"Gitmeyeceğim oraya. Neymiş kendi ayaklarınla gelirmişim, peh daha neler!"
Doğradığım soğan sayesinde akan göz yaşlarımı hızlıca sildikten sonra, ocaktaki yemeğimi karıştırdım.
"Zannediyor ki dünya onun etrafında dönüyor. Ama yok, bu çocuk böyle değildi. O nişanlısı olacak kadın yüzünden böyle oldu!"
Soğanları iyice doğradıktan sonra yemeğimin içine kattım ve kapağını kapatıp altını kıstım. *Annem sağolsun öğrendim bir şeyler dşgmsşgmsşfm.*
"Ama sen görürsün Jeon Jungkook, kim olduğumu öğrendiğinde köpek gibi pişman olacaksın."
Ellerimi yıkadıktan sonra salona geçtim ve süpürgeyi çalıştırdım.
"Hah, bir de sürtük diyor bana. Ben ne bileyim Yoongi'nin patron olduğunu ya!? Salak şey."
Çalan kapı ziliyle süpürgeyi kapattım ve kapıya ilerledim.
"Jimin sende ayrı bir salaksın. Kaç kere dedim anahtarını al diye! Jungkook ayrı salak, sen apayrı salaksın! Aranızda bir tek Yoongi normal."
Kapıyı açtığımda gülümseyerek bana bakan Jungkook ve ona sinirle bakan Jimin beklemiyordum elbette.
"Demek salağım, hm?"
Jungkook beni baştan aşağı süzdüğünde utanarak odama kaçtım ve kapıyı kilitledim.
Zaten onun yüzüne bakmaya hazır değildim, birde konuştuklarımı duyduysa cidden yerin dibine sokun beni.
Ve şey.. pijamalarım biraz.. utanç vericiydi.
"Güzelim açar mısın kapıyı? Jungkook bozuntusu salonda."
Jimin'in sesini duymamla rahatlamış ve kapıyı açmıştım. Odama girdiğinde tekrar kapıyı kilitledim.
"Jimin ben onunla konuşmaya hiç hazır değilim."
Jimin kıkırdayıp burnumu öptükten sonra odadan çıktı ve Jungkook'u çağırdı.
"Jimin ne yapıyorsun?"
Jungkook odaya geldikten sonra Jimin'e teşekkür edip, kapıyı kilitlemişti.
"Burası sizin odanız değil, istediğiniz zaman kapıyı kilitleyemezsiniz."
Kapıyı açacağım sırada beni, belimden tutup kendine çekmiş ve duvarla arasına almıştı.
"Stajyer.."
Fısıldayıp saçlarımı okşadığı anda mayışmış ve dudaklarımı yalamıştım.
"Sana o lafları söylememeliydim. Üzgünüm.."
İttirmeye çalışmış ve gözlerimi devirmiştim. Şu an sahte geliyordu bana.
"Gider misiniz?"
Kokumu içine çektikten sonra belime daha sıkı sarılmıştı.
"Sen beni anlayamadığım şekilde kendine çekiyorsun stajyer. Ben.. Benim eski arkadaşımı hatırlatıyorsun bana."
Kalbim hem yakınlıktan dolayı, hem de beni tanıyacak olmasından dolayı hızlı hızlı atarken, başını boynuma gömmüştü.
"Sen de onun gibi güzelsin, kokun da onun gibi, huyların... Bu yüzden kızıyorum sana. O çok özeldi ve başka birisinin ona benzemesi beni sinirlendiriyor."
Dolu gözlerimi yukarıya çıkarmış ve yaşların akmasını engellemiştim.
"Onu öyle seviyordum ki.."
Her yerim titriyordu. Keşke, keşke benim kim olduğumu anlasa.
"Neyse.. Lütfen işe geri dön."
Başını boynumdan kaldırmıştı ama elleri hâla belimi sımsıkı tutuyordu.
"Gelmeyeceğim. Beklemeyin boşuna."
Güçsüz düştüğünü anladığım an ittirmiş ve kapıyı açmıştım.
"Gidin lütfen."
Jungkook derin bir iç çekmiş ve tam önümde durmuştu.
"Lütfen işe geri gel. Rica ediyorum."
Hiçbir şey dememiş ve gitmesini beklemiştim.
"Taehyung, rica ediyorum. Sabah seni alırım."
İsmimi ilk defa söylemesinin şaşkınlığını yaşarken, o kısa bir süre odamda göz gezdirmiş ve bir yere odaklanmıştı.
Uzun bir süre odaklandığı yere baktıktan sonra bana bir süre sımsıkı sarılmış ve hiçbir şey demeden gitmişti.
Bu ani değişiminin sebebi neydi bilmiyorum, ama umarım kim olduğumu anlamıştır.
-
Yeni yayımladığım kitaba ilgi geldiği için erken attım bölümü :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Little Love :: Taekook
FanfictionTaehyung, kendisini hatırlamayan küçüklük aşkı Jungkook'un stajyeri olur. - Seme Jungkook|| Uke Taehyung