His (5)

602 42 21
                                    

-Caroline-
Bazen öyle bir şey hissedersin ki kendini bile tanıyamazsın, bunu sürekli reddetmek istersin ama yapamazsın. Seni yalnız bıraksa da bunu isteyerek yapmadığını kendine inandırırsın. İşte şu anda hissetiklerimde buydu, kime karşı olduğunu biliyordum ama her seferinde reddetiyordum. Böyle olmasını istemesemde böyle olmak zorundaydı!

Deftere yazdığım kelimelere son bir kez daha baktıktan sonra aşağıya inmek için hareketlendim. Lexi'i evden gideli tam bir hafta olmuştu ve bu bir hafta içinde yatakta tıkalı kalmıştım. Her gün beni kontrole gelen bir kişi oluyordu, bu kişi genellikle Hayley olsada iki kere Elijah gelmişti. Ondan bir defter ve bir kaç kitap istemiştim, defteri uzun süredir yazamadığım günlüğüm yerine koymuştum. Gerçi normal şatlarda da günlük tutan bir insan değildim fakat iki yıl önceki terapistim günlük tutmanın bana iyi geleceğini söylemişti, başta saçmalık gibi gelsede sanırım bu konuda terapistim haklıydı. Kitapları ise bu odada can sıkıntısından ölmemek için okuyordum. Dün sonunda doktor gelmişti ve ayağımdaki sargıyı çıkarmıştı, ormandan kalan yaranın tamamen iyileştiğini fakat ayağıma hala dikkat etmem gerektiği söyleyerek gitmişti. Hayley'i dünden beri görmemiştim, dün bana kardeşiyle ilgili bir kaç sıkıntısı olduğunu söylemişti, sanırım Elijah ile yine dışardalardı. Klaus ve Kol ise sabah erken saatlerde evden şirkete geçiyorlar, gecenin bir yarısında dönüyorlardı. Bu aralar bütün Mikaelsonlar oldukça gergindi, evdeki telefon trafiğinin hiç bitmemesi de buna bir kanıttı. Bu düşüncelerle çoktan alt kattaki mutfağa gelmiştim bile. Daha ne kadar bu evde kalacağımı bilmiyordum ama şimdilik bu eve tıkılıp kalmıştım. Hatta tüm aile bana o kadar alışmıştı ki artık beni aile üyeleri gibi görüyorlardı. Çokta haksız sayılmazlardı çünkü bende onların bir katil olduğunu unutup sanki gerçek bir misafirmişim gibi davranıyordum. Bunun bu kadar kısa sürede olması şaşırtıcı olsada rahattım yerinde sayılırdı. Süt ve mısır gevreğini bir kaseye boşaltarak büyük solana geçtim. Merdivenlerde topuk sesi duyduğumda o tarafa döndüm ve Rebekah ile karşılaştım. Bir süre cama baktı sonra oflayarak yanıma geldi, ardından bende cama bakınca dışarıdaki koruma sayısının çoğaldığını gördüm.

"Dışarıdaki ordu her geçen gün artıyor mu yoksa bana mı öyle geliyor ?"

Rebekah ilk defa gülmüştü ve gülerek konuşmaya başlamıştı.

"Her geçen gün Klaus buraya yeni korumalar gönderiyor."

"Umarım bir sorun yoktur ?"

"Eğer bir Mikaelson'san her zaman sorun vardır !"

Kaseden bir kaşık daha aldım ve Rebekah'ya baktım. Rebekah, elindeki moda dergisiyle uğraşıyor ayrıca saat başı Elijah'dan ve Klaus'dan gelen telefonları cevaplayıp güvende olduğumuzu söylüyordu.

Rebekah bir süre sonra sıkılarak Hope'un yanına gitmişti, bende gevreği bitirdikten sonra elimi bir çikolata alıp televizyon izlemeye başlamıştım. Arkamda hissettiğim bir nefes ile aniden arkamı döndüm ve o tanıdık yüz ile karşılaştım.

"Klaus ?"

O ise hiç bir şey söylemeden yüzüme bakıyordu sonra gözleri biraz aşağıya dudaklarıma doğru kaydı. Şimdi bulunduğumuz pozisyonun farkına varmıştım, dudaklarımızın arasında santimler vardı. Tanrım, lütfen bana yardım et ! Tüm cesaretimi topladım ve yavaşça geri çekildim, ardından aklıma takılan küçük bir soruyu sordum.

"Klaus, neler oluyor ?"

"Ne gibi, aşkım ?

"Dışarda artan orduyu kast ediyorum."

KatilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin