3

6 1 0
                                    

Sonra sandalyeler derse katılan öğrencilerle doldu. Dersin ilk bölümünde tiyatrodan bahsedildi sonrada klassik ısınma oyunları oynadık.
"Arkadaşlar, benim yazdığım bir parçayı sizin canlandırmanızı istiyorum. Parçanın senaryosunu hepinize tek tek vereceğim evde okursunuz. İki tane başroller olacak, bir erkek birde kadın. Bütün rolleri bu listeye yazdım ve kimin hangi rolü oynayacağıda burada yazıyo. Bunu hocalarla beraber karar verdik..",diye anlatıyordu Enes hoca ve sözü kapının açılmasıyla kesildi. Yüzü tanıdık gelen bir oğlan girdi içeri.
"Hocam geciktiğim için çok özür dilerim", dedi yabancı.
"Önemli değil Çınar, gel otur."
Evet hatırladım. Cafedeki ilgimi çeken oğlanın yanında biri daha vardı. O insan şuan karşımda.
"Arkadaşlar bu Çınar. Kendisi çok teccübeli ve yetenekli bir öğrenci. Aranızda çok yetenekli olan biri daha var, o da Beste. Bakın, bunu dosyanısdan ve bugünki çalışmanızdan dolayı söyliye biliyorum. Rolleri dağıtırkende bunları düşünüp karar verdik. Çınar ve Bestede bizim gözümüzde başrolleri oynama potansiyeli var."

Ne? Benmi? Şuan gerçekten o kadar mutluyum ki anlatamam. Bu benim için onur verici bir şey çünki çalışmamızın sonunda bu tiyatro parçasını, ünivesitenin her sene hazırladığı şölende, sergilicez.

Ders bittikten sonra Enes hoca benim ve Çınar denilen çocuğun yanına geldi. Herkez gitmişti salondan, birtek biz üçümüz kaldık.

"Çınar, Beste tebrik ederim sizi. Umarımki beraber çok güzel vakit geçiririz. Ben sizinle ayrıyeten çalışmak istiyorum.
"Tabi hocam. Ayrıyeten derken?",diye sordum.
"Normal dersimiz bittikten sonra her gün bir saat daha burada kalmanızı ve benimle çalışmanızı sizden rica ediyorum."
Bu beni biraz şaşırttı. Tabi bu parçayı sergiliye bilmek güzel bir şeydi. Önemli de, ama ben buraya tiyatro okumaya, ilerde meslek sahibi olabilmek için geldim ama neyse...
"Seve seve hocam",deyen Çınar bir anda sırıtıp bana baktı. Bu Çınarda sanki bi tuhaflık vardı yada ben yine saçma şeyler düşünüyordum.

Eşyalarımı alıp çıkıyordum bir anda arkamdan koşan birini duydum be arkamı döndüm. Çınar.

"Dur bekle!",deyen Çınar durduğumu görünce rahatlamış bir şekilde kolumu tuttu. Gözlerim hemen kolumu tutan eline gitti sorarak baktım yüzüne.
"Bir şey mi oldu?"
"Afedersin", deyip hemen elini çekti ve bi adım arkaya gitti şimdi elini uzatıyordu bana.
"Daha doğru düzgün tanışma fırsatımız olmadı. Ben Çınar",diye gülümsedi.
Ah gerçekten adın Çınar mı? Bunu hiç bilmiyordum, diyesim geldi ama bu sözleri hemen beynimden sildim.
"Bende Beste."
"Biliyorum. Aynı kursdayız."
Bu çocuk benimle dalga mı geçiyordu?
"İstiyosan birer kahve içelim. Sonuçda uzun bir zaman beraber çalışıcaz."
Aslında istemiyordum ama kırmak da istemedim.

Kahvelerimizi okulun kafeteryasında içerken uzun bir muhabbete daldık. Ve aslında zanettiğim gibi salak ve sinir verici biri değildi. Komik ve cana yakındı sadece. Biz beraber gülerken yanımıza biri geldi be nedense elim ayağım titremeye başladı. Kalbim yarışa katılmış gibi hıp hızla atmaya başladı ve yanaklarımı saran bir sıcaklık hissettim. O buradaydı ve bana bakışı yine aynı. Ciddi ama aynı zamanda seni iyi hissettiren, Cafedeki çocuğun bakışı. Bu heyecan ve gerginlimi hissettirmek istemedin ve bir özgüvenle sıcaklık veren gözlerinin içine baktım.
"Bestecim, bu benim kuzenim Bulut",diye tanıştırdı Çınar bizi. Bulut. Ne güzel isim be, diye düşündüm.
"Bu da benim kursdan arkadaşım Beste",dedi Çınar.
Bulut yavaş ve cool bir şekilde elini uzatıp "Memnun oldum",dedi.
İlk önce suratındaki ifadeye, sonra bana doğru uzatılmış beyaz ele ve yine yüzüne baktım ve elim elini tuttu. Eli soğuktu, yumuşak ve kaslıydı. Hâlâ gözlerimizin içine bakıp ve elimizi tutarak öylece durduk. Ve aniden Bulutun dudaklarına bir tebessüm girdi. Gözleri parlıyordu mutluluktan. Okadar büyüleyiciydş otomatikmen bende gülüp mutluluk saçıyordum. Çınarın bakışlarını üzerimizde hissedip duruşumuzu düzelttik. Çınarın sanki suratı asılmıştı ve "Biz artık gitsek iyi olur",dedi ve bedalaştık. Bulut son bir kez gülümseyip "Görüşürüz",dedi. Sesi inanılmaz güzel. Derin ses tonu vardı ama aynı zamanda her sözünü dikkatli ve zarif bir şekilde söylüyordu.

Otobüsdeyken ilk kez aklım içeri giren insanlarda değildi. Aklım Çınar ve Bulutda kalmıştı. Bulutu hiç tanımıyordum ama onda çekici bir şey vardı. Aceba o da mı bizim üniversitede okuyordu? Nerede yaşıyorlar? Bir daha görebilecekmim onu? Yada yine abartıyormuyum? Belki sadece görünüşüne aldandım. Belki Bulut hayalimdeki gibi iyi birisi geğildi. Tek bildiğim şey Bulutu bir türlü aklımdan çıkaramıyordum.

Bulutların altındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin