"Yapmanı istediğim şey," dedi Taehyung. Arkadaş grubumuzla beraber oynadığımız oyunda kaybedene bir ceza verme fikrini öne atmıştım. Fikri atmıştım atmasına da kaybetme düşüncesi aklımın ucundan dahi geçmemişti. Oyun sonucu baya bir farkla kaybetmiş ve arkadaşlarımın alay konusu olmuştum. Şimdi ise Taehyung benim için bir ceza düşünüyordu ve ben ona dudak büzmekten başka bir şey yapamıyorum. Biraz düşündükten sonra Taehyung'un kafasında ampulü yanmış ve bana sinsi bakışlar atmaya başlamıştı.
"O kapıdan geçen ilk kişi ile tanışmanı istiyorum." dedi büyük bir rahatlıkla. Bu çok kolay bir ceza olabilirdi fakat benim için hiç de kolay görünmüyordu. İnsanlarla konuşmakta kötüydüm ve kiminle konuşmayı denesem sonucum pek iyi olmuyordu. Çekingendim, hem de çok fazla. Olumsuz düşünceler peşimi bırakmıyor ve ne kadar kaçmayı denersem deneyim beni yakalıyordu. Ya beni sevmezse? Ya beni terslerse? Yaptığım bir şey rezil olmama sebep olursa? Beynimde o kadar çok olumsuz düşünce yer ediniyor ki hiçbirine karşı duramıyordum. Taehyung ile tanışmam zor olmamıştı. O çok rahat bir insandı ve beni kollarının arasına aldığı anda onun büyülü dünyasına giriş yapmıştım. Hoseok ile beni tanıştıran kişi de Taehyung olmuştu. Ne kadar tanışmak için uğraşsam da onunla konuşmam bir haftamı almıştı. Zar zor söylediklerim karşısında kocaman gülümsemiş ve o da beni parlak dünyasına buyur etmişti.
Düşüncelere dalmışken önümde sallanan elle gerçekliğe dönmüş ve anından iki elimle yüzümü kapatmıştım. "Bunu yapamam Tae." dedim boğuk çıkan sesimle. Yan tarafımda ki Hoseok kıpraşmış kolunu omzuma atmıştı. "Çekingenliğini yenmek istiyorsan konuşmayı denemelisin Jimin." demiş ve o da Taehyung'a destek vermişti. Oflayarak ellerimi çekmiş ve gözlerimi çaprazımızda ki kapıya dikmiştim. Kapıdan biz gidene kadar kimsenin geçmemesi için dualar etmiş, Taehyung ve Hoseok'un kapıya bakmamasını sağlamak için çokça uğraş sarf etmiştim. Yine de hayat beni acımasızca o derin kuyuya atmıştı. Kapıdan geçip bir süre duraksayan çocuğa baktığımda içimden şimdiye dek hiç söylemediğim küfürler savurmuş, kafamı masaya geçirmek istemiştim. Taehyung sıkıntıyla nefes verdiğinde ona yalvaran gözlerle bakmıştım.
"İkinci kişi olsa olmaz mı? Lütfen Taehyung." diye mızmızlandım. Taehyung ise kapıdan geçip giden çocuğun hemen arkasından yemekhaneye giriş yapan çocuğa bakıyordu. "Unut bunu, Jimin." demişti. "Jeon Jungkook olmaz." İkinci gelen çocuk Jungkook'du. Taehyung'un sevdiği çocuktan başkası değildi. Taehyung çocuğu uzun zamandır takip ediyor fakat Jungkook ona yüz vermiyordu. Yine de pes etmemiş ve onun için çabalamaya devam etmişti. Hoseok benim söylemek istemediğim cümleyi kurduğunda kafamı hızla masaya geçirmiştim. "O halde tanışman gereken kişi belli oldu Jimin." Acıyla inlemiş ve kafamı kaldırmıştım.
Hayır o olmamalıydı.
Onunla tanışabilmem imkansızdı.
"Min Yoongi." dediler aynı anda. Bense kaderime razı gelmekten başka bir şey yapamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lil meow | yoonmin (devam etmiyor)
Fanfiction[yoonmin] "Yapmanı istediğim şey," dedi Taehyung çaprazında ki kapıyı parmağıyla gösterirken, "O kapıdan geçen ilk kişi ile tanışman." Yemekhanenin kapısı açıldığında Jimin ve arkadaşlarının bakışı içeri giren bedene döndü. Min Yoongi gergin bir şek...