3.Bölüm

55 6 2
                                    

"Tamam, anne!"

"Tamam, korkmam."

"Evet, burada da şimşek çakıyor. Ben de seni seviyorum. Babamı benim için öp."

Açelya, sıkıntıyla tuttuğu telefon ahizesine baktı. Fırtınadan dolayı annesi ile babası eve gelemeyecekti ve annesi bitmek bilmeyen tembihlerde bulunuyordu. "Tamam, korkacak gibi olursam bir arkadaşımı çağırırım." Akcan, oturduğu yerde dikleşip kıkırdadı. Açelya da Akcan'a gözlerini devirdi. "Hayır, bir şey olmadı." Telefon ahizesini tutan elinin parmak boğumları telefonu sıkmaktan beyazlamıştı. Tam yirmi dakikadır annesi onu uyarıyordu. Arkadan, annesine seslenen babasının sesini duydu. "Kızımı rahat bırak da bir nefes alsın!"

Annesi, Açelya ahizeyi kulağından çekemeden bağırdı. "Kızına bir şey olacak diye endişeleniyorum burada!"

Açelya'nın kulak zarında ses dalgaları titreşti. Bunu hissettmişti. Yüzünü buruşturdu ve o da, yüksek sesle olmasa da bağırdı. "Seni seviyorum, baba!"

Akcan, dayanamamıştı. Kulağını ahizenin arka kısmına dayadı ve dengesini sağlamak için kızın beline ellerini yerleştirdi. Açelya nefesini tuttu. Annesinin ne anlattığını duyamıyordu. Anlayamıyordu. Kalp atışları kulaklarında yankılanıyordu. "Ne yapıyorsun?" diye fısıldadı Akcan'a doğru. Akcan tüm dişlerini göstererek gülümsedi ve telefondakini dinlemeye devam etti. Elleri kızı uyarmak için dürtüklediğinde, Açelya kaşlarını çatıp Akcan'a baktı. Akcan da omuzlarını silkip telefonu işaret etti. Açelya, annesinin yüksek oktavlı sesini duyunca ne olup bittiğini anladı. "Açelya, senin adını Leyla koymak lazımdı. Kim var yanında diyorum, kızım!?"

Akcan, gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Açelya derin bir nefes alıp "Kimse," diye cevapladı. Akcan'nın yüzünün düştüğünü görmüştü. "Telefonu kapatmadın ki birini çağırayım!"

"Tamam!" dedi annesi. "Kapatıyorum, kendine dikkat et."

"Tamam." diye karşılık verdi, Açelya. "Siz de dikkat edin. Görüşürüz."

İkiside bir süre telefondan gelen dıt dıt sesini dinledi. Sonra Akcan ellerini kızın belinden çekti. Açelya da yavaşça doğruldu ve ebeveynlerinin odasına yöneldi. "Şimdi senin için bir şeyler bulalım." dedi, Akcan'a bakıp. Akcan, mahcupça kafasını salladı. Yüzündeki hiç kaybolmayan gülümsemeler yoktu artık. Açelya!nın omuzları çöktü ve Akcan ona yetişebilsin diye bekledi. Akcan, yanına geldiğinde "Ne oldu ya?" diye sordu.

Çocuk sadece omuz silkip kafasını iki yana salladı. Yorgun nefesi ciğerlerine çekti ve kızın yüzüne baktı. "Ona mı alındın ya?" diye mızmızlandı kız. Akcan, gözlerini kaçırdı. Kız, Akcan'ın önüne geçip sesini kalınlaştırarak "Ona alınmanız tam bir saçmalık, efendim!" diye gürledi. Bir aslandan çok kediye benzemesi Akcan'ın dudaklarına gülmseme yerleştirmişti. Açelya, Akcan'ın omuzlarını tutup sarstı. "Kendine gel, kimselerin herkesi. Beni uyuz etme!"

Akcan, kıza tek kaşını kaldırarak baktı. "Ya uyuz edersem?" diye sordu. İçten içe kızın girdiği bu tavra gülüyordu. Ama pek belli etmiyordu. Kız kirpiklerinin altından Akcan'a baktı. Kirpiklerinin gölgesi elmacık kemiklerine aksetmişti. Ama Akcan pes etmedi. Gözlerini duvardaki resimlere sabitleyip "Hala cevabını bekliyorum?" diye sordu.

Açelya, ayağını yere vurduktan sonra, "Parkenin üzerinde yat, soğuktan don Akcan! Umrumda değil!" dedi ve merdivenleri sarsan adımlarla yukarıya çıkmaya başladı. Akcan, kızın gözden kaybolduğunu gördükten sonra bir kahkaha attı. Kahkahasını Açelya da duymuymuştu. "Sen gerçekten delisin!" diye bağırdı. Sesi sinirin somut halindeydi. Akcan tekrar güldü. "Teveccühünüz, leydim! Teveccühünüz!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Öncesi ve SonrasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin