BENİM SENİNLE İŞİM OLMAZ

162 5 0
                                    

"Ula yangazlar abinuz nerdedur da?" dedi, Mustafa abi.

"Bilmeyruz abi." dediler, yangazlar.

O sırada kapı çaldı ve Asiye abla kapıya koştu.

"Hoşgeldun paşam." dedi, Asiye abla boynuna sarılarak.

"Hoş..b.uldum...yen..ge." heceliyordu. Çorba tabağımdan ilk defa başımı kaldırdığımda onunla göz göze gelmiştik. Sanki masakiler yokmuş da tek biz varmışız gibiydi. Kahverengi gözleri yeşillerimde kaybolmuştu.

Ta ki Asiye abla'nın gülerek alay ettiğini görene kadar. Bana çarpan kalp işareti yapıyordu. "Tövbe yaa." dedim, tabi içimden. Mustafa abi ve o yeni gelen adamla sessizce birşeyler konuşuyorlardı. Mustafa abi'yi açıklama yapmak zorunda bırakmak istememiştim. Bir anda kafamı topluluğa dönüp;

"Biz müsaadenizi alalım artık." dememle Berrak suratıma bakmıştı. Çünkü yaklaşık yarım saattir Fatih'le bakışıyorlardı, bende bölmüş oldum.

Daha sonra Asiye abla olduğu yerden fırladı.

"Ee gı zaten yeni taşunmişsunuz bizde de oda bol, kalun bizde."

Arkadan Mustafa abi Asiye abla'yı desteklemişti.

"Hee Asiyam doğru deyi. Kalun bizde."

Biz ne kadar kalmak istemesek de bizi zorla ikna etmeye çalışıyorlardı. O sırada balım gelip sağ bacağıma tutunup sarılmaya çalıştı.

"Ya Nefes ve Berrak abla gitmeyin. Ben sizi çok sevdim."

"Ee duydun ufacuk çocuğu. Kalaysunuz, itiraz etmeysunuz." diye ekledi annesi Asiye abla.

Biz ikna olduktan sonra Balım tekrar yanıma gelmişti.

"Nefes abla basketbol oynamayı biliyor musun?" dedi, minnoş sesiyle.

"Evet kuşum, biliyorum." dedim.

"Yaşasın!!" diyerek hoplamaya başladı.

"Kizum olmaz da misafirlerumiz yorgundur." dedi, Mustafa abi. Ona bakış atarak yorgun olmadığımızı anlatmak istedim.

"Tahir, Fatih ve Murat amca takımımıza 2 oyuncu daha alabilir miyiz?" dedi, balım amcalarına bakarak. Karşımda oturan adamın adı Tahir'di.

Murat sırıtarak "hee uyar bağa amcam ama fatih amcanu bilemeyruk." dedi. Haklıydı. Şahsen şuan bende Berrağa ulaşamıyordum. Öyle bir bakışıyorlardı ki Fatih'le.

Murat Fatih'i dürttü.

"Oyuncu alayruz demi amcasu?" dedi, gülerek.

"Ne? Hee oyuncu alayruk alayruk evet."

Tahir masada gördüğünden beri beni süzüyordu. Murat ile Fatih ayağa kalktı.

"Ee o zaman hayde da."

Berrak'la bizde kalkmıştık.

"Abi sen gelmeymisun?" dedi, Murat Tahir'e bakarak.

"Yok,siz.. Geleyrum ula."

Ben ayağa kalktığımda Tahir salaş tişörtümün omuz detaylı dekoltesinden şortumun kısalığına kadar baştan aşağı süzmüştü. Gözleri bacaklarımdaydı.

Ayağa kalktığında bana yaklaşıp;

"Derdin erkek tavlamaksa yanluş yere gelmişsun güzelum."

"Öyle bir amacım yok salak. Hem sanane, yürü git." diyip önden çıkmıştım. Gerizekalı kendini ne sanıyorsa artık?!

Oynayacağımız yere gelmiştim. Arkamdan da o kendini bilmiş geliyordu.

Berrak "hadi o zaman takımlaşalım." dedi.

"Kızlara erkekler var misunuz?" dedi, Fatih ona bakarak. Anlaşılan aralarında bir inatlaşma vardı. Berrak'la bizde kabul ettik. Oynamaya başlamıştık. İlk basketi ben atmıştım ki atarken ayağım takılmıştı. Tam yere kapaklanıyordum ki iki el sırtımdan beni tutmuştu. Kafamı çevirdiğimde anladım ki beni diğer kızlar gibi hafife alan çok bilmiş Tahir'di bu.

Gözlerimin içine çok derin bakıyordu. Gözbebeklerinde kendimi görebiliyordum. Birden inip;

"Ne o sende kızları böyle mi etkiliyorsun?" diyerek sırıttım. Birden kaşları çatıldı.

"Benum senunle işum olmaz kizum."

dediği an beni kucağından tamamen bırakmıştı.

"Oo yanayi yanayi, alev alayi." dedi, Murat. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Onları hiç fark etmemiştik.

"Çakarum bak Murat. Kaşunma abicim!" diye bağırdı Tahir.

Aradan saatler geçtikten sonra oyunumuzu bitirmiştik. Tabiki kazanan takım Berrak ile benim takımımızdı.

"Ula beceruksuzler yenulduk iki mayun karisuna." diyerek azarlıyordu Tahir yangazları.

"Abi sende az değilsun, arada tuttin kizu." diye yanıt verdi Murat. Bunların hepsini duyuyordum. Dışıma mimiklerimi vurmasamda içim kahkaha atıyordu.

Eve geldiğimizde Mustafa abi ve Saniye teyze çoktan uyumuştu. Asiye abla da ortalığı topluyordu. Hemen yanına vardım.

"Asiye abla yardım edeyim."

"Yok ablam bittu zaten." dedi. Asiye ablanın kulağına yaklaşıp;

"Abla biz Mustafa abi'yi kıramadığımız için kalıyoruz, biliyorsun. Nerede kalabiliriz? Berrak'la kalırız biz." dedim.

"Hee sen oni diysın. Yukarda boş odalardan birunde kalirsunuz. Ben size pijama verurum." dedi, Asiye abla.

Gerçekten çok iyi bir kadındı. İşlerini bitirdikten sonra Asiye abla, Berrak ve ben kalacağımız odaya gittik. Asiye abla bana pandalı Berrağa pizza desenli bir üst alt pijaması vermişti.

"Allah rahatluk versun size." dedi.

Berrak'la ikimiz "sana da abla." dedik ve komik pijamalarımızı giydik. Berrağı gördüğümde gülmekten ölmüştüm. Gerçekten çok komik gözüküyordu.

"Ohaa.. Bu pizzalı şey sana çok yakışmış karışık pizza." dedim gülerek.

"Sana da üzerindekiler çok yakışmış." dedi ve ışıkları kapattı. İkimizde gülmekten ölmüştük. Kendimizi yatağa attığımızda Berrak bana döndü.

"Nefes.. Sanırım ben."

"Sen?"

"Fatih'e birşeyler hissediyorum.."

İMKANSIZ Y'ARİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin