13

1.2K 97 17
                                    


- Buna gerçekten inanmamı mı bekliyorsun? Ah.. cidden.

- Kanıtlarım var Jk.

Genç adam amcasının yüzüne baktı. Amcasının yüzünden hiçbir şey okunmuyordu. Ya doğruyu söylüyorsa... Hayır. Hera asla böyle bir şey yapmazdı. O-o iyi biriydi. Değil mi? Amcası ise yalancının teki. Sinirlendi. Bir anda ayağa kalkıp amcasına döndü.

- Hala beni kullanmaya çalışıyorsun. Senden nefret ediyorum.

- Neden ondan bu kadar nefret ettiğimi ve seni ondan uzak tutmak istememi hala anlamıyor musun? Sana her şeyi anlatacağım. Sadece otur ve dinle.

2 gün sonra

Bilgisayar hala kilitliydi. Jeon Park sinirden kafayı yemişti ve etrafındaki her şeyi yakıp yıkmak istiyordu. Jungkook dan hala bir ses çıkmıyordu. Kendisini odasına kapatmıştı. Hiç derdi yokmuş gibi bir de ergen bir çocukla uğraşıyordu.  Ah.. cidden.

Arkasındaki kapı yavaşça açıldı.

- Efendim?

- Bilgisayarın açıldığını söylemeye gelmediysen defol.

- Ama efendi-

- Defol dedim!

Adam başını eğip sessizce odadan çıktı.

Tam o sırada Jeon Park ın telefonu çalmıştı.

İt herif arıyor...

- Ne var lan.

- Oraya geliyorum. Önemli bir şey konuşacağız.

- Siktir git gelme buraya.

- Yarım saate ordayım.

Diyerek telefonu kapattı.

....

- Seni tekrar görmek ne güzel Jeon!

- Ne söyleyeceksen söyle. İşim var.

Karşısındaki adam ona doğru iki adım attı.

- Evet-evet. Söylerim bi ara. Önce sana getirdiğim hediyeyi görmek istemez misin?

Dedi ve sırıttı. Jeon Park daha ağzını açmadan bahçeye bir araba yanaştı. Bu-bu bir cenaze arabasıydı. Arabanın içinden şapkalı ve simsiyah giyinmiş iki kişi ellerindeki kocaman çelenkle çıktı. Çelengin üstünde büyük ve koyu harflerde

ELVEDA SANA JEON JUNGKOOK

Yazıyordu.

- Ne yapmaya çalışıyorsun lan it herif!?

- Bilgisayarın sende olduğunu biliyorum. Kendini çok mu zeki sanıyorsun?

Jeon Park sinirden titremeye başlamıştı.

- Ne bilgisayarı? Neyden bahsettiğini bilmiyorum.

- Anlamamazlıktan gelme. Bilgisayarı bana ver bu hatanı affedeyim. Yeğeninin canını bağışlayayım. Hatta ona bir teşekkür borçluyum değil mi? Sanırım şu arkadaşını da işe almalıyım. O çocukta iş var.

- Siktir git buradan.

- Sen bilirsin. Günah benden gitti.

Bir anda tüm silahlar havalandı. Herkes aynı anda silahını çekmişti.

.....

Hera olan biteni sakin bir şekilde izliyordu. Karışıklık çıkacağı zaten belliydi. Elinde tuttuğu çelengi yavaşça yere bıraktı. Üstündeki yazı her ne kadar sinirini bozsa da sakinliğini korumuştu. Şimdi iki tarafında ne yapacağını bekliyorlardı. Jeon Park ve beyaz takımlı adam hala kavga ediyorlardı. Henüz bir silah patlamamıştı.

HACKER. JJK.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin