"Gökyüzünde parlak, yarım bir ay ve etrafında O'nu süsleyen yüzlerce yıldız beliriyor bu gün. Ay, beyaz kamelya'yı temsil ediyor, yıldızlar ise onu seven yüzlerce insanı. Ben ise bu ay'ın bir diğer yarısıyım sanırsam. O'nun tamamı kadar naif olamam belki de, tasam bu yüzdendir. Zira yarısı olurum, yarısı olurum ki O'nsuz ben hep yarımımdır; bir bütünden oluşamam ben beyaz kamelya'm yanımda değilse eğer. Bir süre sonra da yok olurum belki, yıldızlar ise kalır öylece..."
Park Jimin'in bu mektubunu, o gece hastaneden evine giderken uğradığı Navona Meydanı'nda bulmuştu Min Yoongi. Sonrasındaysa, kuru dallarından süzülen yaşlarla, Park Jimin'in an itibariyle içinde bulunduğu hastaneye geri dönmüştü.
Çok acı veriyordu sarı'sını o şekilde görmek; geçen sayısız yorucu günlere kahretmesine sebebiyet veriyordu sarı'sının hareketsiz bir şekilde serum bağlı vücuduna parmaklarını bile sürememek. Sayısız günler geçmişti belki ama, zamanın farkına varamamıştı Min Yoongi zira şu vakitteki gibi. Min Yoongi, sarı'sını gözünü kırpmadan izlerken çoktan güneş doğmaya başlamıştı bile.
"Sarımtırak saçlarının ışıltısı kış güneşiyle birlikte bu küçük odaya sızıyor, oradan da zerafetin temsilcileri olan kamelyalara yansıyor; ben ise yalnızca izliyorum sen ve kamelyaların eseri olan bu ışığın güzelliğini, ne de hoş gözüküyor zira gözümü bu ışık kör etmiyor da kalbimi körüklüyor gibi sanki, Park Jimin."
Kurumuş dallarındaki yaşları da kurumuşken, sürekli sarı'sıyla konuşuyordu O'na haber vermeden. Belki söylediklerini yazıya dökseydi saman kağıtlar tükenirdi de yetmezdi; lâkin Min Yoongi'nin parmak uçları, Park Jimin'in avuçları olmadan güçsüz kalırlardı basitçe bir kalemi tutmaya bile.
Bu kez de Park Jimin'in zayıf avuçlarını istedi Min Yoongi'nin güçsüz parmak uçları. Büyükçe bir kaygıyla yapıştılar bir daha ayrılmamak üzere avuçlarından, sanki uzunca bir süre zarfında çalıştıktan sonra yorgunlukla yuvasına geri dönen bir karınca gibi yapıştılar Min Yoongi'nin parmak uçları sarı'sının avuçlarına. Kelimelerini orada döktü bu defa. "Tüketmeden tükenen hayatımızın içinde eksilmeyen sevgin ile sonsuz olmaktır beyaz kamelya olmak, bilir misin?
O sıradaysa gözlerini açmıştı Park Jimin, sonsuzluğa uğurlamıştı uyurken biriktirdiği çiçek tozlarını. Fakat Min Yoongi kendi ellerine kıyasla Park Jimin'in küçük avuçlarına o kadar dalmıştı ki, farkına varamamıştı sarı'sının uyandığına. "Bilirim elbet Yoongi, bilmez miyim?" Fısıldamıştı adeta fakat bu fısıltı, şu ana kadar duyduğu ve duyabileceği en güzel çığlık gibi hissettirmişti Min Yoongi'ye.
Kurumuş ve solmaya hazırlanmış olan narin taç yaprakları, sarı'sının çiçek tozlarıyla eski haline geri dönmüştü Min Yoongi'nin. Adımlarındaki senfoniler, en güçlü çığlıklarıyla odayı neşelendiriyorlardı adeta. Kulağına eğildi ardından sarı'sının "Seni hiçbir zaman yalnız bırakmayacağım, bunu biliyor musun peki Park Jimin?"
Park Jimin bu basit soru üzerine o güzel tebessümünü takındığının ardındansa hafifçe başını döndürdü beyaz'ının taç yaprakları arkasına. "Belki de bildiğimden en emin olduğum tek şeydir bu söylediğin Min Yoongi."
*
Beyaz rengine boyanmış tuğlalardan oluşan evinin bahçesine girdiği sıra Min Yoongi, posta kutusundan beliren kırmızı bir zarfı fark eder etmez duraksadı olduğu yerde. Merakıyla ve bir o kadar da yavaşça bu gördüğü zarfa uzandı. Zarfın üzerinde oldukça resmî ve önceden çok büyük bir ihtimalle kendisiyle karşılaşmış olduğu bir amblem bulunuyordu, içini açtı ardından.
"Düzenlemiş olduğumuz 'en iyi piyano ve keman' düetini 'Dawning Light' müziği ile yarışmamıza katılan 'Min Yoongi' ve 'Park Jimin' isimli yarışmacılarımız kazanmıştır.
Katılımları için tüm yarışmacılarımıza teşekkürlerimizi sunarız."
Min Yoongi'nin adımlarındaki senfoniler, Park Jimin için tekrardan yükseldiler göklere o vakit; ve Min Yoongi o günün gece yarısına kadar, kırmızı zarfta okuduğu bu yazıyı aklından çıkaramadı. Düşündü sürekli, düşünmekten hiçbir vakit vazgeçmedi. Daima düşündü ve dayanamayıp saman bir kağıt parçası çıkardı ahşap şifon yerinden. Yarın günlerden cumartesiydi ve sarı'sını
ziyarete gittiğinde bu samandan kağıdı verecekti ona okuması için."Seni göremezsem, alırlarsa taç yapraklarını diye telaş kapladı bir gece. Sonra düşünmek denilen insanlığın en yüceliğiyle sığındım zihnime. İyi ki düşünür insan, Park Jimin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
navona square ❦ yoonmin
القصة القصيرةBeyaz Kamelya ve Sarı Kamelya, notalarına birer birer dileklerini astılar Navona Meydanı'nda.