2.Bölüm

68 5 5
                                    

"Uyudun mu?" diye seslendi kız, Akcan'a ama Akcan, tek bir tepki bile vermedi. Uyumuyordu, gözleri kapalıydı ve kızın ne yaptığını anlamaya çalışıyordu. Tek bir mimiği bile oynamıyordu bu esnada. Zaten arkası kıza dönüktü ve yumuşak olan koltuk Akcan'ın vücudunun şeklini almıştı. Alıştığı yerler daha sertti, bu yüzden uyuyamamıştı. Koltuk uyumak için çok yumuşak gelmişti.

"Offf!" diye soludu, Açelya. "Şimdi neden uyudun ki!?"

Akcan, tebessüm etti ve biraz kımıldandı. Koltuğa tekrar gömülünce düzenli nefes alışverişlerine devam etti. Kız, Akcan'ın geniş omuzlarına ve bir şekilde güzel görünen sırtına bakıp gülümsedi ve mutfağa gitti. Akcan'a uyumamasını söylemişti. Ama beyefendi dinler miydi? Kaşlarını çatıp lavobonun üzerindeki dolaptan bir bardağa uzandı ve içine su koydu. Yüzünde hain bir gülüş belirirken Akcan'a yaklaştı. "Uyansana, Akcan!"

Akcan, kızın bir şeyler karıştırdığını anlamıştı. Göz kapaklarını titretti ve hafif açık bırakarak kıza döndü. Dönerken tişörtü az da olsa yukarıya sıyrılmıştı ve kızın gözleri saniyelik de olsa açıkta kalan teninde dolaşmıştı. Sonra kızın elindeki su dolu bordağı gördü ama istifini bozmadı. "Akcan!" diye bağırdı kız. "Kalkmazsan bu bardak suratına boşalacak!"

Ama kız daha ne olup bittiğini anlamadan Akcan, kızı su dolu bardağı tutan bileğinden yakaladı ve üzerine çekti. Su kızın üzerine boşaldı ve kız, Akcan'ın üzerine düşerken kısa bir çığlık attı. Anın vermiş olduğu heyecanla derin nefesler alırken çocuğun kafasına bir tane patlattı. "Ne yapıyorsun ya!"

Kızın yüzünden Akcan'ın yüzüne su damlıyordu. Akcan gülümsedi. "Suyu dökmende yardımcı oldum."

Kızın şişip inen göğsü çocuğun göğsüne değdikçe kızın kalbi daha hızlı atıyordu. Bir müddet nefesini tuttu kız. Gölemleği fazlaca ıslanmıştı ve Akcan'ın üzerinde durmaya devam ettikçe çocuğun da tişörtü ıslanacaktı. Kalkmak için ellerini çocuğun göğüsüne bastırdı ve avuçlarında daha yeni oluşmaya başlayan kaslarını hissetti. Yutkundu ve çocuğun gözlerinin içine baktı. Çocuk da ona bakıyordu. Gözleri sanki bir ton açılmıştı.

"Uyandığına göre..." diye mırıldandı kız arkasını dönüp mutfağa doğru giderken. Yere düşen bardağı da almıştı. "Yağmur durdu, burada kalmaya devam edeceksen dışarıda biraz dolaşsak ya. Ben çok sıkıldım!"

Çocuk yumuşak koltuktan kalkarken kafasını salladı. "Sen beni kovana kadar buralardayım." Kızın arkasından biraz baktıktan sonra devam etti. "Çıkabiliriz."

Bir kaç anahtar sesinden sonra kızı içeriye girerken gördü. Üzerine koyu yeşil bir yağmurluk giymişti. Kafasına da balıkçı şapkası takmıştı. Çocuğa da sarı bir yağmurluk uzatırken "Belki balık da tutarız!" diye şakıdı.

İlk bir düşündü Akcan ama sonra kızın heyecanını bozmak istemedi. "Tabii, neden olmasın."

Kız ufak bir çığlık atıp Akcan'ın üzerine atladı. Kollarını Akcan'ın boynuna o kadar sıkı doladı ki bir an çocuk nefes alamadı. Ama buna rağmen sırıtışı düşmedi yüzünden, Akcan'ın. Kız onun kollarını arasındayken mümkün müydü ki?

Akcan, yağmurluğu üzerine geçiriken kız da babasına ait olan olta takımlarını aldı. Babasıyla balığa gitmeyi çok severdi. Aslında balık tutmayı severdi. Hazır yağmur yeni yağmıştı, tam zamanıydı. Bodrumdan çıktıktan sonra çocuğu sokak kapısının önünde buldu. Sarı, süt beyazı tenine nasıl da yakışmıştı çocuğun.

"Gidebiliriz!" dedi Akcan'ın eline sepeti tutuştururken. Akcan da kısa bir baş sallamasından sonra kızın verdiği sepeti sıkıca kavradı ve kapıyı arkasından kapatarak kızı takip etti.

Öncesi ve SonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin