16

1.8K 206 134
                                    

"gü-nay-dınn."

kirishima otobüsün yanında bekleyen arkadaşlarının yanına giderken duyduğu neşeli sesle birlikte arkasını döndü. omzuna konulan el ve hiç durmadan hareket eden çeneyi de gördüğünde ise yanına gelen kişinin kaminari olduğunu anladı. yola çıkacakları için oldukça erken kalkmışlardı ve kirishima pek sabah insanı değildi. bu yüzden yapabildiği tek şey güçsüzce başını sallamak olmuştu.

ikisi beraber diğerlerinin yanına vardığında ise herkes gezi için çok heyecanlıydı. okulları ilk defa kahramanlık kursuyla bağlantısı olmayan gerçek bir gezi düzenliyordu ve hiç gitmediğiniz bir yere arkadaşlarınızla gitmek elbette ki herkesi mutlu ederdi. tabi içten içe endişeyle dolu olan bakugou ve kirishima dışında.

onlar da pekala heyecanlılardı ama ufacık bir hareketin bile aralarındaki her şeyi mahvedebileceği düşüncesi ikisini de mahvediyordu. yine de her şeyin sonunun iyi bitmesi gibi bir ihtimal de vardı, bunu göz ardı etmek haksızlık olurdu.

herkes günaydınlaştıktan sonra aizawa-sensei beş dakika içerisinde yola çıkacaklarını, otobüse binmeleri gerektiğini söyledi. heh, işte her şey tam burada karmaşıklaştı.

bakugou'nun aklında tek oturup uyumak varken kendini bir anda en arka ikilide, kirishima ise herkesle konuşabileceği bir yerde oturmak isterken kendini bakugou'nun hemen yanında buluverdi. ve bu basit planın arkasındakiler de oldukça belliydi.

yanına hızlıca oturtulan kızıla bakarak 'aptal üçlü' diye tısladı bakugou havaya. kendisini görebilecekleri bir yere oturduklarına emindi ve onların eğlencesi olduğu için oldukça tepesi atmıştı. ama düşününce aynı zamanda minnettardı da. kendisinin asla cesaret edemeyeceği bir şeyi göz açıp kapayıncaya kadar gerçekleştirmişlerdi çünkü.

yoklama alındıktan sonra otobüs hareket ederken, çekingence konuşmayı başlattı.

"hm, günaydın? oldukça uykulu görünüyorsun."

kirishima, onun gözlerine bakmadan cevapladı.

"günaydın. normalden de erken kalkınca ayılamadım henüz. sen iyi uyudun mu?"

kızılın sorusu üzerine bakugou geçirdiği geceyi düşündü. iyi uyumak mı? gözünü bile kırpamıştı ki.

erken kalkacaklarından erkenden yatağa girmiş, saatlerce dönüp durmuş, en sonunda ise kendini gün doğumunda banyo yaparken bulmuştu. oyalana oyalana sıcacık suyla banyosunu yapmış, yine de yavaş bir şekilde de kendine kahvaltı hazırlamıştı. tüm bunların sebebine gelecek olursak ise, belli değil miydi?

'biraz baş başa zaman geçirmek ister misin?'

tüm gece beyninde bu soru yankılanıp durmuştu ve tanrım, şu an bile tam olarak sindirebilmiş değildi.

"pek değil. aslında yol boyunca uyumayı düşünüyordum. ama yanıma sen oturduğuna göre kendimi zorlayacağım."

bakugou konuşmayı bitirir bitirmez dudaklarında narin bir gülümseme yer edindiğinde kirishima nefesini tuttu. güneş bugün daha parlak diye geçirdi içinden.

"ya gezerken ne yapacaksın? yorgun düşersen kim seni taşıyacak?"

tatlı endişenin ardından bakugou cilveli bir şekilde devam etti.

"sen taşımaz mısın? kollarının arasında olmak güzel olabilir."

gözleri birbirine kenetliyken söylediği şeyin  üzerine bakugou panik olurken kirishima hızlıca kollarını sarışının vücuduna doladı ve uykusuzluktan zar zor dik tutabildiği başını omzuna koydu. ardından yüzlerini yakınlaştırarak sordu.

"böyle mi? nasıl hissettiriyor?"

"sıcak. gerçekten, çok sıcak."

anında aldığı cevapla kirishima kızarırken uykulu oğlana gülümsedi ve parmaklarını saçlarında dolaştırırken fısıldadı.

"şimdi uyu bakalım. bugün yapacağımız çok şey var."

bakugou gülümsedi ve kirishima'ya biraz daha sokuldu. ardından yavru kedi misali mırıldandı.

"çok fazla şey var."

I'LL KILL YOUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin