Gözlerinde gördüğüm bir ışığa kapılırken beynim, her an yok oluşun içine çekildiğimi çok geç fark ediyordum. Ruhumu sararken kişilik sancılarım ve olmamışların hayalleri sadece arkasındaki ürpertiyi hissedebiliyorum. Gözlerim kafein, nikotin ve uykusuzluktan kırmızı rengini alırken, dilim sadece susma eyleminde bulunabiliyordu. Her gece ayın silueti yerine var olan belli belirsiz yüzün gecemi rahatlatmaya çalışırken aslında karanlıktan korkan ruhumu ışıksız bırakıyordu. Işık aramak için girdiğim düşe kalka mücadeleler yine senin sesinle son buluyordu. Bu çıkılmaz paradoks yetmezmiş gibi hayata devam etmem gerekiyordu. İnsanlarla konuşurken takıldığım birden çok yüz artık beni hasta bir adama dönüştürmüş son nefesi vermek için can atar hale getirmişti. Hayat zaten zordu birde arkasından gelen ölüm... Bunlara rağmen direnmek benim manyaklığım ya da kavuşma hırsımdı. Ben asla bir dağ delemeyecektim ya da asla çölleri aşamayacaktım. Ama emin olabilirsin ki ben Franz Kafka olacağım sen ise Milena, ben Yahya Kemal olacağım sen İstanbul, ben Nazım Hikmet olacağım sen Piraye... Sadece ışığını aç.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blizzard
Короткий рассказYazmaya ihtiyaç duyulan bu Dünya'da hiyerogriflerin yerini yazılar aldı.