğu kişi—"
Kız lafımı kesmiş ve dudaklarını ısırmıştı.
"Nişanlısı oluyor."
Dolacağını anladığım gözümü başka bir yöne çevirmiş ve kalbimdeki acıyı hissetmemeye çalışmıştım.
"Ben Namjoon beyin değil, Jungkook beyin stajyeri olacağım. Lütfen söyleyin ona, yanına gitmem gerek."
Kız tam itiraz edecekken dinlememiş ve koşarak Jungkook'un odasına girmiştim.
Jungkook kaşlarını çatarak bana bakmış ve önündeki dosyaları bir kenara bırakmıştı.
"Bu ne saygısızlık? Ah sen çarptığım çocuksun."
Yanındaki kız Jungkook'un yanına gitmiş ve sakin olmasına dair bir şeyler mırıldanmıştı.
"Kusura bakmayın, ben yeni stajyer."
Jungkook yanındaki kızı öpmüş ve odadan çıkartmıştı.
Kalbim acıyordu. O sadece beni öpeceğine söz vermişti..
"Adın ne?"
Eliyle oturmamı işaret ettiğinde oturmuş ve hasret kaldığım yüzünü inceleme fırsatı bulmuştum.
"Stajyer, adın ne?"
Ortadan ikiye ayırdığı siyah saçları, biçimli kaşları, büyük gözleri, güzel burnu, minik dudakları, tavşan dişleri..
Hiç değişmemişti. Aşık olduğum adam hiç değişmemişti.
"STAJYER ADIN NE!?"
Bağırdığında titremiş ve gözlerimi kapatmıştım.
Beni hatırlamıyordu. Beni hatırlamıyordu. Beni hatırlamıyordu. Beni hatı—
"Konuşmayacaksan defol git. Dilsiz birisini iş yerimde istemiyorum."
Ağlayacağımı hissettiğimde başımı öne eğmiş ve göz yaşlarımın akmasına izin vermiştim.
Beni hatırlasaydı, bağıran insanlardan korktuğumu bilirdi.
"Tamam, defol git."
Hızlıca göz yaşlarımı silmiş ve çatık kaşlarına bakmıştım.
Ona, benim kim olduğumu anlatamazdım.
Çünkü kişiye göre muamele yapardı. Beni üste çıkarırdı. Beni hatırlamasını hareketlerimle sağlamalıydım.
"Adım Taehyung. Kim Taehyung."
Belki anlar diye gözünün içine bakmıştım uzunca.
Çattığı kaşları düzelmiş, ağzı hafifçe aralanmıştı.
"Bu isim bana çok fazla tanıdık geldi."
Gözlerimi ondan bir saniye olsun ayırmamıştım. Bana sımsıkı sarılsın, saçlarımı okşasın, burnunu boynuma gömüp kokumu uzunca içine çeksin diye hiç ayırmamıştım gözlerimi.
"Tamam, benim görebileceğim bir sandalye var, orayı görüyor musun?"
Gözlerimi baktığı yöne çevirdiğimde en baş koltuğun boş olduğunu gördüm.
"Görüyorum Jungkook."
Gözlerini kısarak bana bakmış ve kaşlarını çatmıştı.
"Bey. Görüyorum Jungkook bey."
Gözlerini devirmiş ve hafifçe burnunu çekmişti.
"Orada oturacaksın. Yanında, önünde oturanlarla iyi geçinmeye çalış. Zaten bu kafayla iyi bir yerlere gelemezsin. Sadece deneyim kazanırsın."
Flashback
'Taehyung-shii sen ileride çooook başarılı olacaksın. Eminim ki herkes peşinde sıra olacak.'
Gülümsemiş ve işaret parmağımla dudaklarını okşamıştım.
"Asıl sen çok başarılı olacaksın. Hemde çok başarılı bir iş adamı olacaksın. Eğer ileride iyi olursan benide yanına al, olur mu?"
Kucağıma çıkmış ve yüzümün her köşesini tek tek öpmüştü.
'Benim her anımda sen olacaksın Taehyung-shii. Hiç ayrılmayacağız.'
Flashback End
"Ne bekliyorsun dedim sana? Gitsene."
Gözlerimin dolduğunu görmesin diye hızlıca odadan çıkmış ve nefes alamadığım için dışarı çıkmıştım.
Beni unutmuştu.
Ne bekliyordum ki zaten, benimle sonsuza kadar birlikte olmasını falan mı?
Ama ben Kim Taehyung'dum, onun küçükken kahramanı olan Kim Taehyung. Ve kahramanlar her ne olursa olsun savaşırlar.
Ben ilk aşkım için savaşacaktım..
______________________________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Little Love :: Taekook
FanfictionTaehyung, kendisini hatırlamayan küçüklük aşkı Jungkook'un stajyeri olur. - Seme Jungkook|| Uke Taehyung