☆ Mirror ( Kagamine Fanfiction ) ☆

4.Bölüm "Akio Hideo"

▲Düzenlenmiştir▲

Kagamine Rin

Yaklaşık 2 gündür çatı katına çıkmamıştım. Hala o aynayı beynimin aptalca bir oyunu olarak görüyordum. Bu sabah çatı katının ahşap merdivenlerinin önünde durmuş ve çıkmak veya çıkmamak arasında kalmıştım. Ama yine Len'i görmek istesem de cesaret edememiş ve çıkmamıştım.

 Bir kez daha merdivenlerin başına gelince duraksadım. Buna hazır mıydım? Belki Len o an beynimin bana oynadığı bir oyundu. Tereddütle merdivenlerden çıkıp çatı katının o eski kapısını ittim. İçerideki havasız ve tozlu ortam gözlerimin yaşarmasını sağlamıştı. O tanıdık tozlu aynaya doğru yürürken paralel evren kitabını sıkıca göğüsüme bastırdım. Aynanın karşısına geçmeme bir adım kala durdum ve derin bir nefes aldım. Tanrım! Merak duygusu omurgamı karıncalandırıyordu. Bir kez daha derin bir nefes aldım ve aynanın karşısına geçtim.

Hangisi beni hayal kırıklığına uğrattığını bilmiyorum. Len'in yerine kendi yansımamı görmek mi? Yoksa içimde oluşan hüzün mü? Gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Hahaha! Şimdi ben Len'i göremediğime üzülmüş müydüm? Olacak şey değil! Ellerimi gözlerimdeki yaşları silmek için kaldırdığımda o tanıdık kahkahayı duymamla korkuyla popomun üzerine çakılmam bir oldu. Kafamı kaldırıp bana alaycı bir şekilde sırıtan Len'e baktım.

"Tanrım! Neden ağlıyorsun? Yoksa bunun sebebi beni bir daha göremeyeceğini sanman mı? Ah ne tatlı. "

Gözlerimi kırpıştırarak ona bakmaya devam ettim. A-ama o biraz önce aynada gözükmüyordu. Bu nasıl olur ?

"S-sen..."

"Evet ben. Bana aşkını itiraf edemeden gittiğin için ağlamana gerek yok Rin. Bana herkes aşık olur eğer onlarda ağlasa 2.bir Nuh tufanı yaşamamız olası. "

Bana alaycı bir şekilde bakarken burnumu çekip bir kez daha onu baştan aşağı süzdüm. Uzun sarı saçları onu ilk gördüğüm zamanki gibi arkadan sıkıca bağlanmıştı.Bazı kısa saç tutamları bağladığı kısımdan firar etmiş ve yanaklarına dökülüyordu. Gözleri parlak maviydi ve bazı yerlerinde yeşil renk vardı.Teni bembeyaz dudaklarıda pespembeydi.

"Sadece gözüme toz kaçtı Len. Ben senden neden kurtulamadım ki? Nerdeyse kurtuldum diye parti verecektim. Hem 2.Nuh tufanı mı? AH bu kadar yaratıcı olamazdın."

Len bana inanmamış gibi bir bakış attıktan sonra 32 diş gülümsedi. Nerdeyse beni gördüğüne sevindiğini söyleyebilirdim. Sevinmiş miydi? Yok canım. Gülümserken kapanan gözlerini açıp bana dikkatle baktı. Beni incelediğini ve bakışlarının göğüslerimde fazla uzun kaldığını hissetim.

"Demek ki bu ayna meselesi bir kereye mahsus değilmiş? Eh Tanrıya dua etmelisin. Nede olsa benim yakışıklı yüzümü bir kez daha görebildin."

"Bay Ego aramıza katılmış bulunmaktadır. Bir alkış alalım lütfen. " 

Len kahkaha atıp derin bir nefes aldı. Yüzü bir an ciddileşti ve " Bu arada aynada yeni bir şey buldum." Dedi. Ona devam etmesi konusunda işaret verdim.

"Aynanın arkasında bir isim yazıyor."

Merakımı engelleyemeyip aynanın arkasına baktım. Len doğru söylüyordu .Aynanın arka kısımının tam ortasında Akio Hideo yazıyordu.Yine aynanın karşısına geçip ne diyeceğimi merakla bekleyen Len'e "Yani?"dedim. Len hayal kırıklığıyla dolu bir iç çekip devam etti.

"Zaten bir şeyide bilsen beni ölüceksin kadın! Tarih dersini hiç dinlemedin mi? Akio Hideo orta çağda Japonya'nın Kraliyet Aynacısıydı. Ölmeden önce günlüğünü bir müzeye bağışlamış. Bu aynayı yapanın o olduğunu varsayarsak  günlüğünde bu ayna hakkında bir şey bulabiliriz."

"Ama paralel evrenlerde yaşıyoruz ve Akino Hideo bu evrede günlük yazmamış olabilir."

"Bunu internette araştırabilirsin elbette kesişmeler olacaktır. Belkide Akio iki evrende de günlük yazmıştır"

“O zaman ben gideyim.”

“Nereye?” Len bana tek kaşını kaldırarak bakıyor ve cevabımı bekliyordu.

“Tabiki bir kütüphaneye.Şuan bir köydeyim ve burada kütüphaneden fazlasını bulabileceğimi sanmıyorum.Ve kütüphane buraya yakın olmayabilir. Acele edersem kapanmadan yetişebilirim.”

“O zaman bir daha görüşmek üzere.”

Bu sefer içten bir cevap verdim.

“Umarım bir daha görüşebiliriz.”

Ve oda egosunu kustu.

 “Eh tabi bu yakışıklı yüzü bir daha görmeyi istersin.”