4|Breathe

8.9K 864 368
                                    


-

"Burada ne işin var?" Jungkook kaşlarını çatıp Taehyung'un küçük bir pof sesiyle birlikte önündeki masaya bıraktığı çantasına baktı. Hemen sonra Taehyung yüzündeki devasa gülümsemeyle Jungkook'un yanındaki sandalyeye çöktü.

"Burada oturamazsın. Seninleyken herkesin dikkatini çekiyorum."

Her nasılsa Taehyung buna alınmış görünmedi. "Laboratuvardaki tek boş yer senin yanın." Elmacık kemikleri saklı birer hediye paketi gibi ortaya çıktılar. "Artık laboratuvar partnerin benim."

Jungkook'un ağzı şaşkınlıkla açılıp kapandı. "Sen bu dersi görmüyorsun bile."

"Ders programım değişti. Artık ben de bu dersi alıyorum." dedi Taehyung çantasından lanet olası bir periyodik cetvel haritası çıkartırken.

"Bunu yapman imkansız."

"Öğrenci işleri ile aram iyidir." Taehyung gözünü kırptı. "Tatlılarla da öyle."

Jungkook bir şey söylemekle gözlerini devirmek arasında kaldı. Bu çocuğa bulaşmaması gerektiğini biliyordu işte.

"Hey, somurtmasana öyle. Bir vampirle fen laboratuvarında deney yapacağım, ben de bu sadece filmlerde olur sanırdım!" dedi Taehyung sırıtarak. Jungkook'un sinirlerine oynadığını çok iyi biliyordu, geçirdikleri kısa zamana rağmen hangi tuşlara basması gerektiğini çabucak öğrenivermişti.

Jungkook çok büyük bir belaya bulaşmıştı, daha önceden emin değilse de artık tamamen emindi.

"Aptalın tekisin." dedi içini çekip. Taehyung'un derslerde onu takip etmesine, insanların görebileceği yerlerde bu kadar yakınında durmasına ya da sinir bozucu Alacakaranlık iğnelemeleri yapmasına ihtiyacı yoktu. Ama yine de tatlı kokusu ciğerlerine dolar dolmaz, Jungkook kendini tuhaf bir şekilde iyi hissetmeye başlamıştı.

Tabii, insanın bunu bilmesine gerek yoktu.

Derin bir nefes aldı ve hiçbir şey söylemeden ihtiyacı olmadığı halde defterini açtı. Kısa bir süre sonra profesör içeriye girdi ve deney tüplerini onlara dağıttı. Jungkook bu süre içerisinde Taehyung'un suratındaki dalga geçen gülümsemeye sinirlenmemeye çalışıyor, etraftaki insanların onlar hakkındaki konuşmalarını duymazdan geliyordu. Hassas kulaklarının başına açtığı milyonlarca dertten sadece birisiydi bu.

"Neden bize bardak dağıtıyorlar?"

Jungkook, Taehyung'un sorusu üzerine ölçekli kapları ortalarına çekti. "Onlara beherglas deniyor." dedi metanetle.

Taehyung anlam vermeye çalışıyormuş gibi kaba baktı. "Ne işe yarıyor?"

Jungkook içini çekti ve ölümsüz hayatına bir kez daha lanet etti. "İçine deney sıvılarını koyuyorsun."

"Yani bir bardak."

"Bir beherglas."

"Bir bardaktan farkı yok."

Jungkook yumruklarını sıktı. "Tanrı aşkına."

Sesinin gereğinden fazla çıktığını fark edince gözleri profesöre takıldı. Takım elbiseli adam onu sorgularcasına tek kaşını kaldırdı. "Bir sorun mu var, Bay Jeon?"

Jungkook profesöre dönmeden önce Taehyung'a ters bir bakış attı. "Bir sorun yok." dedi ve sonra devam etti. "Aslında ben, deneyi bireysel olarak yapabilir miyiz onu merak ediyordum."

Profesör yarım çerçeveli gözlüklerini hafifçe indirip önce Jungkook'a, sonra da yanında oturan ve masum görünebilmek için sevimli sevimli sırıtan Taehyung'a baktı. Başını olumsuz anlamda sallayarak, "Maalesef partneriniz ile devam etmek zorundasınız." dedi.

With the Moon i Run •TaeKook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin