Önceki bölüm ~
Kasaya doğru ilerlerken aklına en sevdiği şey geldi. Bademli çikolataların olduğu reyona doğru ilerledi. Bir kaç tane çikolata almıştı ki bir ses duydu.
- Tamam Hyung. Sadece hava almaya çıkmıştım. Gelirim birazdan. Marketteyim... Tamam...Tamam Hyung. Anladım. Görüşürüz.
Jungkook?
İşte bunun olmasından korkuyordu. Jungkook hemen yanında üst raftan bir şeyler alıyordu.
Lanet olsun.
Vücudu taş kesilmişti sanki. Hareket etmeden öylece duruyordu. Sonunda yanındaki genç, kasaya doğru ilerlemeye başladı. Genç kız hala hareket etmiyordu. Göz ucuyla Jungkook a bakıyordu.
Birazdan gidecek.
Sakin ol.
Aklından bunları geçirerek kendini avutuyordu. Ta ki genç adam arkasını dönüp onunla göz göze gelene kadar...
...
5. Bölüm
Dünya onlar için 2 saniyeliğine durmuştu sanki. Evren o iki çift gözü tesadüflerle bir araya getiriyordu. Çikolata rengi gözler o yeşil ve ela karışımı gözlerde kilitli kalmıştı.
Bunun olmaması gerekiyordu. Jungkook un onu görmemesi gerekiyordu. Ama lanet olsun ki şu an onun gözlerinden gözlerini alamıyordu. O gözlere saatlerce bakabilirdi.
Ama bakmaması gerekiyordu. Neden evren mutlu olmasına izin vermiyordu. Sadece normal bir hayat sürüp Jungkook a orda aşık olmak istiyordu. Belki o normal hayatta yolda karşılaşacaklardı. O kalabalıkta da bu iki çift göz birbirini bulacaktı. İkisi de yüzünde parlak gülümsemelerini birbirlerine sunacaklardı. Şimdi ki gibi sadece birbirlerine bakıp yüzlerindeki gülümsemenin solması yerine o normal hayatta ki ni tercih ederdi. Asla öyle bir şey olamayacağını bilse de...
Hala birbirlerine bakıyorlardı. Bir an kafasına dank etti. Aman tanrım hala birbirlerine mi bakıyorlardı?! Ne ara olduğunu bilmiyordu ama genç kız marketten çıkmış, eve doğru koşuyordu. Arkasına baktığında Jungkook un da onun arkasından koştuğunu fark etti. Ona bağırıyordu.
- Bekle!
...
Genç adam o gözleri daha önce de görmüştü. Konserde ona kaçmasını söyleyen sesin sahibi gözlerdi bunlar. Beyni ona oyun mu oynuyordu? Belki de yanlış görmüştü. Bir süre birbirlerinin gözlerine baktılar. Sonra aniden kız koşmaya başladı. Ayakları onu kıza götürüyordu. Kızın peşinden koşmaya başladığını bile sonradan fark etti.
Arkasından ona bağırıyordu ama kız onu dinlemiyor, sadece koşmaya devam ediyordu. Lanet olsun ki çok hızlı koşuyordu. Ara sokaklardan birine girdiğinde genç adam da peşinden girdi. Ve durdu. Az önce önünde olan kız şimdi yoktu. Elini yanındaki duvara geçirdiğinde eklem yerleri sızladı ama umursamadı.
- Lanet olsun.
...
Genç adam sabah telefon sesiyle uyandı. Eliyle telefona zar zor da olsa ulaştığında arayana bakmak için kafasını yastıktan kaldırdı. Amcası arıyordu. Telefonu açtı.
- Günaydın Jungkook.
Amcasının sesinden enerji fışkırıyordu. Ama amcasının yanında kendi sesi çok yorgun ve uykulu çıkmıştı.
- Sanada Günaydın amca.
- Bugün şirkete gitmediğine göre yanıma gelir misin Jungkook? Hem seninle bir şey konuşmam gerekiyor.
Sesi bir anda ciddileşmişti. Genç adam inkar edemeyeceğini biliyordu. Ağzından onayladığına dair bir ses çıkardı.
- Harika. Kahvaltıya bekliyorum.
Diyerek telefonu kapatan amcasının ardından, havada tutmaya zorladığı başını yastığa gömdü.
...
Genç adam arabasından inerek amcasının malikanelere taş çıkaracak büyüklükteki evine doğru yürümeye başladı. Kapıdaki korumalara gülümseyerek bahçede onu bekleyen amcasına selam verdi ve yanındaki sandalyeyi çekerek oturdu.
- Merhaba Jungkook. Seni görmeyeli uzun zaman olmuş.
Genç adam ona sadece bir hafta önce görüştüklerini söylemek istedi ama yapmadı. Sadece gülümsedi ve
- Seni tekrar görmek güzel amca. Diyebildi.
Biraz bekledi ve önündeki masaya baktı. Masanın üstü kahvaltılık şeylerle donatılmıştı.
- Çok güzel görüyorlar. Hadi yiyelim.
dedi ve gülümsedi.
Onunla beraber amcası da güldü ve önündeki masada duran kahvaltılıkları gösterdi.
- Buyur. Hepsini yiyebilirsin.
Jungkook başka bir şey demeden yemeye gömüldü. Gerçekten çok acıkmıştı.
Yemeyi bitirdikten sonra sandalyede gerine yaslandı ve amcasına baktı. O da ona bakıyordu. Sanki bir şey düşünüyordu. Uzun bir süre bakıştılar. Genç adam sessizliği bozup bir soru soracaktı ki amcası Onu tek eliyle durdurup konuşmaya başladı.
- Dinle Jungkook. Hala senin peşinde olan adamlar var. Bunun farkındasın değil mi?
Genç adam kafasını yavaşça aşağı yukarı salladı.
- Tamam. Sana kötü bir haberim var evlat. Artık daha fazlalar.
Genç, bu sefer de kaşlarını çatarak amcasına baktı.
- Nasıl yani?
Amcası durdu. Derin bir nefes alarak cevap verdi.
- Seni koruyan kız. Jungkook... O kız sandığından tehlikeli biri. Mafyaların hepsiyle sorunu var. Kameralara ve bilgisayarlara girebiliyor. Hem de hepsine.
Sanki aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini kapatıp kafasını sağa sola salladı. Ve devam etti.
- O kıza bir çok mafya iş teklif etti. Ama o hiçbirini kabul etmiyor. Zorla da yaptırmıyorlar. Çünkü kız onları tek bir tuşla mahvedecek bilgiyi alabilir ve bunu kullanabilir.
- Peki o kız neden beni koruyor.
- Seni korumuyor Jungkook! Aksine, seni tehlikenin en çıkmazına sürüklüyor.
Bir anda ayağa kalkmıştı genç adam.
- Nereden biliyorsun. Belki ben senin yüzünden çoktan belaya bulaşmışken o gelip beni o beladan kurtardı.
- Evet. Benim yüzümden başladı. Ama onun yüzünden olay bü-
- Amca! Neden hiç kendinde suç aramıyorsun. Bunu sen başlattın. Onu suçlamayı kes. O sadece beni korumaya çalışıyor.
Genç adamın yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu. Amcası tam bir şey diyecekken onu dinlemek istemediğini fark etti ve arabasına doğru yürümeye başladı. Arkasında amcasının bir şey mırıldandığını duyuyordu ama ne söylediğini anlamaya çalışmadı. Sadece eve gitmek istiyordu. Bir an burnuna bir mendil kapandı. Bilinci kapanırken çırpınmaya başladı. En son duyduğu şey amcasının sesiydi.
- Özür dilerim Jungkook.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HACKER. JJK.
Fanfic- Hala beni mi izliyorsun? - Hala mı? Ben hep seni izliyordum Jungkook...