[ 12 ]

1.2K 145 318
                                    

"Hey, Akutagawa, aşk nedir?" Atsushi, siyah saçlı robota bakmadan söyledi. Yavaş adımlarla patikada ilerledikleri sırada rüzgar, bu ıssız yere gelmeden önceyi hatırlatır gibi, tişörtleri altından çelik bedenlerini yalayıp geçiyordu. İki robotun vücutları arasındaki boşlukta, birbirlerine tutunan elleri sallanıyordu.

"Bir karmaşık sayı" dedi Akutagawa. Cevabına karşılık beyaz saçlı oğlan merakla sormuştu. "Böyle lafları nereden öğrendin, Akutagawa?"

"Dazai-san'ın romanlarından."

"Keşke ben de okusaydım."

"Boş ver." Siyah saçlı oğlan, olduğu yerde durmadan önce söyledi. "Hiç eğlenceli değiller."

Onun duraksaması ve Atsushi'nin ilerlemeye devam etmesiyle birbirlerinden ayrılan parmakları, aralarına inen güvenlik çubuğuyla tekrar birleşemeyecek hale gelmişti.

Beyaz saçlı oğlan önce şaşırdı, ardından mekanik gözlerine bir hüzün çöktü sanki.

Trenin gelmek üzere olduğunu anlatan zil sesi, sessiz patikada yankılanıyordu.

"Sev beni, Akutagawa" dedi Atsushi, çubuk inene kadar siyah saçlı oğlanın yüzünü inceledikten sonra. Veri tabanında ismini koyamadığı bir şeyler dolanıyordu.

"Seviyorum" diye cevapladı Akutagawa, tereddüt etmeden. "Seviyorum ama, robotlar aşık olamaz." Zil sesi tüm monotonluğuyla çalmaya devam ederken, iki robot da birbirine bakmaya devam ediyordu. Tren yolunda duran oğlan, kolunu güvenlik çubuğunun üstünden uzattı fakat el ele tutuşmak için değildi. "Aşkı hissedemeyiz."

Saniyeler içerisinde bir tren tarafından ezilirken Atsushi onu çekse de, gövdesinin yarısı ve alt bölgesinin rayların üzerinde paramparça edilmesine engel olamadı.

Parmakları, kendisine uzatılan eli yakalamıştı fakat tuttuğu tek şey sadece bedeninden ayrılan koluydu. Akutagawa'nın üst vücudu ise tozlu zeminde, beyaz saçlı robotun ayaklarının biraz ötesinde duruyordu.

Sıradan bir telefonun kırıldığı sırada ortaya çıkan sesten sonra, ortam her zamanki sakinliğine büründü; az önce -yapay da olsa- bir kalp kırılmamış, -yapay da olsa- bir can gitmemiş gibi.

"Akutagawa..." Atsushi kafasını yere eğerken, eli hâlâ öteki robotun gevşek elini sıkıca tutuyordu. "Kaçıp gidelim mi?"

Kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı. Mavi göğe serpiştirilen beyaz bulutlar, üzerlerine simler dökülmüş gibi parlıyordu; Atsushi'nin yaşlarla dolan gözleri gibi. "Dünya ne kadar güzelmiş."

Bir robotun hıçkırıkları, sessiz patika ve günebakanlar arasında yankılanmaya başladığı sırada, güvenlik çubuğu bir kez daha aşağı inmişti.

İnsan olmak istiyorum.

"Atsushi!" Dazai'nin bağırışı, yere devrilip tek yakınının bedenini kucaklayan robotun acı dolu sesini delip geçti ve beyaz saçlı oğlanın arkasını dönerek her zamanki trençkotuyla, şaşkınlıkla ikisine bakan adamı görüş alanına almasına sebep oldu. Gözlerinden durduramadığı tuzlu damlalar süzülüyordu. "Dazai-san!"

İnsan olunca senin,
beni sevmeni istiyorum.

"Aptal." Kahverengi saçlı adamın her zamankinden farklı olarak, genellikle olumsuz duyguları içeren ses tonu önce kısıktı; ayağa kalkan Atsushi ve Akutagawa'yı, çıplak ayaklarını umursamadan sıkıca kolları arasına almadan önce. Bu kısık ses, ardından bir başka bağırışa dönüşmüştü. "Aptal veletler!"

ai to betsuri 》shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin