|8| Promise

5.9K 469 225
                                    

"Sırf onunla sevişebilmek için evlilik teklifini kabul ettiğine inanamıyorum."

Taehyung elindeki dondurma dolu kaşığı ağzına sokup hepsi bitene kadar emdi. Jungkook'un geniş koltuğunda sırtını onun göğsüne dayamış vampir sevgilisiyle Alacakaranlık serisini izliyordu. Yaşamak için muhteşem bir zamandı.

"Şansının yaver gideceğini umup Starbucks kutusuyla kan çaldın sen." diye kafa tuttu Jungkook.

"Aynı şey değil." Taehyung kaşlarını çattı. "Hem sen bana evlenme teklifi etmedin."

Jungkook güldü. "Benimle evlenir misin, Taehyung?"

Taehyung kaşığını elindeki dondurma kabına soktu. "Evet dersem üzerimizde kıyafetler olacak mı?"

"Kesinlikle çıplak olacağız."

Taehyung başını yukarı kaldırıp göğsü üzerinden ona baktı. "Evet, seninle evlenirim."

Jungkook gülerek elini onun saçlarına götürdü. "O zaman Bella'yı suçlayamazsın."

Taehyung homurdanıp tekrar eski pozisyonuna döndü ve dondurma dolu bir kaşığı ağzına soktu. "Kabul etmemin tek nedeni seks değildi." dedi. "Vampir bebeklerim olmasını istiyordum."

Jungkook'un göbeğindeki kasılmaya bakılırsa kendini gülmemek için zorluyordu. "Vampir olduğum gerçeğini göz ardı etsek bile teknik olarak ikimiz de hamile kalamıyoruz, Taehyung."

Taehyung ağzını şapırdattı. "Sanki bu beni durdurabilirmiş gibi."

"Yine de bebeklerimizin olmasını istemen çok sevimli." dedi Jungkook, yavaşça onun saçlarıyla oynarken.

"Teşekkürler, bazen hayal kurarım."

"Tüm o domestik hayallerini gerçekleştirebilmeyi çok isterdim, canım."

"Bahsetmeyi unuttum, o hayallerin çoğunda biz sevişiyoruz, onları da gerçekleştirmeyi ister miydin?"

Taehyung neredeyse onun gözlerini devirişini duyacaktı fakat susmak istemiyordu. Jungkook'un neyi duymak isteyip istemediği çok da umurunda değildi. Tam bir buçuk haftadır seks olmadan yaşamaya çalışıyordu. Mızmızlanmaya hakkı vardı. "Peki ya seni yatağa bağlarsam? Böylece kontrol bende olur ve senin tabirinle 'içimdeki tüm yaşamı emip beni ölümün soğuk kollarına terk edemezsin'."

"Ben öyle bir şey söylemedim." dedi Jungkook huysuz huysuz. "Ayrıca ellerimi bir kelepçeden kurtarmam sadece yarım salisemi alır."

Taehyung bunu düşünmemişti, Jungkook çok haklıydı. Yine de eve gidince internetten bir vampiri bağlayabileceği ultra sağlam şeyleri arayacağını beynine not almayı ihmal etmedi.

"Belki de beni bir vampire dönüştürmelisin, böylece karşılıklı birbirimizin canını yakarız, sen de vicdan azabı çekmekten kurtulmuş olursun."

"Az önce birinin sırf sevişebilmek için evlilik teklifini kabul etmesini saçma bulduğunu söyledin, şimdi ise kendin sırf sevişebilmek için hayatından vazgeçiyorsun."

Taehyung bir kaşık daha dondurma yedi. Bu sırada televizyondaki sahne değişerek yerini karlı bir dağa bıraktı fakat ikisinin de izlediği yoktu. "Jungkook, ben seninle çıkıyorum. Tüm bu doğaüstü güzelliğe sahip olup dokunamamak o kadar sinir bozucu ki gerekliyse hayatımı değişebilirim."

"Tae-"

"Bu bir Audi'ye sahip olup asla binememek gibi."

"Bazen o kadar saçmalıyorsun ki."

Taehyung içini çekti. "Yaşlı bunağın birisin, Jungkook."

Jungkook güldü ve parmağını onun tutamlarına birine doladı. "Beni seviyorsun."

With the Moon i Run •TaeKook•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin