Kar taneleri pencereye çarpıp erirken genç kız sol elini pencereye dayayıp onlara dokunmaya çalıştı.
Kalın turuncu kazağı kendine daha da dolayıp iç çekerken dizlerini kendine çekip bacağında yaraya dokundu.
Dar alanda büzüşüp kar yağışını izkerken içini hüzün bağlayıp hıçkırdı.
Kendini rahatlatmak için yaptığı bu ağlayış ise daha da rahatsız bir duruma dönüştü.
Eline kadar gelen kazağı yukarı kıvırıp yaraya daha da dokundu.Bu canını yakarken pencerenin kulpunu tutup çekti.
İstanbulun kirli ve soğuk havasını ciğerlerine doldurup gözlerini kapattı.
Alev alev yanan bedenine iyi gelen bu hava ile ilaç gibi iyileşip ellerini dışarıya serbest bıraktı.
Parmaklarını okşayan kar taneleri tüy kadar hafif bir etkiyle uçup giderken kurumuş dudaklarını dili ile ıslatıp ellerini sarkıttı.
Yılların acısı gitmek bilmiyordu,bir acıya dönüşüp cezalandırıyordu kızı.
İşte o gece herşeyden koptu kız.Hayat ile bağlarını kesip atarken onu unutup gitti.
Geriye sadece yalanlar kaldı.Kalplere giren,hayatları değiştiren kara yalanlar.
Bunların tümü 'gökyüzünü' unutmasını sağladı.Her ne kadar aynı gökyüzune baksalar da...
Ondan geriye sadece bir kumaş parçası,yarım bir kalp,bir yara kaldı.
Unuttu,hayata bağlanma sebebini...onu...mavisini.
Mavinin bir rengten fazlası olduğu gerçeğini sıyrıp atıp siyaha gömüldü.
Pencereyi kapatıp kazağına sığınırken göz yaşları yanak sınırını aşıp boynuna izler bıraktı.
Nemli gözlerini silip oturduğu yerden kalkarken telefonda bir saattir arayıp ulaşamadığı barışı tekrar aradı.
Sonunda evine gitme kararı alıp evden çıkarken taksiye atlayıp onun evine yola koyuldu.
❤
Taksi aniden dururken genç kız ücreti ödeyip ayrıldı.
Evin bahçe kapısını açıp içeri girerken donmuş bedeni fazlasıyla titremeye başladı.
Evlenip oturacakları evin anahtarını çıkarıp kapı deliğine sokarken evin içine girip salona baktı.
İki kişilik bardaklar,hazır yemekler...arkadaşı sandı.
Uzun koridoru aşıp yatak odasının kapısına elini koydu.
Sol yanında ki et parçası hiç olmadığı kadar hızlı atarken kulpu tutup çekti.
Gözü önüne gelen dağınık yatak ile hıçkırıp kadın kıyafetlerine baktı.
Saten çarşaf fazlasıyla dağılmıştı.Hemde bunu özenle genç kız seçmişti.
Bunun bir kamera şakası olduğunu düşündü ama banyodan gelen gülüşme sesleri ile ürperip geriye doğru sendeledi.
Gözü kararırken başını tutup derin derin nefes aldı.
Bornozla çıkan kadın endişe ile genç kıza baktı.
Arkadan havluya sarılı barış gülümseyerek gelirken kapıda ki kıza bakıp dehşete düştü.
"Ş-Şaka!"dedi cılız sesi ile bahar.
Saçlarını geriye atıp onlara yaklaştı.Parmağı ile yatağı işaret edip güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Serzeniş | Yavbah
FanfictionBende bıraktığı o iz geçmek bilmiyor,kalbimde ki delik bir boşluğa dönüyor. Aradan geçen 10 yıl tozlanmış eski bir rafta durmuş,zaman bir işkenceye dönüşmüş. Kimin umurun da? Onun rüyalar kızı olmak rüyasına girmemek gibi bir şey! Şart mı dudaklarım...