IX | what if

1.2K 90 37
                                    

Ryleigh bir günü evde geçirmenin ardından okula geldiğinde insanlar ona bakıp fısıldıyordu. Komikti ki dimdik ayaktayken umrunda olmadığı insanlar, ona ancak düştüğünde bakıyordu.

Bisikletini bağlayıp okul kapısına yaklaştığında bahçenin diğer köşesinde zar zor seçebildiği Serena ve Calum'ı gördü. Uzağı çok seçemediğinden sadece hararetli bir tartışmada olduklarını anlayabildi.

Kafası çok dalgındı. Her zaman görünmez olmaktan yakındığından insanların bakışlarından rahatsız olacağını tahmin etmiyordu.

Öğle arasında kafeteryadan yemeğini alıp umutsuzca etrafına bakındı. Her zamanki masalarında oturan Luke'u gördü, ona eliyle gelmesini işaret ediyordu. Ryleigh o masaya oturamazdı çünkü Serena'nın yüzüne bakabileceğini düşünmüyordu.

Sonra Luke'un gözleriyle işaret ettiği yere baktı. Serena kafeteryanın diğer köşesinde birkaç amigo kızla oturuyordu ve sinirle Ryleigh'e bakıyordu.

Ryleigh düz ifadesini koruyarak tepsisini sıkıca kavradı ve Calum'ın da oturduğu masaya doğru yürümeye başladı.

Çocukların tepkisini almak için masada göz gezdirdi ama Calum ve Luke dışında gergin görünen biri yoktu. Her zaman oturduğu sandalyenin başında durdu.

"Oturabilir miyim?"
İçinden acınası çıkan sesine lanet okudu.

"Tabii ki de oturacaksın Rye, gel buraya."
Luke yanındaki sandalyeyi daha çok kendine çekip Ryleigh'e oturmasını işaret etti.

Ryleigh tedirginlikle oturdu. Calum'ın gözlerini hissediyordu ama bakmaktan korkuyordu. Büyük ihtimalle onun varlığından rahatsızdı.

"Emin misiniz? " diyerek Calum'a baktı Ryleigh.

Calum dümdüz ifadesiyle Ryliegh'nin gözlerinin içine baktı. Ryleigh şu an daha da tedirgindi. Ya Serena Calum'dan hoşlandığını anladıysa ve bunu Calum'a söylediyse diye düşünmekten kendini alıkoyamadı.

"Ryleigh, hiçbirimiz sana küs değiliz. Kız arkadaşımla tartıştın diye yüzüne tükürecek değilim."

Calum'ın yüz ifadesinin aksine ağzından çıkan kelimeler Ryleigh'nin sevinmesine sebep oldu.

"Her zamanki Serena işte." Calum neredeyse kimsenin duyamayacağı bir sesle bunu mırıldandıktan sonra derin bir nefes alarak yemeğini yemeye devam etti.

"Dostum, buz gibi sodayı içmeyi kes. Geleceğimizi mahvediyorsun."
Michael masanın diğer ucundan Luke'a bağırdığında Ashton da ona katılırcasına başını sallarken bir yandan da kıkırdıyordu.

Luke ona aldırmadan dibinde kalan sodayı da diktikten sonra aklına birden bir şey gelmiş gibi Ryleigh'e döndü.

"Akşam geliyorsun değil mi?"
Her cuma gecesi Calum ve grubu şehir merkezindeki bir barda çalarlardı ve Serena ve Ryleigh onları izlemeye giderlerdi. Ryleigh'nin bundan tek çıkarı Calum'ı birkaç saat daha izleyebilmekti.

Ryleigh gözlerini masadakilerde gezdirdi. Çoktan başka bir sohbete dalmışlardı bile. Onu duyamayacaklarından emin olduğunda Luke'a döndü ve mümkünmüş gibi daha da yaklaştı.

"Luke üzgünüm ama Serena'yla değil aynı masada oturmak, aynı gezegende bile bulunmak istemiyorum." Luke'un gözlerine mahçup bir ifadeyle baktı.

"Serena'nın bugünkü olaydan sonra geleceğini sanmıyorum."

Luke gözlerini Calum'a çevirip Ryleigh'nin kulağına eğilerek devam etti.
"Serena ve Calum bugün fena tartıştılar. Yani şu an pek konuşmuyor gibiler."

Ryleigh yüreğindeki umut ve sevinç kıpırtılarına küfürler ediyordu.

her an aşk beşgeni falan olabilir:d

aren't we all sinners// hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin