6

2.4K 159 18
                                    

Önceki bölüm ~

Genç adamın yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Amcası tam bir şey diyecekken onu dinlemek istemediğini fark etti ve arabasına doğru yürümeye başladı. Arkasında amcasının bir şey mırıldandığını duyuyordu ama ne söylediğini anlamaya çalışmadı. Sadece eve gitmek istiyordu. Bir an burnuna bir mendil kapandı. Bilinci kapanırken çırpınmaya başladı. En son duyduğu şey amcasının sesiydi.

- Özür dilerim Jungkook.

...

Genç adam gözlerini zar zor da olsa açtı. Yumuşak bir yerde yatıyordu ama burası kesinlikle kendi odası değildi. Yattığı yerde yavaşça doğruldu. Başı çatlayacak gibiydi. En son olanları hatırladığında içinde bir öfke yükselmeye başladı. Hızla ayağa kalktı ve çıkmak için kapının kolunu çevirdi. Ama kapı kilitliydi. İçinden lanetler saydırırken kapıyı tekmelemeye başladı.

En sonunda vazgeçip kapının arkasına, yere çöktü. Kendini hiç böyle hissetmemişti. Saatlerce dans çalıştıktan sonra bile. Klip çekimlerinden sonraki akşam tüm vücudu titrediğinde bile kendini bu kadar kötü hissetmemişti. Bu his farklıydı. İhanet gibi bir şeydi bu. Güvendiğin birinin seni sırtından bıçaklaması acı veriyordu. Bir gözyaşının yanağından süzüldüğünü hissetti.

Bir kaç adım sesi duyulduğunda hava kararmış, odayı sadece bir mum ışığı aydınlatıyordu. Ayak sesleri yaklaştığında genç adam kapının arkasından kalktı. Önce bir klik sesi duydu. Kapı yavaşça açıldı ve içeri amcası girdi. Ona gülümsüyordu. Bu genç adamı sinirlendirmişti. Onu buraya hapsetmek onu eğlendiriyormuydu. Genç adam sadece susmaya karar verdi. Dişlerini birbirine kenetledi ve amcasının yüzünün haricinde bir yere gözünü dikti. Ama amcası konuşmaya başladığında söylediği sözler genç adamı sinir krizine sokmaya yetmişti.

- Selam Jungkook. Bu yaptığım şey için özür dilerim. Ama hepsi senin iyiliğin içindi.... Bu arada umarım iyi uyumuşsundur. Çünkü uzun bir yolculuğa çıkacağız.

Genç adam sinirle ayağa kalktı.

- Ben. Hiçbiyere. Gelmiyorum! Benimle dalga mı geçiyorsun sen?! Beni buraya hapsedip şimdi de başka bir yere mi götüreceksin? Beni korumaya mı çalışıyorsun? Koruma amca. Beni korumaktan çok bana zarar veriyorsun!

- Tamam Jungkook. Sakinleş öyle konuşalım.

diyerek kapıya yöneldi. Sonra bir anda durdu. Bekledi. Masanın üstüne baktı ve iç geçirdi.

- Yemeğini ye Jungkook.

Dedi. Genç adam getirildiğinden beri dokunmadığı tepsiye baktı. Sonra amcasının kapıdan çıkışını izledi. Onu tekrar orda yanlız bırakışını. Ardından bir klik sesi.. Sonra oda ölüm sessizliğine gömüldü.

...

Ertesi gün genç adam uyandığında karşısında amcasını görmeyi beklemiyordu. Huzursuzca gözlerini geri kapattı ve yatağında döndü.

- Hadi ama Jungkook. Seninle konuşmak istiyorum. Bana nefretle bakma lütfen.

Genç adam istemeye istemeye yatağında doğruldu ve amcasına döndü. Şu an karşılıklı oturmuş birbirlerine bakıyorlardı. Amcası konuşmaya başladığında sadece onu dinledi.

- Bak Jungkook. Seni ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun. Sana asla zarar vermeyeceğimi de..

Bir an durdu ve Genç adamın bir elini avuçlarının içine aldı.

Tam cümlesine devam edecekti ki kaşları bir anda çatıldı. Gözleri genç adamın eline kaydı. Genç adam da eline baktığında eklem yerlerindeki kurumuş kanı ve bir kaç yarayı gördü.

- Bu nasıl oldu Jungkook?

Flashback

kız koşmaya başladı. Ayakları onu kıza götürüyordu. Kızın peşinden koşmaya başladığını bile sonradan fark etti.

Arkasından ona bağırıyordu ama kız onu dinlemiyor, sadece koşmaya devam ediyordu. Lanet olsun ki çok hızlı koşuyordu. Ara sokaklardan birine girdiğinde genç adam da peşinden girdi. Ve durdu. Az önce önünde olan kız şimdi yoktu. Elini yanındaki duvara geçirdiğinde eklem yerleri sızladı ama umursamadı.

- Lanet olsun.

~~

Genç adam tabii ki bunu ona söylemeyecekti. Başka bir bahane uydursa amcası yalan söylediğini anlardı. O yüzden sadece sustu.

Amcasının iç geçirdiğini duydu.

- Tamam. Madem söylemeyeceksin yaranı temizleyelim. Mikrop kapmasını istemeyiz.

...

Bir kaç saattir öylece oturuyordu. Ta ki içeri bir koruma girene kadar.

- Ağabey birazdan yola çıkacağımızı sana söylememi istedi.

Dedi ve gitti. Genç adamın içinde bir şeyler kıpırdadı. O giderse hyungları kim bilir ne kadar endişelenirdi. Asla bir yere gidemezdi.  Onun burada bir hayatı, evi ve arkadaşları vardı. Ayağa kalktı. Buradan çıkması gerekiyordu. odanın içinde volta atmaya başladı. Yatağın yanındaki pencereye baktı. Belki atlayabilirdi. Ama zaten aşağıda korumalar vardı. Kaçamazdı ki. İç geçirerek odada volta atmaya devam etti. O sırada amcası odaya girdi.

- Hadi Jungkook. Gitme vakti geldi.

- Ben gelmiyorum.

- Bu bir soru değildi Jungkook.

Genç adam sinirlenmişti. O kimdi ki ona emir veriyordu. Bir anda amcasının yüzüne yumruğunu geçirdi ve sersemlemesinden faydalanarak silahını aldı. Kendini odadan dışarı attı ve kapıyı amcasının üstüne kilitledi. Amcasının arkasından ona bağırdığını duyuyordu ama umursamayarak merdivenlerden aşağı indi. Dışarıda bir sürü koruma vardı. Ama onu vuramayacakları için koşabilirdi. Evin yanındaki ormana kaçabilirdi. Bu fikir ona mantıklı geldi ve hiç zaman kaybetmeden kapıyı açtı ve koşmaya başladı.

Korumalar onu fark eder etmez peşine takılmışlardı. Genç adam kendini daha hızlı koşmaya zorladı. Evden çıkmış ormana kaçarken karşıdan gelen araba yüzünden geriye doğru sendeledi. Arabaya içinden lanetler saydırırken bir anda arabanın camı aşağı indi. Arabanın içinde oturan kız şapka ve maske takmıştı. Ama genç adam onu hemen tanımıştı. Genç kız

- Atla!

Dediğinde küçük çaplı şokundan çıkarak arabaya bindi.

- Sen nası-

- Şu soruları sormaktan vazgeç Jk. Sadece Eğil.

- Ne?

Tam o anda silahlar patladı. Korumalar onlara ateş ediyordu. Genç adam Hera nın dediğini yapıp eğildi. Arkasına son bir kez baktığında amcasının sinirden kıpkırmızı olmuş yüzünü ve sıktığı yumruğunu gördü...

...

 

HACKER. JJK.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin