Kalabalıklar arasında benimsediğim, yalnızlıkta bulduğum bir huzur vardı. Boş bakışlarım ardında yaşayan koca bir nefretim vardı dünyaya karşı. Gülmeyi pek sevmezdim. Çünkü ben buydum. Bir anlama ya da açıklamaya gerek yoktu. Bir planım yoktu. Hayatı boş yaşardım. Bazen hayatın peşinden öylece uçurtma misali uçar giderdim. Ama bilirdim, uçurtma birinin elinde onun izin verdiği kadar özgürdü, işte kendimi tanımlayacak olsam tam olarak bu olayı anlatırdım. Ben özgürlükle gözü boyanmış, kelepçelerle mutsuzluğa hapsedilmiştim. Sevgiyi hiçbir açısından bilmezdim. Bir babam yoktu, annem asla anne olmanın yanından geçmeyen tavırlarla beni büyütmüştü. Hayatım taşınma ve bağlı kalamamayla geçmişti. Ben, geçici hayat üzerinde kendi ütopyamda yaşamaya çalışıyordum. Duvarlarım sağlamdı. Temelinde annemin bana nefretiyle harmanlanmış bol gözyaşım vardı. Duvarlar fazla sağlamdı. Aklınıza gelecek en sağlam şey kadar.
*
"Sana kur yapacak son insanım."
Gözlerimi ondan çekmeden konuştum. Aniden surat ifafesi değişti ve suratını düşürerek beni inceledi.
"Biz kötü insanlar değiliz Alison."
Tebessüm ederek ona baktığımda ne demek istediğimi anlamıştı. Gözleri anında yeri izlemeye başlamıştı.
"Tamam, bak haklısın o konuda fikrin ne olursa olsun, değişmeyecek-"
"Zayn, neden açıklama yapıyorsun?"
Bıkkınlıkla bana baktığında tekrar gözlerini kaçırdı.
"Çünkü Niall yüzünden bana olan tavrın beni üz-.. beni rahatsız ediyor tamam mı?"
"Sana bir tavır yapmıyorum."
"Alison benden nefret ediyorsun."
Biraz şaşırdım. Dudaklarım konuşmak için aralandığında konuşmaya devam etti.
"O geri zekalı o gün uyuşturu ve alkolü çok fazla kullandı ne yaptığının farkında değildi tamam mı? Ona kesinlikle hak vermi-"
"Duymak istemiyorum."
Gözlerini sıkıca kapadı ve derin nefesler almaya başladı. Sakinleşmeye çalıştığı belliydi.
"Ne sikime inanıyorsan inan."
Onu dinlememeye karar vererek camdan dışarıyı izlemeye başladım. Buradan çıkmam gerekiyordu. İlk işim okuldan kaçmak ve eve gitmek olacaktı. Braynt'a içimdeki tüm özlemlerle dolu duygular besliyordum.
"Zayn."
"Efendim?"
"O gün aşık olduğumu nereden çıkardın?"
Ela gözleri gözlerimi izlediğinde ona bakmaya devam ettim.
"Tahmin yürüttüm."
Benimle konuşmak istemiyordu. Kırgın ya da kızgındı bunun farkındaydım. Ama bunu değiştirmek için yapacağım bir şey yoktu.
"Neden seninle bu kadar yakın olmaya çalıştığımı düşündün mü hiç?"
Gözlerim hatırlamak için sol üst köşeye kaydığında kafamla onu onayladım. O ise ayağa kalkarak karşıma geçti. Dövmeli elleri boynumu sardığında öylece bekledim. Baş parmağı hariç öbür parmakları köprücük kemiğimin üzerindeydi. Baş parmağı ise boynumu okşuyordu. Bir an büyülendiğimi hissettim. Tüylerim anında ürperirken baş parmağı köprücüklerimin arasındaki boşlukta durdu. Gözlerim merakla onu izliyordu. Ardından geri çekilerek bana bakmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
touch me♤bryantwood(ASKIDA)
Fiksi Penggemar"bana dokundun, daha önce kalbim böyle titrememişti." ×160818×