✂-1✂

75.1K 261 47
                                    

Platonik aşktan birkaç adım geride kalan bir aşkı sözcüklere döküyorum. Birbirine muhtaç olan, sevgiye aç kalmış iki insanın hikayesine hoş geldiniz. İyi okumalar~

"Engeller hayatımın her yerindeydi. Sabah otobüse binerken ayağıma takılıp düşmemi sağlayanından, onun beni sevmemesine uzanacak kadar hem de.

Güne başlarken telefonumun hiç şarj olmadığını görmüştüm. Bu benim için tamamen berbatlıkken, okul saatine çok az kalması Tanrı'nın beni sınamasıydı. Daha sonrası dişimi fırçalarken kıyafet giymemi sağlayacak kadar can sıkıcıydı. Ama en azından iyi bir şey vardı ki o da okula yetişecek olmamdı. Ya da öyle zannetmem. Ama dediğim gibi engeller hayatımın her yerindeydi. Ufacık taş ayağıma takılıp düşmemi ve otobüsü kaçırmama sebep olmuştu.

Sanırım okula koşarak gitmem ve ilk dersimin en sevdiğim öğretmenle olmasını kaçırmam da hayatın bana iyi(!) davranma şekliydi. Aslında düşünüyorum da engeller hayatıma etki etmekle kalmıyor ve hayatımı engele çeviriyordu. Bu da hayatı sevmemi en zor hale getiriyordu."

"Alison! Dostum nerelerdeydin?"

Betany'nin sesi kulaklarıma dolduğunda aniden blog yazımı paylaşarak telefonun tuşunu kilitledim. Neyse ki boş priz bulmam günün en iyi yanıydı.

"Aksilikler ve engeller benim için şahane bir plan yaptığından dolayı yeni gelebildim."

Kıkırdadıktan sonra yanıma oturduğunda bir şeyler anlatmak için heyecanla bana bakıyordu.

"Hadi anlat, ne oldu seninkiyle."

Heyecanla karşı sandalyeme oturduktan sonra ellerini yüzüne kapatarak heyecanını yok etmeye çalıştı.

"Saçlarımın güzel koktuğunu söyledi."

Gözlerim sarı beline kadar gelen saçlarında dolandı. O kadar güzeldi ki ona ne zaman baksam aklıma papatyalar gelirdi. Sarı, hafif dalgalı saçları en sevdiği koku olan hindistan cevizi gibi kokardı. Yüz güzelliği mankenleri kıskandıracak kadar kusursuzdu.

"Saçlarının güzel koktuğunu ben de hep söylüyorum."

Gülümseyerek beyaz dişlerini gözler önüne serdiğinde onu dinlemeye başladım.

"Ama o farklı oluyor Alison. Onun yanında aldığım nefes bile değerli geliyor bana. Onun yanında geçirdiğim her saniye bana bir ödül gibi. Bu, bu çok tuhaf."

Sıcak bir şekilde gülümsedim. Onu anlıyordum.

"Resim kulübü sergi yapacak ve ben hala bir resim çizemedim! Tanrım, beni hep kötü anımda yakalıyorsun."

"İki çizik atsan bile şahaser yaratıyorsun Betany."

"Attığım o iki çizikte neyi anlatacağım peki? Hamile olduğumu falan mı Alison?"

Gülümsedim. Dediği şey gerçekten komikti.

"Şarkıların ne durumda dostum?"

Ona üzgünce baktığımda anlamış gibi elini masanın üzerinde duran elimin üzerine koydu.

"Başaracağına eminim Alison. Yıl sonu o şarkıyı haykırırken herkesi kendine hayran bıraktıracağına eminim."

Samimiyetle gülümseyerek elimi okşadıktan sonra çalan zil dudağını üzgünce bükmesine neden oldu.

"İyi dersler Betany. Lütfen Sam aklında dolanıp durmasın. Dersinden geri kalma."

Ayağa kalkıp yanıma geldiğinde kollarını vücuduma sardı. Daha sonra ayrılarak sınıfına doğru ilerledi. Aynı şekilde bende yürüyerek sınıfa yürümeye başladım. Kafam karışıktı. Ellerimi saçlarıma attığımda aklıma gelen dokunuşlarla gözlerimi kapadım. Onu özlemiştim ama yanına gitmek için hiçbir sebebim yoktu.

Ben Alison Walton, kendimden 7 yaş büyük kuaförüme aşık olmuş ve sevgiye muhtaç bir kızdım. Bir kere bile okşanmamış saçlarımı mesleği gereği sadece saçlarımı keserken okşasa bile, okşamasıyla bütün sevgimi onun için tüketmiştim. O ise beni sürekli müşterisi olarak biliyordu ve sadece işine yarıyordum. Bu belki kötü olabilirdi ama bana dokunmasaydı. Ama bana dokunuyordu ve bu bile iyi yönünden bakmama sebep olurdu.

Sınıfın önünde durduğumda kapıyı açarak içeri girdim. Aynı yüzler bana dönerken sert surat ifademi hiç bozmadan en arkanın 2 önü olan cam kenarı masama oturdum. Tek güzel yanı manzarası olmasıydı. Yoksa pek sevdiğim söylenmezdi. Aslına bakarsam, ben hiçbir şeyi sevmezdim. Yaşadığım her kötü durumda iyi bir yön bulur onunla yaşardım. Gerisi de önemli değildi.

"Alison Walton, saçlarınızı ne zaman uzun görme gibi bir imkanımız var mıdır acaba?"

Bertan yumruk yaptığı elini mikrofon misali bana uzattığında sert soğuk ifademi bozmadan ona baktım.

"Sanmam."

Dolgun alt dudağını aşağı sarkıttığında çıkmaya hazırlanan sakalları dikkatimi çekti. Daha sonra umursamazca cama döndüm. Bugün sıkıcı geçecekti.


Okul çıkışlarının ev sevdiğim yanı mola verdikleri için onu görüyor olmamdı. Kuaförün az ilerisinde olan mağazanın merdivenine oturur dakikalarca sigara içerdi. Onu görmek için yolumu uzatarak yanından geçerdim. En fazla 25 saniye görüyor olsam bile benim için en kutsal zamanlardı. Dudakları arasında ezilen sigaradan yayılan duman kaşlarını çatmasına neden olurdu. Esen rüzgar da uzun sarımsı saçlarını dağıtırdı. İçimi kavuran heyecan hızlı yürümeme sebep olurken yine onu göreceğim araya girmiştim. Çevreye bakındığım halde onu görememek kalbimin üzerinde ağırlık hissetmeme neden olmuştu. Geri döndüğümde çarpıştığım kişi yüzünden burnum acısa da geri çekilemiştim. Belimde hissetiğim el nefesimin kesilmesine nedenI
olurken kafamı yukarı kaldırmıştım. Kalbim kilometrelerce koşmuşum gibi atarken kahverengi gözleri doğrudan bana bakıyordu. Elinin belimde olması, bana dokunması günümü güzelleştirirken geri çekilmeye çalıştım. Sebebi utançtan düşecek olmamdı. Alayla gülerek geri çekilmişti.

"Kusura bakma. Seni görmeden çarptım."

Cebinden çıkardığı paketten sigara çıkardığında yakmadan bir müddet bana baktı.

"Erken çıkmışsın."

Anlamsızca ona baktım.

"Okuldan."

Hala anlamsızca ona bakarken sesinin güzelliği çivilenmemi sağlıyor gibiydi.

"2. sigaramı içerken seni görürdüm normalde."

Beni görüyor olması kalbime heyecan aşılarken sigarasını yakmıştı. Tam şuan onu öpmek istiyordum.

"Farketmedim."

Tek kelimelik cevap verdikten sonra yürüyüp giderken ayaklarımı zorla taşıyordum. O bir şey söylemedi. Ben zaten söyleyemezdim. Sigara dumanı sokağı sardığında son kez dönüp bakmama savaşı veriyordum. Sonunda başararak sokağı bitirdiğimde koşarak bizim binaya doğru ilerledim. Kalbim kapıyı çalan alacaklı gibi çarpıyordu göğüs kafesime. Heyecandan titreyen ellerimi zorla da olsa kapıyı açmak içn kullandıktan sonra merdivenleri hızla çıkarak eve attım kendimi. Tek olmam en çok delirdiğim anlarda işe yarıyordu. Çantamı bir yere fırlattıktan sonra yatağa yatarak kafamı yastığa gömdüm. Daha sonra da boğazım acıyana kadar çığlık attım. Onu manyak gibi seviyordum.

touch me♤bryantwood(ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin