0.6

937 73 23
                                    

Selam!Yepyeni bir bölüm ile karşınızdayımm!


Lisa kapıyı açtı ve içeri girdi.

Evden müzik sesleri giriyordu ve içeri girince de açtığı şarkıya eşlik eden bir kadın vardı.

Lisa çantasını kenara bıraktı ve kapıya yaslanarak Rose'yi izledi.

Dans ediyor ve bir yandan da söylüyordu.

"If you wanna be my lover, you have got to give!"

Lisa Rose'nin sevimliliğine güldü.

Daha sonra Rose ona döndü ve aniden müziği durdurdu ve saçını daha sonra da üstünü düzeltti.

"Geldiğini duymadım, özür dilerim?Ne zamandır duruyorsun orada?Seni rahatsız etmek istememiştim."

Lisa ceketini çıkarttı,"Yok hayır, karşılaştığım şeyden memnundum.Çok uzun bir süre daha izlemeye devam edebilirdim."

Koltuğa oturdu ve Rose'ye baktı.

"Nasıl geçti günün?Sıkıldın mı?"

Rose gülümsedi."Hayır, çalışmak isteyebileceğim bir iş buldum gibi bir şey."

"Ne işiymiş bu?"

"Vintage eşyalar satılan bir dükkanda çalışacağım sanırım.Tüm gün o harika eşyaların arasında durabileceğim, şimdiden mutluyum.Senin günün nasıl geçti?"

Lisa gülümsedi."Toplantılara girdim ve iyi geçtiler.1-2 Saat sonra başlayacak bir davete gideceğim, gelmek ister misin benimle?"

"Ne daveti?"

"Aslında önce yemek yenecek daha sonra da açık arttırma tarzı bir şey olacak, kazanılan para hayır kurumuna bağışlanacak.Yani böyle işte."

"Gerçekten çok güzel bir düşünce ama oraya LLM olarak gideceksin, yanında benim de gelmem sorun olmaz mı?"

Lisa gülümsedi,"O zaman sen de benim gibi maske takarsın.Konsept gibi yani," daha sonra gülümsemesi genişledi.

Rose bu fikirle heyecanlandı.

"Ah bu arada ne giyeceğim diye düşünmeden yardımcılarımın davetlerde giymem için ayarladığı, markaların reklamlarını yapmam için gönderdiği bir sürü şey var ayriyetten çoğunluk olarak benim aldığım şeyler de var ama onlar günlük kaçabilir her neyse,o odadan bulmak kolay."

"Vay be, yaşıyorsun bu hayatı Lalisa Manobann!"

**

Roseanne Park

Birbirimizin giyeceği seçme gibi bir teklifte bulunmuştum.

Bundan biraz pişmandım çünkü harika gözüküyordu.

Ama hazırlanırken eğlenmiştik, müzik zevki çok güzeldi ve uyuşuyorduk, aslında uyuşmamak biraz garip olurdu çünkü her türden müzik vardı.

Bana seçtiği elbise gerçekten çok güzeldi.
Beyaz  kalp yaka bir elbiseydi ve arkası iplerle bağlanıyordu.Elbiseye ait bir kolye vardı ve ilk defa elbiseye ait bir takıyı beğenmiştim.

O ise simsiyahtı ve çok tehlikeli gözüküyordu, aslında onun üstünde çok tehlikeli duruyordu.

Onun için seçtiğim şey siyah bir ceket elbiseydi ve nasıl desem bu kadar açık durmuyordu şimdi o giymişti ve mükemmel gözüküyordu.

Ve ikimizde zıt kutuplar gibi duruyorduk.

Saçlarım hafif dalgalar eşliğinde omuzlarıma dökülüyordu.

O ise saçlarını tepede sımsıkı toplamıştı ve kahkülleri önde saçlarının sıkılığına meydan okuyordu.

Benim makyajım gül kurusu ve daha açık tonlardaydı o ise her zamanki kırmızı rujunu sürmüştü ama bu sefer daha da ön plandaydı.

Arkası dönüktü ve ben de onu izliyordum.

Poşetten iki ince kutu çıkardı ve bana döndü.

"Seç bakalım birini Rosie."

Sağ taraftakini elime aldım ve kutuyu açtım.

Kutunun içersinde çok güzel bir maske vardı, elime aldım ve Lisa'nın gözlerinin içine baktım.

"Bu...çok güzel ama ne için?"

Gülümsedi ve gülümsemesinin içinde kayboldum.

"Benim partnerim olduğuna göre, seni de görmemeliler değil mi?"

Rose, Lisa'nın cevabı karşısında kıkırdadı.

"Doğru söylüyorsun, o zaman ben de bugün RAP olacağım."

Lisa sesli bir şekilde güldü.

"Bu Roseanne Park'ın kısaltması galiba."

"Of nasıl zeki bir patronsundur sen şimdi ya!"

İkisi de güldü.

Lisa Rose'nin maskesini aldı ve Rose'nin arkasına geçti.

Rose sessiz bir nefes almaya çalıştı ama başarılı olmuş muydu, tartışılırdı ama gerilmişti.

Lisa'nın burnuna Rose'nin güzel kokusu doldu.

"Sıkı mı oldu?"

"Hayır, iyi." Rose arkasını döndü ve bir anda yüzleri birbirlerine çok fazla yakın oldu ve bir süre sadece göz teması kuruldu.

Rose heyecandan tekrar diğer tarafa döndü.

Rose'nin maskesinin iç kısmında Lalisa yazıyordu çünkü Rose onun kutusunu seçmişti.

Lisa'da kendi-teknik olarak Rose'nin-maskesini taktı ve ona döndü.

Saçlarını ve makyajlarını hazırlayan ekip apar topar gitti ve onlar da hızlı bir şekilde ilerlediler.

Arabada ilerlerken Lisa ofladı.

"Hay sikeyim terledim," Rose Lisa'nın yakarışına güldü.

"Ben de ya, arabada taksaydık keşke."

"Geldik sayılır, yanımdan ayrılma ayrılırsan da kimse ile uzun bir diyaloga girme, sabırlı ol çünkü orada bir dolu şerefsiz insan var."

Rose başını anlıyor gibi salladı.

"Peki davete senin neyin olarak katıldığımı sorarlarsa ne diyeceğim?"

"Sevgilim olduğunu söyle."

**

Selamlar, yüzyıl sonra geri gelebildim, herkesten çok özür diliyorum bölümü de sabah kalktığımda yayımlayacağım galiba.

Şuan saat sabaha karşı 4 sanırım, ne bileyim ben kafa mı kaldı yahu bende...

Umarım kimse bana dargın, kızgın değildir...Yapmam gereken çok şey var benim güzel okuyucularım, yoksa bu kadar sevdiğim kitleyi nasıl üzmek isteyeyim ki ben bilerek?

Her neyse, her neyse gelelim şimdi sanırım birazcık kalbini kırdığım okuyucuma;Öykü.
Aslında amacım tabii ki onu üzmek değildi ama, istemeden de olsa bunu yaptım sanırım, tekrar özür dilerim Öykü.

Heh son olarak şunu da sormak istiyorum, sizce artık bir şeyler ilerlesin mi, yoksa erken mi?

Önerileriniz ve tavsiyeleriniz benim için ben Türk Lirasıyım ve siz de dolarsınız, bu kadar değerli yani... Gündemden aşırı komik bir espri değil mi, baya hemde.

Tamam tamam bu kadar gevezelik yeter, sizleri seviyorum kendinize iyi bakın derslerinize çalışın hadi bay bay!^^

{Ay}

Cielo|-|ChaelisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin