4.BÖLÜM

75 7 2
                                    

Bölüm Şarkısı: Ayşe Hatun Önal - Olay




Lüks bir restaurantın önünde durduğumuzda buraya daha önce hiç gelmediğimi fark ettim. Dışarıdan bakılırken bile bu kadar göz alıcıysa içerisini düşünemiyordum bile. Gerçekten harika bir işçilik vardı. Vallahi ben burdan mimarisini tebrik ediyorum. Helal olsun.

'Kesin tebriğini duymuştur. Çok müteşekkir şu an sana.'

'Ya bi git allah aşkına ya. Gerizekalı'

'Kızım mal mal tepkiler veriyorsun bu aralar farkında mısın?'

'Mal mı? Gerçekten mi? Hem ne tepkisi be!'

'Yok yok bu Hancıoğlu sana hiç iyi gelmedi. Resmen süzme salak oldun ya.'

Telefonum çalmaya başladığında kendi kendime konuşmayı bırakıp hemen açtım.

"Alo Çiğdem"

"Kuzum ben geldim şimdi nerdesin?"

"Hemen restaurantın önündeyim. Arabadan indim şimdi" çantamı ve araba anahtarımı alarak arabadan çıktım ve kapıyı kapattım. Arabayı kilitleyip etrafıma bakıp Çiğdemi aramaya başladım. Ben etrafıma bakarken Çiğdemi arabasının yanında gördüm ve telefonu kapatarak yanına ilerledim. Zaten aramızda çok az bir mesafe vardı.

Hemen sessizce yanına ilerledim ve arkadan ona sarıldım. İkimiz de gülüşürken arkasını döndü ve kafama bir tane patlattı. Ne oldu olum şimdi? Allah Allah.

"Barbaros'un yanında saçma salak konuşursan kafanı koparırım Nefes." ona tatlı tatlı gülümsedim ve koluna girerek ilerlemeye başladım. Tabii onu da peşimden sürükleyerek. Ha bu arada Barboros ve Çiğdem'in eski sevgili olduğunu biliyor muydunuz? Ya gençler biliyor musunuz bugün içimden acayip pislik yapmak geliyor ya. Niye acaba? Yok yok kesin bir şey var bugün.

Pis pis sırıtarak Çiğdemle birlikte restauranta girdim ve yanımıza gelen garsona Ateş Hancıoğlu adına rezervasyonumuz olduğunu söyleyerek masamıza geçtim. Çiğdem de hemen benim ardımdan masaya oturdu. Bir iki dakika geçer geçmez Ateş ve Barboros içeri girer girmez derin bir nefes aldım. Gerçekten bu adam akla zarardı. Kahverengi kumaş pantolon, beyaz gömlek ve lacivert bir ceketle bir insan nasıl bu kadar muhteşem görünebilirdi. Ahh cidden.

Onlar masanın önüne geldiğinde hiç beklemeden oturdular. Ben salak salak Ateş'e bakmayı kesip Çiğdem'in alık suratına bakmaya başladım. Şaşırması gayet doğaldı. Çünkü Barboros lise 1'den bu yana çok değişmişti. O tombik çocuk gitmiş yerine adeta bir meteor gelmişti.

Eskiden ben, Çiğdem, Meriç ve Barboros çok yakın arkadaştık. Tabii daha sonradan yakın olmuştuk. Ben ve Çiğdem o zamanlar lise 1'e, Meriç lise 3'e ve Barboros da lise 4'e gidiyordu. Zaten eskiden de bizden hayli büyüktü. Hem son sınıftı hem de okula geç başlamıştı. O zamanlar Barboros ergenliğin getirmiş olduğu dürtüyle kilolu ve biraz da sivilceli bir çocuktu. Okuldakiler sürekli onunla dalga geçiyordu ve bu bizim gerçekten sinirimizi bozuyordu. Özellikle de Çiğdem'in. Çünkü benim biricik arkadaşım o güzel kalbini Barboros'a kaptırmıştı.

Daha sonra bir gün okulda festival gibi bir şey vardı ve herkes tuhaf tuhaf şeylerle eğleniyorlardı. Eğlence şen şakrak devam ederken herkes bir anda Barboros'a içinde boya dolu olan balonları fırlatmaya başlamıştı. Biz üçümüz şok içinde onlara bakarken Barboros hareket dahi etmiyor ve dümdüz karşıya bakıyordu. O an Çiğdem bizden önce kendine gelip Barboros'un yanına gitmişti ve önüne geçerek onu korumuştu. İnsanlar Çiğdemi görür görmez zaten atmayı yavaş yavaş kesmeye başlamışlardı.

SARF-I NAZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin