OLMAM DEĞİL OLMUŞUM DİYECEKSİN

149 5 0
                                    

Asiye abla'nın sesiyle uykuma son vermiştim.

"Haydee galkun, kahvaltu hazuuur."

Asiye abla'nın sesi bütün konağın odalarına anons verircesine duyuluyordu.

"Berrak, uyan."

Berrağı uyanması için dürtüyordum. Sonunda gözlerini yarım yamalak açıp bana baktı. Berrak'la kıyafetlerimizi otelde bırakmıştık. O yüzden Asiye abladan kıyafet istemem gerekiyordu.

Kapıdan çıktığım an karşımda Tahir'i gördüm, hızlıca kapıyı kapattım. Ama Tahir çoktan görmüştü bence.

"Panda da açmış seni."

Allah kahretsin ya. Görmüş işte. Herkesin kahvaltıya inmesini bekledim. Neredeyse Berrak'la yarım saattir odadaydık ve Asiye abla gelmemişti.

Birden kapı tıklatıldı. Asiye abla sanıp birden açtım ki aferin bana. Karşımdaki sırıtan Tahir'di.

"Ne oldu? Ne var?" diyerek sert çıkıştım.

"Tamam da sakin. Demeyeceğum bişey. Yengem sizu kahvaltiya bekleyi."

Bunu söylerken bile sırıtıyordu. "Tamam." dedim. Asiye abla dünki giydiğimiz kıyafetleri makineye atmıştı. Mecbur pijamalarla inmek zorunda kaldık. Merdivenlerden inerken bütün Kaleli ailesi bize gülüyordu. Özellikle egoist Tahir de.

Yavaşca merdivenlerden indim ve Tahir'in oturduğu sandalyenin yanındaki sandalyeye oturmak zorunda kaldım. Çünkü Berrak çoktan Asiye abla'nın yanına oturmuştu. Şuan sadece ağzıma birtane salatalık götürebilmiştim. Çünkü Tahir bana bakıyordu, kafamı dahi çeviremiyordum. Biraz düşündükten sonra cesaretlenip kulağına eğildim.

"Bak çocuk, senin o bana bakan gözlerini oyarım!" diye fısıldadım. Aslında tam olarak fısıldadığımdan emin değildim.

Nihayet Mustafa abi lafa girmişti ki Tahir bana bakmayı bırakmıştı.

"Tahir goçum bugün gemiye gideysunuz, benda Berrak ve Nefes'i yeni evlerune birakayrum."

İçimden derin bir 'oh' çekmiştim. Bu manyaktan kurtulduğuma mı yoksa annesinin bakışları altında kalmaktan kurtulduğuma mı sevinmeliydim?

"Mistafam.. Bende çok sikuldum. Ee kizlar da sikulmiştur. Ee daha Trabzon'u bilmeyiler. Bizde mi gemuye gelseyduk?" dedi, Asiye abla kocasına bakarak.

"Olmaz Asiyam.. Gemuye keyif içun değul, iş içun gideyiler."

Olsun daa. Bizde otiruruz Nefes ile Berrak'la birlukte."

"Oy Asiyam Oy.."

"Ney Mistafam Ney.."

Mustafa abi, Asiye abla'yı kıramıyordu. Birbirlerine olan aşkları ettikleri sözlerden, gözlerindeki ışıktan belliydi.

"Yandi yandi, tutuştii." dediler, yangazlar.

"Susun ula! Ee hayde Asiyam hazurlanun madem."

"Hemen gocacum." diyip benim kolumdan tutup beni çekiştirmişti, Asiye abla. Bende Berrağa arkamdan 'gel' işareti yapmıştım.

"Asiye abla.. Dur, yavaş."

Asiye abla beni kendi odasına götürmüştü. Dolabı açtığında renk renk uzun elbiseler görmüştüm. Sanırım hepsi Asiye ablanındı.

"Hayde seç biruni."

"Ne!?" diyip kalmıştım. Çünkü bu kıyafetlerin hiç biri benim tarzım değildi. Ben daha modern ve kısa giyinirdim bir kere.

"Ee gı pişmuş kelle görmüş gibi ne bakaysun? Seçsena."

O sırada Berrak gelmiş, Asiye abla'nın yatağına oturmuştu ve alay edercesine bana gülmeye başladı.

"Sen sanki o pijamayla gideceksin gerizekalı." dedim.
Berrak hala sinir bozucu bir şekilde gülüyordu.

Gözlerimi tekrar dolaba çevirdim ve buz mavisi olan uzun bir elbise aldım.

"Çok yakuşur bu sağa. Zevklisun."

Hı ne demezsin. Aşırı zevkliyim valla.

Elbiseyi de alıp kaldığımız odaya gittim ve biran önce kurtulmak istediğim tüylü pijamaları bir çırpıda çıkardım.

Buz mavisi olan elbiseyi kafamdan geçirip giymeye çalıştım ve sanırım başarmıştım. Aynanın karşısına geçip kendime inanamazken Berrak gelmişti.

"Oo pamuk prenses."

"Sus Berrak, zaten sinirliyim."

Bana diyene bak. Berrak elinde pembemsi bir elbiseyle gelmişti. Giyindikten sonra ikimizde halimize deli gibi gülmüştük.

Saçlarımı taradım ve yüzüme çok hafif bir fondöten sürdüm.

Tam bir facia olan kombin macerasını bitirdiğimde odadan çıkmıştım. Berrak da arkamdan geliyordu. Merdivenlerden indiğimde yine Tahir'le karşılaşmıştım. Trene bakan öküz gibi bakıyordu. İçimde hafif bir gülümseme oluşmuştu. Kulağına eğilip;

"Dikkat et, Deli Tahir. Birgün sana birisi o sözleri yedirmesin."

Saçlarımı savurup konağın kapısından çıkmak üzere yavaş adımlarla yürüdüm.

Hepimiz arabaya binmiştik ve ben de başımı cama yaslamıştım. Birkaç gün içinde neler yaşamıştık neler..

İMKANSIZ Y'ARİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin