iyi okumalarrr♡*
Ne olursa olsun ondan kaçamıyordum. Kalbim onun için çırpınıyordu. Görmek istemediğim her an onu görmeyi daha çok istiyordum. Dengem yoktu. Duygularım ve mantığım arasında sıkışıp kalıyordum. Beni etkiliyor, büyülüyor ve lanetliyordu. Lanet olsun, dokunuşlarını özlüyordum.
*
Lily ile Betany bana hayranlık dolu bakarken ifadesiz şekilde aynayı izlemeye devam ettim. En büyük makyajı ruj sürmek olan birine göre fazla bir şeydi. Ama güzel olduğunu asla inkar edemezdim. Yani kendimi pek sevmiyor olmasam da hoş gözüküyordum.
"Alison... Fazla güzel oldun..."
Betany övgü dolu cümleleri sıralarken, tebessüm ederek ayağa kalktıktan sonra Lily'e döndüm.
"İkinize de teşekkür ederim..."
"Ah bebeğim... Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun. Saat geç olmadan gidin ve genç olduğunuzu hatırlayarak eğlenin!"
Gülümseyerek yere baktıktan sonra çantamı almak için masaya eğildim. Betany ve Lily mutfağa doğru yürürken çantamı yere düşürmüştü. Elbisem açılmayacak şekilde eğilerek çantamı alırken dış kapıdan gelen açılma sesiyle oraya doğru döndüm. Gözlerim Braynt ile buluşurken heyecanımı gizlemeye çalıştım. Çantamı alarak yerden kalktığımda gözleri yüzümde ve vücudumda geziyordu. Onu umursamamak çok zordu. Görmezden gelemiyordum. Arkamı dönerek son kez aynaya baktıktan sonra derin bir nefes alarak mutfağa doğru ilerledim. Hızlı adımlarla yanıma ulaştığında ona dönmemek için savaş veriyordum. Büyük elleri yavaşça bileğimi kavradığında ifadesiz şekilde bakmaya çalıştım gözlerine. Parmakları tenime temas ederken varlığına alışmıştı bile bileklerim. İçten içe heyecanla kutluyordu içimdeki aşık. Kısa bir şekilde bileğime ve ardından gözlerine doğru çevirdim bakışlarımı. O ise ciddi bir ifade ile bana bakıyordu.
"Günaydın."
Güneş batmaya yelteniyordu ve saat akşam yediyi gösteriyordu. Umursamaz şekilde gözlerine bakarken alaylı bir gülüş oluşmasını bekledim suratında. Çünkü o benim için alaylı gülüşüyle hatıraydı.
"Gözlerim bu denli kamaşınca güneş doğuyor zannetmiştim."
Gözleri saate, oradan da camdan dışarıdaki turuncuya çalan gökyüzüne ulaştığında yüzümdeki tebessüm ile yere eğdim yüzümü. Göğsüm saatlerce suyun altında kalmışım gibiydi. Oksijen aldığına mutlu olur gibi heyecanla inip kalkıyor, kalbim ise yaşadığım korkunun geçme rahatlığı ile atıyordu. Gözlerimi yavaşça gözlerine çıkardığımda kırgınlığım tekrar gün yüzüne çıkmıştı. Onunla yaşadığımız o güzel anlar, altın suyuna batırılan değersiz bir maden gibiydi. Benim için altın değerinde olması sahte olmadığını anlamına gelmiyordu. Sahteydi işte.
Kolumu aniden bıraktığında parmaklarının varlığını özlediğimi hissettim. Ben onun dokunuşlarını seviyordum. En ufak bir temasında bile ağlayacak kadar doluyordum.
"Evet, Braynt efendi burada benim olduğumu hatırlayabildi."
Lily konuştuğunda kalbim daha hızlı atmaya başladı. Bizi görmüş olma düşüncesi beynime yerleşirken Braynt'a baktım. Hiçbir şey olmamış gibi bir ifade ile Lily'e yaklaştı.
"Halletmem gereken işlerim vardı, biliyorsun."
Lily gülümseyerek bana baktıktan sonra Betany yanıma gelerek kolumu tutmuştu. Telefonum çalmaya başladığında 'Zayn' yazısı ile açarak kulağıma götürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
touch me♤bryantwood(ASKIDA)
Fanfiction"bana dokundun, daha önce kalbim böyle titrememişti." ×160818×