Hava alanına geldiğimizde bineceğimiz Trabzon uçağı kanatlarındaki mavi damgasıyla kendini belli etmişti.
Uçağa doğru yaklaştığımızda görevli adama bavul ve valizlerimizi verip uçakta yerimizi aramaya başlamıştık. En sonunda bulduğumuz yerlerimize oturup etrafı seyretmeye başlamıştık. Daha doğrusu sadece ben seyrediyordum. Berrak etraftaki bayanları süzmekle meşgüldü. Sanırım süzme işini bitirmişti ki bana dönüp;"O zaman iyi yolculuklaar." dedi, sevinçli bir sesle.
"Sana da." dedim, kısık sesimle.
Berrak çok mutluydu ama aksine ben hiç mutlu değildim. Olduğumuz bu durumdan memnun olmadığım da gayet açıktı. Çünkü hiç bilmediğimiz bir şehre yeni bir hayat kurmak için gidiyorduk. Herşeyin iyi gideceğini bilsem tabiki zevkle kabul ederdim. Ama Karadeniz rüzgarının bana neler getireceğini bilmiyordum. Oraya alışıp alışamayacağımı da bilmiyordum tam olarak. Sonuçta ne kadar da mutsuz bir hayatım olsa İstanbul'un her yerini avucumun içi gibi bilirdim. Şimdi ise insanlarını bile bilmediğim bir şehre gurbet gidiyorum. Belki de bu şehrin havası bana iyi gelecek, bilmiyorum.
Kendi kendime içimde savaşlar verirken Berrak aklıma geldi. Kafamı çevirip ona bakmıştım."Oo bizim külkedisi de ne çabuk uyumuş."
Anlaşılan düşüncelerimle baş başaydım ve daha fazla düşünmeye kalksam belki de daha sonra düşünmem için beynim kalmayacaktı. Kafamı hafif cama yaslayıp uyumak için direndim.
6 saat sonra
"Bize bu yolculukta eşlik eden bütün yolcularımıza teşekkür ederiz. Kemerlerinizi çıkartıp inebilirsiniz."
anonsuyla uyandım. Sanırım Trabzon'a gelmiştik artık. Ne ara geldiğimizi de düşünmedim değil. Uyuyunca zaman hızlı geçiyordu. Hemen Berrağı uyandırdım. Berrak kendi ağzının içinde birşeyler geveliyordu. Anlaşılan kendini yatağında sanıyordu.
"Hey! Koca bebek!!"
"Biraz daha.."
"Aa o kim? Kıvanç Tatlıtuğ mu o ?"
Tahmin ettiğim gibi Berrak gözlerini faltaşı gibi açmıştı.
"Ne?! Nerde?!"
Ahahaha:) evet uçakta Kıvanç Tatlıtuğ.. Hayal gücün gerçekten mükemmel Nefes Aras.
"Teşekkür ederim bebeğim."
Berrak şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Kızın yerinde olsam bende bakardım şahsen. Şizofren gibi kendi kendime iltifat ediyordum. Biz gülerken dalmışız, bütün herkes uçaktan inmişti. Bizde toparlanıp indik ve bavullarımızı da yüklendiğimize göre artık gidebilirdik.
Berrağa baktım.
"Peki, iyi hoş da biz şimdi nerede kalacağız ?"
Berrak gülümseyerek yanıt verdi.
"Bir süre Trabzon'un güzel bir otelinde kalırız. Daha sonra ben site üzerinden ikimiz için minik bir eve bakacağım."
Ona gülümsedim. Ama içimdeki umutsuzluğu o da biliyordu.
"Peki, kendimize yeni bir hayat kurabilecek miyiz ?"
"İnanırsak herşeyi başarırız. Hem bak mis gibi Karadeniz. Keyfini çıkarsana."
Berrak haklıydı. Gerçekten Trabzon'un eşsiz bir güzelliği vardı. Gökyüzünün mavisiyle yeşillerin birleşimi hayatta ki en güzel ikililerden biriydi. Hava alanından taksiye binip Trabzon'un merkezine varmak üzere bindik. Ve yaklaşık yarım saat sonra artık Trabzondaydık. İlk keşfettiğimiz otele girdik. Berrak kayıt işlemlerini halletti ve 1243 numaralı odamızın kartını aldık. Otel odasının olduğu kata çıktığımızda içimizde istemsizce bir mutluluk ve heyecan vardı. Deniz manzaralı odamızın balkonuna çıkıp biraz sefa sürdüm. Daha sonra da bavulumdan kıyafetlerimi çıkarıp bana ait olan dolaba yerleştirdim.
Berrağın seslerini duymaya başladım. Kendi kendine birşeyler mırıldanıyordu.
"Lalala..laaa..laalala....."
Anlaşılan hemen duş kabinini kapmıştı pislik.
Bende o çıkana kadar yatağın üzerine uzandım ve büyük ekranı olan televizyonu açtım. Canım sıkılınca yatağın kenarındaki komidinin üzerinde bulunan telefonu çevirdim ve Berrak'la ikimize çilekli ve kakaolu dondurmalar ısmarladım. 1 dakika içerisinde kapı çalmıştı ve dondurmalar gelmişti. Dondurma servisini içeri aldığımda Berrak da o uzun süren banyosundan çıkmıştı şükür.
Berrak çıktıktan sonra ona dondurmasını uzattım. Tahmin ettiğim gibi hemen yağcılığa başladı.
"Kimin kuzeni beee." dedi, büyük bir coşkuyla.
"Yağcılarda inecek var." dedim, gülerek.
"Aşk olsun." dedi, Berrak.
Bende güldüm. Cevap vermeden kendimi küvete attım. O kadar yorulmuştum ki vücudumu sıcak suya bıraktım.
Duştan çıktığımda Berrak heyecanla elindeki tablete bakıyordu.
"Hayırdır?" dedim.
"Yaa Nefes..Ev buldum ev!!"
"Nasılmış bakalım?" diye sordum. Tableti bana uzattı. Seçtiği ev gerçekten güzeldi. Kullanışlı dolapları, rafları vardı. Bizim için de çok kullanışlıydı. Yeterdi artardı bile bize 4+1 ev. Berrakla heyecanla evi incelemeye başladık.
Satılık ev
4+1 ev geniş camlı
2 tuvaletli rahat ve kullanışlı banyosu ile birlikte
1 terası ile birlikteSatıcı : Mustafa KALELİ
053********Berrakla birbirimize baktık. Bu ev tam bize göreydi. Bana gülümseyerek baktı.
"İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz bence."
"Bencede!"
İkimizde birden sevinç çığlıkları atmaya başladık.
"Yaşasın!! Kuzenler oleeey...."
Sevinç çığlıklarımızdan sonra kutlama yapmaya karar verdik. İki porsiyon pizza ve 2 şişe kola ısmarladık. Pizzalarımızı yedikten sonra pijamalarımızı giyip dişlerimizi fırçaladık. Uykumuz çok fazla vardı. Çünkü bugün gerçekten çok yorucu geçmişti. Yarın bizi yepyeni bir gün bekliyordu.
"İyi geceler kuşum."
"İyi geceler balım."
Işıkları söndürdüm ve gözlerimi yumdum.