Kuroko
İlk maçımıza son 2 gün kalmıştı ve bizde heyecan doruktaydı. Özellikle Aomine-kun ve Kagami-kun ikilisinin heyecanı.. Hepimizin yerine onlar heyecanlanıyordu resmen. Hiroshi-kun'u sorarsanız eğer, pek heyecan göremedim onda. Sanki böyle önemli maçlara hep çıkmış gibiydi yani. Bana gelirsek, ben hala evde tekim ve bu avantajdan faydalanmak lazım, değil mi? 4 gündür bende kalıyor ama hiç şey yapmadık... Şeey... Sex. Çünkü önceden alışık olduğum bir durum değil, gerçi o da hiç kimseyle yatmamış ama bu konuya normal yaklaşıyor. Fazla sakin karakterli biriyle çıkıyorum, benden bile sakin biriyle...
Pazartesi akşamı evime geldik ve spordan döndüğümüz için baya bir terliydik. Ona duşa ilk girebileceğini söylediğimde bunu red etti ve ilk girmemi söyledi. Biraz işi varmış sanırım. Ne işiyse artık.
Sorgulamadan banyoya girdim. Üstümdeki terli giysileri kirliğe attıktan sonra banyoda ki suyu ayarlamaya başladım, tam bir işkence..
Ayarlama esnasınsa içeriden bir kaç eşyanın düşme sesi geldi. Endişeyle bağırdım "İyi misin Hiroshi-kun?!" Ses gelmeyince içimdeki endişe arttı ve bunun etkisiyle kapıya yaklaştım, hafif aralayarak bağırdım "Hiroshi-kun, iyi misin?!"
Soruma gelen yanıt fazla telaşlıydı "E-Evet Kuroko!" Tereddütte kalsam bile banyoya geri geçtim ve ayarlanmış olan suyun altına girdim.Beyaz tenimden akan ılık su beraberinde terimide alıyor ve beni rahatlatıyordu. Saçıma da bir defa şampuan sürdükten sonra işim bitmişti. İyi bir durulama ardından suyu kapatıp duşakabinden çıktım. Belime havlumu sardıktan sonra Hiroshi-kun'a ait olan havluları da dışarı çıkarttım.
Banyonun boş olduğunu duyurmak için bağırdım "Çıktım haberin olsun!" Odama doğru ilerlerken içimde tuhaf bir his oluşmaya başlamıştı, meyve kokusu geliyordu burnuma. "Nöbet mi geçiricem acaba?" diye geçirdim içimden. Şimdi adını hatırlamaya uğraşamayacağım bir hastalığın nöbet öncesi belirtisiydi bu, olmayan kokuları duyma...
Saç havlusunu boynuma dolayıp odama girdim "Bu..Bu da ne?" Gülerek bakan bir yüz ve meyveli bir pasta beni karşılamıştı, üzerinde de mumlar vardı. "İyi ki doğdun Kurokom." Ve daha içten bir gülümseme koydu yüzüne. Pastayı bana yaklaştırarak konuştu "Hadi üfle." Şaşkınlıkla üfledim ama bir sıkıntı vardı "Hiroshi-kun, bugün benim doğum günüm değik ki.." Yüzündeki ifadesini bozmayarak devam etti "Biliyorum ama doğum gününü dün öğrendim, aradan ne kadar bir ay geçse de kutlamak istedim." İçimde gerçekten bilinmeyen bir mutluluk vardı ve tüm vücuduma yayılıyordu.
Hiroshi
Yüzündeki gülümseme ve ellerini birleştirip, utangaç bir çocuk gibi teşekkür etmesinden anlamıştım sevindiğini. Onun bu tatlı haline dayanamayıp anlına öpücüğümü yerleştirdim. Beklenmedik bu hareketimden dolayı yüzünde oluşan şaşkınlığıyla baktı bana "Hadi aşağıda kes de yiyelim" dedim. Aşağı inmeden önce üstünü değiştirmek için odasına geçtiğinde arkasından hayranlıkla baktım ona.
Bu vücut, bu ten... Başka kimsede yoktur eminim. Arkası dönük belindeki havlusunu çıkartırken "Çık da üstümü giyineyim" diyince "Evet haklısın" diyebildim.
Boşta olan elimle odanın kapısını kapattım, duvara yaslanıp kalbimi tuttum 'Kalbim onun güzelliği karşısında boyun eğiyor resmen..' Orada fazla kalamazdım, aşağı inlemi ve tabakları çıkartmalıydım.
Pasta, tabaklar ve çatal-bıçaklarla Kuroko'yu beklerken merdivenden bana bakan bir çift gözle karşılaştım "Benden daha mutlu ve heyecanlısın Hiroshi-kun." Gülerek verdim cevabımı "Dışarıya pozitif enerji yaymam güzel bir şey işte" Merdivenlerden inerken bir yandan da cevap verdi "Ne yalan söyleyeyim baya sevindim, genelde duygusuzca dolaşıyorsun."
-Bana diyene de bakın.
-Benden de betersin sen.
-Olabilir ama sonuçta sende öylesin.
-Gerçekten gıcıksın.Yanıma gelip masadaki bıçağı aldı "Pasta vakti!" Mutlulukla kesti önündeki pastayı, o kadar sevinçliydi ki hediyeme laf etmeyeceğini düşündüm..
Tabaklara konulan pastaları yerken bir yandan da muhabbet ediyorduk, gerçi bana mahçup olduğunu söylemekten başka bir şey dediği yoktu. Bende ona bunun saçma olduğunu izah etmeye çalışıyordum fakat başarılı olduğum söylenemezdi... Pastalar bittiğinde ortalığı toparlamaya başlamıştık bile. O, geriye kalan pastayı dolaba koyarken ben de bulaşıkları makineye atmıştım. Tam mutfaktan ayrılacağı vakit tuttum bileğinden "Sorun ne?" Derin bir iç çekişin ardından konuştum "Hediyeni vermeyi unuttum." Heyecanla etrafa bakınca onu kendime çektim "Tenine hastayım. Rengine, yumuşaklığına, hissine... Gözlerine de hastayım. Sayende gökyüzünü seyrediyorum her gün.." Kızarmaya başlamıştı bile "Ben sana tamamiyle hastayım Kuroko.." Sadece baktı bana, ne cevap verdi ne de itti beni. Sadece gözlerimin içine öyle uzun uzun baktı. Ona doğru yaklaştırdığımda kafamı nefesinin hızlandığını fark ettim, istiyor ama korkuyordu. "Hey! Bu sadece doğum günü ediyen, kasma bu kadar" Ona gülümsedim, benim gülümsememin ardından o da gülümsedi. Ama o gülümsemeden sonra kendimi tutamadım...
Kuroko
Onun bana sunduğu eşsiz gülümsemesiyle cesaretim yerine geldi ve bende gülümsedim. Gülümseme nedeniyle kapanmıştı gözlerim yani karşımda nasıl bir yüz ifadesi var habersizdim, en azından bir iki saniye sonrasına kadar...
Dudaklarımda hissettiğim baskıyla açtım gözlerimi. Ya bir düştü bu yada ben ölüp cennete gitmiştim...
Hiroshi-kun beni öpüyordu, hemde bana sarılarak. Kafasını çekip gözlerime odakladığında gözlerini ellerimi tutup öptü "Geçmiş doğum günün kutlu olsun aşkım..."
Hehe geç yazmakta bir numara olan yazarınız bölüm attı evet asfgh
Vote ve yorumları eksik etmeyelim
~misaki~
![](https://img.wattpad.com/cover/75739211-288-k393588.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ ÜYE (YAOI) TAMAMLANDI
FanficLisenin ardından üniversiteye geçmiş olan kahramanlarımız aynı üniversiteye düşerler. Muhteşem Nesil tekrar bir araya gelmiştir. Tabi bu sefer +1'le... Elbette bildiğiniz Kagami Taiga. Fakat koç bir kişinin daha alınmasını uygun görür ve başvuranlar...