Sıcak mı, soģuk mi belli değildi. Bir taraftan ortalığı kavuran bir sıcak, bir taraftan da her tarafı uçuran poyraz. Evet, sanırım herşey cesur kardeşlerimiz Ravy ve Robyn'ın (kendisine Ra denilmesini istiyor) küçük oyunuyla başladı. Tartışma başlamıştı:
-Hayır şimdi gitmek istemiyorum, dedi Ra ve Ravy ısrarcıydı:
-Evet korkak olduğunu biliyorum, zaten kime soruyorum ki!
Kavga tam olarak böyle başlamıştı. Yeni keşfettikleri ışığı, daha doğrusu Ravy'e çözülmesi gereken bir sır gibi gelen ışığı gördükten sonra başladı. Her zaman ki gibi Ravy, Ra'yı gitmeye ikna etmek için taktiğini uyguluyordu. Tartışma devam etti:
-Birincisi korkak değilim, ikincisi eğer o sırrı çok çözmek istiyorsan neden ilk gördüğünde gitmedin.
-Çok üzgünüm canım kardeşim biraz fazla üstüne gittim. Eğer sen de kabul edersen oraya gidip bu sırrı çözebiliriz.
-Peki seni affediyorum, gidelim. Fakat bir daha olursa karışmam.
Ravy planını istediği gibi uygulanmıştı. Ellerine birer fener almışlardı. Tabii Ravy sırlarını yazarak çözüm bulduğu günlüğü de unutmamıştı. Yola çıktılar...