1.Bölüm

70 7 6
                                    

Kapı aniden çalınca genç kız korkmuştu. Evde yalnızdı ve dışarıda fırtına vardı. Buna rağmen dışarıdan gelen çocuk seslerini duyuyordu, çok gitmek istiyordu ama korkuyordu. Şimsek çakıyor ve gök gürlüyordu. Annesi kesinlikle dışarıya çıkmamasını tembihlemişti. Ebeveynlerinin de gelmesine çok vardı. Kapıdaki elbette onlar değildi. Gök gürledi ve hemen ardından kapı bir kez daha çaldı. Korka korka gitti kapının eşiğine kadar. O yuvarlak delikten kimin geldiğine bile bakamadı ki! Eli titrerken uzandı kapının koluna. Derin bir nefes aldı ve kendine kızdı. "Neyden korkuyorsun ya!?"

Gözlerini yumup kapıyı sonuna kadar açtı ve bekledi. Gözlerini açmadı. Karşısındakinin nefes alışverişlerini duyabiliyordu. Esen sert rüzgar tenine saplanıyordu. İçerisi de soğumuştu ama bunu önlemek için ne kapıyı kapattı ne de gelene baktı. Bekledi.

Sonunda karşısındaki üzerindeki şaşkınlığı atmış olacak ki, şuh bir kahkaha yayıldı etrafa. Karşısındaki bir erkekti. Göz kapaklarını titrete titrete gözlerini açtı. İlk ejder kolyesini gördü, çocuğun. Bakışları çocuğun ayaklarına indi. Sonra tekrar yavaş yavaş yukarıya çıktı. Çocuk sırılsıklamdı. Tabiri caizse donuna kadar bile ıslanmış olabilirdi. Omuz silkti. Karşısındaki hala gülüyordu. Kaşlarını çatıp bekledi. Çocuğun yeşil gözlerinden artık yaş geliyordu. Belki de yağmur damlasıydı, ayırt etmek için çok uğraşmadı kız. En sonunda çocuk büyük ellerini karnına götürüp kendini dizginlemeyi başardığında "Korktun mu?" dedi. Ses tonu alay yüklüydü. Bu kızın daha çok kaşlarını çatmasına neden oldu. Kız kaşlarını çatınca çocuk yüzünü buruşturdu. Sağ elini kaldırıp kızın yüzüne yaklaştırdı. Kız, kendini geri çekti ama çocuk, o  daha fazla gidemeden kızı kolundan tutmuştu. Parmaklarını kızın kaşlarının üzerinde dolaştırdı yavaşça. Biçimli kaşlar düz bir hal aldığında "Böyle daha iyi." dedi, çocuk. Kız yutkundu.

Tekrar esen rüzgarla kızın burnuna dolan koku genzini açmıştı. "Nane," diye mırıldandı. Çocuksa kızın dudaklaının kıpırdadığını görmüş ama ne dediğini anlayamamıştı. 

"Eeee?" diye sordu çocuk. "Ben içeriye almayacak mısın?"

Kız tek kaşını kaldırıp çocuğun, kıvrak yüz hatlarına baktı. Yaşı çok yoktu muhtemelen, o yüzden yüz hatları çok da keskin değildi. "Kaç yaşındasın sen?" diye sordu çocuğa. Çocuğun kaşları şaşkınlıkla yukarıya kalktı ve ağzından bir hayret nidası duyuldu. "Evine alacaklarına yaşını mı sorarsın?"

Kız çocuğu tekrar süzdü. Pek düzgün bir giyinimi yoktu. Üzerindeki kazak çocuğa çok boldu, pantolonunun bazı yerleri yırtıktı. Belki de dışarıda oynayacağı için böyle giyindi, diye düşündü. Çocuğun gözlerine bakmak için tekrar kafasını kaldırdı. "Sen bilirsin," Diğer eliyle tuttuğu kapıyı yavaşça kapatmaya başladı. Kapı daha yarısına gelmişti ki "On altı!" diye seslendi çocuk kıza. Kızdan bir yaş büyüktü. "İyi!" diye karşılık verdi kız ve kapıyı kapatmaya devam etti. Kapıyı tam kapatamadan çocuk ayağını o küçük aralığa sıkıştırdı ve "Misafirlerine böyle mi davranırsın?" diye sordu. Sesi alıngan çıkmıştı. Kız bir an için kendinden utandı. Hemen sonra kafasındaki düşünceleri yok etmek için kafasını iki yana salladı. "Seni tanımıyorum bile!"

"Tanışırız," dedi çocuk. Sesi kısıktı. Esen rüzgar kapıyı zorluyordu. İstese çocuk kapıyı her türlü açıp içeriye girebilirdi ama yapmıyordu. Kız, biraz düşündükten sonra kapıyı tekrar açtı. "Pekala, adın nedir?"

"Uyuz," dedi çocuk. Kızın gözleri şaşkınlıktan kocaman oldu. "Yani, bana derler. Uyuz'u bana derler. Adım da var tabi. Alışkanlık işte." diye kekelemeye başladı çocuk. Kız gülümsedi. Kızın gülümsemesiyle çocuk ilk dondu kaldı ama bu çok uzun sürmedi. O da gülümsedi. Derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti. Ensesini kaşırken "Adım Akcan, seninki?"

Öncesi ve SonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin