Katil (1)

1.4K 66 169
                                    

-Caroline-
Hayatın alışılmadık durumlarından kaçarak uzaklaşmak istesemde bunu başaramıyordum. Şimdi de küçük bir kız çocuğu gibi ormanda tek başıma yürüyüp ağlıyordum. Gittiğim yeri bilmiyordum,vücuduma batan dikenleri çalılıkları umursamıyordum. Sadece gidiyordum. Belkide fiziksel acımın ruhsal acımın önüne geçmesini bekliyordum ama olmuyordu !

Bir şeyler faklıydı,sesler geliyordu. İnsan sesi. Sesi takip ettim yıkık dökük bir kulübenin içinden geliyordu. Kulübenin ön tarafında ne olduğunu bilmiyordum ama oldukça araba vardı. Kulübenin arka kapısına doğru gittiğimde oraya gitmemem gerektiğini düşündüm. Başımı belaya sokmamam gerektiğini buradan koşarak uzaklaşmam gerektiğini biliyordum ama merak ediyordum. İçerdeki sesler kan donduracak şekilde dehşet vericiydi. Kulübenin içine girdim ve bir duvarın arkasına saklanıp olanları izlemeye başladım. Sarı kıvırcık saçlı,uzun boylu ve oldukça güçlü bir adam başka bir adamı dövüyor ardından ona bağırarak hesap soruyordu. Dövülen adam korkakça özür dileyip bilmediğini dile getirsede bu durum adamı sakileştirmesi gerekirken adamı daha da sinirlendiriyordu. Adam kırık masanın üstündeki silahı aldı ve kanlar içinde olan adamı vurdu!

"Hah!"

Çıkardığım sesin farkına vardığımda artık çok geçti adam ve adamları benim kulübede olduğumun farkına varmıştı. Ne yapacağımı bilemeyerek koşmaya başladım. Sadece koşuyordum,arkama bakmadan hiçbir şeyi düşünmeden koşuyordum. Ben bir cinayeti görmüştüm beni ortadan kaldıracaklardı. Ben ölmek istemiyordum! Rüzgar hafifçe yüzümü yalarken sarı saçlarım hızıma yetişemiyordu. Çalılardan dolayı yırtılan t-shirtüm bir bez parçası gibi uçuşuyordu. Kanayan vücudumun alev içinde yandığını hissedebiliyordum. Bacağıma saplanan bir acıyla yere yığıldım. Bacağıma kocaman bir cam parçası saplanmıştı ve artık bacağımı hissetmiyordum. Peşimdeki adamların adım sesleri kulağıma net geliyordu. Beyaz t-shirtümden bir parça kopardım ve bacağıma sarmaya çalıştım ama çok başaralı olamadım. Acı artık tüm vücudumu ele geçirmişti, buradan gitmem gerekiyordu ama bacağıma girmiş cam ayağa kalkmama engel oluyor ve gözlerimi ağırlaştırıyordu. Önüme gelen siyah ayakkabıları gördüğümde korkuyla inledim. Yüzümü kaldıracak cesaretim yoktu, bu ormanda yalnız ve tek başıma ölecektim. Vücudumun beni daha fazla taşıyamayacağını anladığımda kendimi karanlığa teslim ettim.

-Klaus-
Ağaçların arasında bulduğum bayılan kızı kucağıma alarak kulübeye doğru yürümeye başlamıştım. Diğer yandan ise kızı inceliyordum, güneş sarısı saçları karanlıkta bile parlaktı, güzel bir fiziğe sahipti ve süt beyaz teni ile de gözleri üstüne çektiğinden emindim. Elime gelen sıvı ile gözlerimi kızın bacağına çevirdim. Bu sıvıyı oldukça yakından tanıyordum, kan. Onu bu güzellikle öldürmeyeceğimi bilseydi kaçmasına bile gerek kalmayacaktı. İçimden histerik bir kahkaha atarak kulübeye vardım. Adamları da toplayıp malikaneye gitmek için yola çıkmıştım, kız arada sırada acıyla inliyor olmasına rağmen uyanmamıştı. Bacağında ki cam parçası canını çok yakıyor olmalıydı, malikaneye geldiğimde kapıda bizi Hayley karşılamıştı ve ne şans ki bu iyi bir şeydi. Kızı misafir odalarından birinin yatağına bıraktım ve yüzümü Hayley'e döndüm.

"Bir doktor çağır, yaralarının iyileştirmesini sağla ona giyecek bir şeyler ayarla ve uyandığında beni ara."

"Ama Klaus..."

"Sus ve dediklerimi yap !"

Onun arkamdan bağırarak sorduğu soruları duymama rağmen arkama bakmadan kapıdan çıktım ve en son duyduğum ses ise yine Hayley'in bağırarak arkamdan küfür edişiydi.

KatilimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin