Akarsulara karşı gelinmezdi. Tüm şiddeti ile akar ve durmazdı. Gözyaşlarım ona benziyordu. Akıyor ve yanağınımda yol çizerek boynuma kadar akıyordu. Öfkemle harmanlanıp durdurulamaz hal alıyordu.*
"Her teneffüs şu lanet tuvalette olmaktan nefret ediyorum."
Betany kabindeyken onlarca kez kapısına vurarak konuştum.
"Alison! Dikkatimi dağıtıyorsun!"
Hafif tebessüm ederek vurmayı kestim. Ellerimi yıkadıktan sonra Betany de yanıma gelip yıkamıştı. Tam kapıdan çıkacağımız an içeriye kapıya tekme atarak bir kız girmişti. Girdiği gibi tuhaf sesler çıkararak kabine koştuğunda Betany ile kısa süreli bakıştık. İstifar sesleri geldiğinde normal bir durum diye düşünmüştüm. Ama hıçkırarak gelen sesler, içimde bir yerlerde yardım etmemi söyleyen sese itaat etmeme neden oldu. Kabinin kapısı kapatmadan klozete eğilmiş istifar eden kıza bakarak ona yardımcı oldum. Saçlarını elimdeki toka toplayarak peçete uzattım. Ağzını silerek sifona bastıktan sonra klozeti kapatıp üzerine oturmuştu. İçli içli ağlarken içim gerçekten parçalanmıştı sanki. O sırada zil çaldığında Betany de yanıma gelmişti.
"Derse girmeyecek misin Alison?.."
Sesi sona doğru kısılmıştı.
"Sen git Betany, ben girmeyeceğim."
Hassas olduğunu biliyordum kıza bakmak bile onun gözlerini dolduruyordu. Kafası ile onaylayarak gittiğinde kıza döndüm.
"Adın ne?"
Yeşil gözleri bana döndüğünde güzelliği kendini belli ediyordu.
"Nadia."
Zorlukla konuştuğunda içeriye kız grubu dalmıştı.
"Nadia!"
Adını haykırarak yanımıza geldiklerinde ayağa kalkarak kapıda dikildim. O sırada kolumu tutan Crest'e baktım.
"Ne yapıyorsun burada?"
Gözlerimi devirdim.
"Tuvalette ne yapılıyorsa."
"Şimdi de arkadaşlarıma mı sardın Alison? Senden neden kurtulamıyorum?"
Sakin kalmaya çalıştım. Hayatımda olan onca kötü olaya, kendimce geçirdiğim sinir ve ağlama krizleri yanında derin nefesler alarak sustum.
"Seninle uğraşamam."
Kaçıyordum çünkü yapacağım şeylerden korkuyordum. Ama elleri tekrar kolumu kavradığında gözlerimi sıkıca kapatarak düşündüm. Sinir tüm vücudumu ele geçirdi. Sanki Tanrı hissettiğim sinir ve üzüntüyü vücuduma güç olarak enjekte etmiş gibi sağ kolumu kaldırarak yanağına geçirdim. Şiddetle yere düşürken herkes bize dönmüştü. Yeterli değildi, kesinlikle değildi. Saçlarını elime doladığım gibi duvara geçirirken hamleler yapmaya çalıştı. Elleri saçıma gittiği an gözlerim dolmaya ve görüşüm bulanıklaşmaya başladı. Braynt aklıma geldiğinde daha sert kafasını duvara vurdum. Aramızda kızlar girmeye bizi ayırmaya çalışsa da etkili olmadı. Kime vurduğuma bir süre sonra bakmadım bile. Kapı şiddetle açılıp gür sesli bir öğretmen içeri girdiğinde içinde bulunduğum durumun farkına vardım. Bu üzüntü beni bitiriyordu.
*
"4 gün."
Gökyüzünü izleyerek içimi yakan ateşi bulutlardaki yağmurla söndürmek istedim. Öfkemi, nefretimi, aşkımı bitirmek ve eskiye kavuşmak istedim.
"Burnu kırılmış."
"Umurumda değil."
Çimenleri yolarak dayanamayacağıma kanaat göstererek saate baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
touch me♤bryantwood(ASKIDA)
Fanfiction"bana dokundun, daha önce kalbim böyle titrememişti." ×160818×