"Se-sena sen sen ne diyorsun? - bir anda ayağa fırlayarak- Ne saçmalıyorsun sen?" bağıran ablama gözlerimi büyülterek baktım. Gerçekten ben şu an ablamdan daha şaşkındım. Senayla ne kadar yakın olmasak da severdim onu. İyi kızdı yani. O da ben ve Çiğdem gibi çocukluğundan beri ablamlaydı. Beraber büyümüşlerdi ve şimdi söylediği sözler bende şok etkisi yaratmıştı. Ben daha olayı çözememişken Ateş ciddi bir ifadeyle babasına döndü.
"Baba ben evlenmeyi düşünmüyorum.- babama dönerek- Kusura bakma Faruk amca ancak aklımda evlilik fikri hiç yok." sinirlenmeye başlamıştım. Hemde ciddi anlamda. Şimdi mi söylenir bu. Ablamı ve Senayı siktir et. Olum kalbime iniyordu yeminle. Piç kurusu doktor olamadan gidiyordum az kalsın öbür tarafa. Işığı görüyordum az kalsın ya.
'Sürtük hadi yine ucuz kurtuldun.'
'Vallahi ilk defa sana katılıyorum ya. Yeminlen ölüyordum az kalsın.'
'Bana bak bence bu Ateş Hancıoğlu bir dersi hak ediyor. Resmen bilerek yaptı.'
'Götünde çakmak patlatacağım onun bekle sen iç sesim bekle'
Ablam ve Sena'nın bağıra çağıra konuşup daha sonra odayı terk etmesiyle babama döndüm. "Babacım ortalık karıştı istersen sen Yıldız Hanımı ve Murat Beyi alarak dışarı çıkın da bir kahve için." babam şakaklarını ovuşturarak ayağa kalktı ve dışarı çıktılar. Ya yemin ediyorum adamı erittiler ya. Böyle bir şey olamaz. Yasmin de onların peşinden gitmek için ayağa kalktı. Tam önümden geçecekken ona bugün pislik yapmadığım aklıma geldi ve ayağımı hafif öne doğru uzatarak yere düşmesini sağladım. Dizleri üzerine düşerek yere kapaklanmasıyla sahte bir üzüntüyle ona doğru eğildim.
"Ah Yasmin'cim kusura bakma. İstemeden oldu(!) gerçekten." tatlı tatlı ona gülümsedim ve koltukta geriye doğru yaslandım. Ya ben bu kıza pislik yapınca bir mutlu oluyorum ya. Sanki sevap işlemişim gibi sürekli gülesim geliyor.
"Ben geldim ballarım." içeriye giren Meriçle daha çok mutlu olurken hemen ben ve Çiğdem "Meriç" diye bağırdık ve koşarak yanına giderek ona sımsıkı sarıldık. Sarılmanın etkisiyle hafif sendeleyen Meriç ikimize de sıkı sıkı sarıldı. Gerçekten beni bu kadar mutlu eden nadir insanlardandı Meriç. Yeri geldiğinde çok sert olurken yeri geldiğinde tam bir şebek oluyordu. Tabii bu şebekliği sadece ben ve Çiğdemeydi. Bence herkese bir adet Meriç lazım. Benden demesi.
"Meriç" bizden ayrılarak ona seslenen kişiye baktı. Barboros pis pis sırıtırken bu bakışı tanıdığım için direk biraz geriye giderek telefonumu çıkardım ve kameraya girerek videoyu başlattım. Meriç anlamayarak Barborosa bakarken Çiğdem ve ben kahkaha atmamak için kendimizi zor tutuyorduk. Ateş de anlamayarak bize bakarken oyunu başlatması adına elimi Barborosa 'tamamım' anlamında salladım. Barboros yavaş yavaş Meriç' e yaklaşmaya başladı. Meriç bir adım gerilediğinde Barboros'un "Aşkım" demesiyle olay iyice kızışmıştı. Meriç'in salondaki kaçışı ve Barborosun onu yakalayarak sevgililerin birbirine kullandığı sözcüklerle ona sarılması tam bir fiyaskoydu. Elimdeki telefonu zar zor tutarken kahkahalarla gülüyorduk. Karnım gülmekten o kadar çok ağrımıştı ki telefonu Çiğdeme vererek üst kata odama çıkmaya başladım.
Hala kendime hakim olamayarak gülerken odama girdim. Kapıyı kapatarak arkama döndüğümde ağzımdan çıkan çığlığa engel olamamıştım. Hemen ellerimle ağzımı kapattım. Bu adamın burada ne işi vardı? Hem o az önce aşağıdaydı. Nasıl olmuştu da kaşla göz arasında odama girebilmişti. Bir dakika ya. Hem Ateş benim odamı nereden biliyordu. Yemin ederim en sonunda kafayı yiyeceğim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARF-I NAZAR
RomanceKime: Ateş Merhaba Ateş Bey. Ben Nefes Haznedar. Sizinle görüşmek istiyorum. Müsait misiniz? Hiç tereddüt etmeden 'GÖNDER' yazan yere bastım ve beklemeye başladım. Aradan 5 dakika geçer geçmez telefonumun titremesiyle hemen gelen mesaja girdim. Kimd...